j J | * Türk alfabesinin on üçüncü harfi. Je adıverilen bu harf ses bilimi bakımından fışıltılıötümlü dişeti ünsüzünü gösterir. |
jagar | * Bkz. jaguar. |
jaguar | * Kedigillerden, Orta ve Güney Amerika’da yaşayan, postu, iri benekli memeli türü (Felis onca). |
jaketatay | * Resmî ziyaret ve davetlerde erkeklerin giydikleri, arkasıyırtmaçlı, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş ceket. |
jaketataylı | * Jaketatayı olan. |
jakoben | * Fransa’da Aziz Dominicus tarikatına bağlırahip ve rahibelere verilen ad. |
jakobenizm | * Jakoben yanlısı olma. |
jakuzi | * Sağlık havuzu. |
jale | * Gece yağan ve yapraklara konan ince nem, çiğ, kırağı. |
jalûzi | * İçeriden görülmeksizin dışarıyı görmeyi sağlayan, şerit biçiminde metal veya plâstik levhalardan yapılmış bir tür pencere kapama düzeni, şerit perde. |
jambon | * Tuzlama veya dumanlama yoluyla hazırlanmışdomuz budu veya kolu, domuz pastırması. |
jambonluk | * Jambon yapmaya elverişli domuz eti. |
jandarma | * Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silâhlıaskerî kuvvet. * Bu kuvvette görevli olan kimse. * Açıkgöz. |
jandarmalık | * Jandarmanın görevi. * Açıkgözlülük. |
janjan | * Yanardöner, şanjan. |
janjanlı | * Yanardöner olan. |
janr | * Çığır, tarz, cins. |
jant | * Taşıtlarda, lâstiklerin takıldığıtekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit. |
Japon | * Japonya halkından veya bu halkın soyundan olan (kimse). * Japon halkına özgü olan (şey). |
Japon armudu | * İki çenekliler sınıfından olup Japonya’da ve Çin’de yetişen bir bitki türü. |
Japon bezi | * Japonya’da üretilen bir bez. |
Japon denizi | * Büyük Okyanus’ta Japon takımadalarıKore kıyılarıve Sovyet uzak doğusu arasında yer alan deniz. |
Japon elması | * Japonya’ya özgü bir bitki türü. |
Japon gülü | * Kamelya. |
Japon hurması | * Trabzon hurması. |
Japon kaktüsü | * Sütleğen. |
Japon sarmaşığı | * Asmagillerden, ana yurdu Çin ve Japonya olan, sülüklerinin ucu duvarlara tutunmak için genellikle daire biçiminde genişlemişolan sarılıcı bir süs bitkisi (Ampelopsis japonica). |
Japonca | * Japon dili. |
japone | * Uzun kollu kadın giysisi için omuz kesimi olmayan, bol ve geniş. * (kadın giysisi için) Kolsuz. |
jargon | * Dar bir çerçeveye özgü dil, argo. |
jarse | * Esnek dokunmuşipekli veya yünlü bir kumaş. * Bu kumaştan yapılan veya esnek örülmüş(giyecek). |
jartiyer | * Çoraplarıdizin altında veya üstünde tutmaya yarayan lâstikli bağ. |
je | * Türk alfabesinin on üçüncü harfinin adı. |
jel | * Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü. |
jelâtin | * Daha çok hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde. |
jelâtinleme | * Jelâtinlemek işi. |
jelâtinlemek | * (bir yeri veya şeyi) Jelâtin ile kaplamak. |
jelâtinli | * Jelâtinden yapılmışveya jelâtinle kaplanmış. |
jeloz | * Bkz. Agaragar. |
jen | * Gen. |
jenerasyon | * Kuşak, nesil. |
jeneratör | * Üreteç, dinamo. |
jenerik | * Bkz. tanıtma yazısı. |
jenosit | * Soy kırımı, katliam. |
jeodezi | * Yer ölçme bilgisi. |
jeodinamik | * İç (volkan, deprem vb.) ve dış(aşınma) etkenlerle yer kabuğunda oluşan değişikliklerin incelenmesi. |
jeofizik | * Yer yuvarlağınıve atmosferi etkileyen doğal fiziksel olayların incelenmesi. |
jeofizikçi | * Jeofizik uzmanı. |
jeokimya | * Yer kabuğunu oluşturan kimyasal ögelerin tümü. |
Kategoriler