Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 46

istavroz * Haç.
* Sıhhî tesisatta kullanılan dört girişli bağlantı borusu.
istavroz çıkarmak * Bkz. haç çıkarmak.
istediği gibi at koşturmak (düz oynatmak) * keyfince, istediği gibi davranmak.
istek * Bir şeye duyulan eğilim, arzu.
* Yerine getirilmesi (başkasından) istenilen şey, talep.
* İstek ve niyet kavramıveren isteme kipi.Türkçede bu kip fiil kök veya gövdesine -a/-e eki getirilerek
kurulur.
* Belirli bir ihtiyacıkarşılayacağıdüşünülen nesne veya duruma karşıduyulan özlem, arzu.
istek duymak * bir şeye karşıeğilim duymak, arzulamak.
istek uyandırmak * İstemesine, arzu duymasına yol açmak.
istek yutumu * Kökü ve gövdesi ünlü ile biten isteme kiplerinde, aynıünlüden birinin düşmesi.
isteka * Bilârdo oyununda kullanılan değnek.
* Bkz. İstika.
* Basım evlerinde kitap formalarınıkırmak, katlamak için kullanılan tahta veya kemikten yapılmış araç.
isteklendirici * İstek uyandıran, teşvikkâr.
isteklendirme * İsteklendirmek işi, teşvik.
isteklendirmek * Birinde, bir şey yapma isteğini uyandırmak, özendirmek, teşvik etmek.
istekleniş * İsteklenmek işi veya biçimi.
isteklenme * İsteklenmek işi.
isteklenmek * Bir şeye karşı istek duymak, heveslenmek.
istekli * Bir şeye karşı isteği olan.
isteksiz * Bir işi yapmaya isteği olmayan, gönülsüz.
isteksizce * İstek göstermeden, isteksiz olarak.
isteksizlik * İsteksiz olma durumu.
istem * Bir kimseden bir şeyi yapmasınıveya yapmamasını isteme, talep, arzu.
* İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi.
isteme * İstemek işi.
isteme kipleri * Dilek, istek, gereklik ve emir kavramlarıveren kipler.
istemek * İstek duymak, arzulamak.
* Bir şeyin kendisine verilmesini veya yapılmasınısöylemek, dilemek.
* Görmek istediğini bildirmek.
* Gerek olmak.
* Evlenmek dileğinde bulunmak.
istemeye istemeye * İstemeyerek, gönülsüzce.
istemli * Yapılıp yapılmaması insanın kendi isteğine bağlı olan.
* Bir istek üzerine veya isteyerek yapılan.
istemseme * İradeyi etkileyebilecek güçte olmayan, gelip geçici isteme.
istemsiz * İstenmeden yapılan.
* İstemeyerek yapılan.
istemsizlik * İstemsiz olma durumu.
istenç * İrade, istek.
* Davranışlarla ilgili tepilerden bir bölümünü tutup ötekileri eyleme dönüştürme gücü, irade.
istenç dışı * İradesiz, irade dışı, gayriiradî.
istenç yitimi * Bkz. irade yitimi.
istenççi * İstenççilik yanlısı.
istenççilik * Akla ve bilmeye değil de iradeye üstünlük tanıyan, ruhsal olayların ve bilgi sürecinin temelinde iradeyi
gören bilim dışıöğreti, iradiye, volontarizm.
istençli * İradeyle yapılan, iradî.
* Herhangi bir dışzorunluluk söz konusu olmadan belirli bir durum karşısında girişilecek eylemi
kararlaştıran ve uygulayabilen, iradeli.
istençsiz * İradeyle yapılmayan, istenci olmayan, istenç dışı, irade dışı, iradesiz.
* Yapılması istenmediği hâlde yapılan (davranış), irade dışı, gayriiradî.
istençsizlik * İradesiz olma durumu, iradesizlik.
istenilme * İstenilmek, istenmek işi.
istenilmek * İstemek işi yapılmak.
istenme * İstenmek işi.
istenmek * İstenilmek.
istenmeyen durum * Karşılaşılması beklenilmeyen durum, karışıklık, komplikasyon.
istenmeyen kişi * İyi karşılanmayan kişi (Persona non grata).
ister * Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu şey, gerek, icap, lüzum.
* Cümledeki görevleri aynı olan kelimelerin ayrıayrıher birinin başına getirilerek herhangi birinin
onanmasında sakınca olmadığınıanlatır.
ister istemez * Zorunlu olarak, elinde olmadan.
* Yarı gönüllü olarak, biraz mecbur olarak.
ister misin? * ya olursa.
isteri * Duyu bozuklukları, türlü ruh karışıklıkları, çırpınma, kasılmalar ve bazen inmelerle kendini gösteren bir
sinir bozukluğu, histeri.
isteri nöbeti * İsteri sıkıntısının yaşandığısüre.
isterik * İsteriye tutulmuşolan, histerik.
istetme * İstetmek işi.
istetmek * İstemek işini başkasına yaptırmak.
isteyeninin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara * birinden bir şey isteyen biraz utanır ama isteği yerine getirmeyen daha çok utanmalıdır.

Bir yanıt yazın