Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 47

isteyiş * İstemek işi veya biçimi.
istiane * Yardım isteme.
istiane etmek * yardım istemek.
istiap * (içine) Alma, (içine) sığdırma.
istiap etmek * içine almak, sığdırmak.
istiap haddi * Deniz, kara ve hava taşıtlarının yük ve yolcu miktarlarını belirleyen sınır.
istiare * Ödünç, borç veya eğreti alma, ödünçleme, metafor.
* Bir şeyi anlatmak için ona benzetilen başka bir şeyin adınıeğreti olarak kullanma, eğretileme: “Bu adam
hayatının sonbaharında” cümlesinde sonbahar kelimesi yaşlılığı anlatan bir istiaredir.
istibat * Olmasınıuzak görme, imkân vermeme, uzaksama, ıraksama.
istibat etmek * uzaksamak, ıraksamak.
istibdat * Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm.
istical * İvedilik, acele etme, müstaceliyet.
istical etmek * ivmek, acele etmek.
isticar * Kira ile tutma, kiralama.
isticar etmek * kiralamak.
isticvap * Sorguya çekme, sorgu.
istida * Dilekçe, arzuhal.
istidaname * Resmî bir makama yazılan dilekçe yazısı.
istidat * Yaradılıştan gelen veya sonradan edinilmişyetenek.
* Yeteneği olan kimse.
istidatlı * İstidadı olan.
istidatsız * İstidadı olmayan.
istidlâl * Bir konuda kanıtlara dayanarak sonuç çıkarma.
* Çıkarım.
istidlâl etmek * kanıtlara dayanarak bir sonuca varmak.
istif * Üst üste eşya konularak yapılan düzgün yığın.
* Kereste, tahta gibi ağaç ürünlerini kurutmak veya bekletmek amacı ile belirli düzenlerde üst üste dizerek
yapılan yığın.
* Stok.
istif etmek * yıkılmayacak bir biçimde, düzgünce yerleştirmek.
* stok etmek.
istifa * Kendi isteğiyle görevden ayrılma.
* İşten ayrılma isteğini bildiren dilekçe.
istifa etmek * (işinden) çekilmek.
istifade * Yararlanma, faydalanma.
istifade etmek * yararlanmak.
istifaname * Bir görevden kendi isteğiyle ayrıldığını belirten dilekçe.
istifayı basmak * herhangi bir sebeple görevinden ani bir kararla çekilmek.
istifçi * Malları, eşyayı istif eden görevli.
* İstifçilik yapan, stokçu.
istifçilik * İstif yapma işi.
* İleride bulunmayacağıveya pahalılaşacağıdüşüncesiyle çok mal yığarak piyasada sıkıntıya yol açma,
stokçuluk.
istifham * (zihinde beliren) Soru.
istifini bozmamak * aldırışetmeyip durum ve davranışınıhiç değiştirmemek.
istifleme * İstiflemek işi.
istiflemek * Düzgün bir biçimde üst üste yığmak.
* Stok etmek.
istifleniş * İstiflenmek işi veya biçimi.
istiflenme * İstiflenmek işi.
istiflenmek * İstiflemek işi yapılmak.
istifleyiş * İstiflemek işi veya biçimi.
istifrağ * Kusma.
istifrağetmek * kusmak.
istifsar * Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma.
istifsarıhatır * Hâl hatır sorma.
istiğfar * Tanrı’dan suçlarının bağışlanmasınıdileme; tövbe etme.
istiğfar etmek * tövbe etmek.
istiğna * Önerilen bir işe karşınazlanma, nazlıdavranma.
* Doygunluk, gönül tokluğu.
istiğrak * Dalma, içine gömülme, dalınç.
istihale * Biçim değiştirme.
* Başkalaşma.
* Başkalaşım.
istihale etmek * biçim değiştirmek.
* başkalaşmak.

Bir yanıt yazın