Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 16

ikametgâh * İkamet edilen, oturulan yer, konut.
ikametgâh ilmühaberi * Konut belgesi.
ikametgâh kâğıdı * Bkz. ikametgâh ilmühaberi, konut belgesi.
ikaz * Uyarma, uyarı, dikkat çekme, ihtar, tembih.
* Uyandırma.
ikaz etmek * uyarmak, dikkat çekmek.
ikbal * Baht açıklığıveya yüksek bir makama, duruma erişmişolma durumu.
* İstek, arzu.
* Padişaha veya şehzadeye eşolmaya aday, gözde cariye.
ikbal düşkünlüğü * Önce iyi bir yaşantısıvarken gözden düşerek yoksul olma durumu.
ikbal düşkünü * Önce iyi bir yaşantısıvarken gözden düşerek yoksulluğa mecbur kalan kimse.
ikbali sönmek * daha önce iyi olan durum veya işi bozulmak.
ikdam * Gayretle çalışma, sürekli uğraşma.
ikebana * Belli kurallara göre yapılan çiçek düzenlemesi.
iken * Esnasında, …-dığı/ -diği hâlde, …-dığı/ -diği zaman.
iki * Birden sonra gelen sayının adıve bu sayıyı gösteren rakam, 2, II.
* Birden bir artık.
iki ahbap çavuş * her yerde hep birlikte görülen, birbirinden ayrılmayan iki arkadaşiçin şaka yollu söylenir.
iki anlamlı * İki anlama gelen veya iki şekilde yorumlanabilen.
* Bkz. ikircil.
iki anlamlılık * İki anlama gelme veya yorumlanabilme durumu.
* İkircil.
iki arada bir derede (kalmak) * sıkışık, zor şartlar altında (kalmak).
iki arada kalmak * birbirine karşıt iki kişi arasında ne yapacağını bilemeyerek şaşırmak.
iki ateşarasında (kalmak) * zor bir durumda karar verememek.
iki ayağını bir pabuca sokmak * birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak.
iki ayaklı * İki ayağı olan (hayvan veya eşya).
iki ayaklılık * İki ayaklı olma özelliği veya durumu.
iki başlı * İki başlı olan.
iki başlılık * İki başlı olma durumu.
* Yönetimde birden fazla yetkiye sahip olma.
* Yönetimde birden çok kişinin müdahalesi sonunda işlerin sarpa sarması.
iki baştan olmak * bir şey, her iki tarafın aynışeyi istemesiyle, iyi niyetiyle gerçekleştirilebilmek.
iki bir * Oyunda, zarlardan birinin bir, öbürünün iki benekli olan yüzünün üste gelmesi.
iki buçukluk * Çeyrek lira değerinde para.
* Maçlarda oyun sahasının dışına çıkan topları getiren kimse, top toplayıcı.
iki büklüm * Beli bükük, öne doğru eğik.
iki büklüm olmak * (yorgunluk, hastalık, yaşlılık gibi sebeplerle) beli bükülmek, öne doğru eğilmek.
* (riyakârlık, dalkavukluk, gerçek olmayan saygı gibi sebeplerle) iki kat olup öne eğilmek.
iki cambaz bir ipte oynamaz * kurnazlıkta eşit olan iki kimse birbirlerini aldatamaz.
iki cami arasında kalmış beynamaz (veya bînamaz) * iki yoldan hangisini tutacağınışaşırmışkimseler için kullanılır.
iki canlı * Gebe, yüklü, hamile.
iki canlılık * İki canlı olma durumu.
iki cihan * Dünya ve ahret, İslâm inancına göre bu dünya ve ebedî olan öteki dünya.
iki cihanda * Bu dünyada ve öteki dünyada.
iki cinslikli * Bkz. iki eşeyli.
iki çenekliler * (Jessieu’nün bitki sınıflamasına göre) Tohumlarında iki çenek bulunan kapalıtohumlu bitkiler sınıfı.
iki çenetli * Çatladığında kabuğu iki çenete ayrılan (meyve).
* İki parçalıkavkısı birbirine kaslarla bağlıyassısolungaçlılardan midye, istiridye gibi (hayvan).
iki çenetliler * İki çenetli kabuklu yumuşakçalar sınıfı.
iki çıplak bir hamama yakışır * iki yoksul kimsenin birbiriyle evlenmesinin uygun olmayacağınıanlatmak için kullanılır.
iki çift lâf (lâkırdıveya söz) etmek * birkaç söz söylemek.
iki çifte * Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde ikişer küreği olan tekne.
iki dilli * İki ayrıdilde olan.
iki dillilik * İki ayrıdile sahip olma veya iki ayrıdili okuyup yazma gücünde ve becerisinde olma.
* İki dilin bir arada konuşulduğu bölge veya ülke.
iki dirhem bir çekirdek * çok güzel ve özenli giyinmiş.
iki düzlemli * İki düzlemin kesişmesinden oluşan (açı).
iki el bir başiçin * ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir.
iki eli (birinin) yakasında olmak * kıyamette ondan davacı olmak.
iki eli böğründe kalmak * çaresiz kalıp ne yapacağını bilememek.
iki eli kanda (veya kızıl kanda) olsa * elindeki işne kadar önemli olursa olsun.

Bir yanıt yazın