Kategoriler
J SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük J Sayfa 1

j J * Türk alfabesinin on üçüncü harfi. Je adıverilen bu harf ses bilimi bakımından fışıltılıötümlü dişeti
ünsüzünü gösterir.
jagar * Bkz. jaguar.
jaguar * Kedigillerden, Orta ve Güney Amerika’da yaşayan, postu, iri benekli memeli türü (Felis onca).
jaketatay * Resmî ziyaret ve davetlerde erkeklerin giydikleri, arkasıyırtmaçlı, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak
kesilmiş ceket.
jaketataylı * Jaketatayı olan.
jakoben * Fransa’da Aziz Dominicus tarikatına bağlırahip ve rahibelere verilen ad.
jakobenizm * Jakoben yanlısı olma.
jakuzi * Sağlık havuzu.
jale * Gece yağan ve yapraklara konan ince nem, çiğ, kırağı.
jalûzi * İçeriden görülmeksizin dışarıyı görmeyi sağlayan, şerit biçiminde metal veya plâstik levhalardan yapılmış
bir tür pencere kapama düzeni, şerit perde.
jambon * Tuzlama veya dumanlama yoluyla hazırlanmışdomuz budu veya kolu, domuz pastırması.
jambonluk * Jambon yapmaya elverişli domuz eti.
jandarma * Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin
yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silâhlıaskerî kuvvet.
* Bu kuvvette görevli olan kimse.
* Açıkgöz.
jandarmalık * Jandarmanın görevi.
* Açıkgözlülük.
janjan * Yanardöner, şanjan.
janjanlı * Yanardöner olan.
janr * Çığır, tarz, cins.
jant * Taşıtlarda, lâstiklerin takıldığıtekerleğin çember biçimindeki bölümü, ispit.
Japon * Japonya halkından veya bu halkın soyundan olan (kimse).
* Japon halkına özgü olan (şey).
Japon armudu * İki çenekliler sınıfından olup Japonya’da ve Çin’de yetişen bir bitki türü.
Japon bezi * Japonya’da üretilen bir bez.
Japon denizi * Büyük Okyanus’ta Japon takımadalarıKore kıyılarıve Sovyet uzak doğusu arasında yer alan deniz.
Japon elması * Japonya’ya özgü bir bitki türü.
Japon gülü * Kamelya.
Japon hurması * Trabzon hurması.
Japon kaktüsü * Sütleğen.
Japon sarmaşığı * Asmagillerden, ana yurdu Çin ve Japonya olan, sülüklerinin ucu duvarlara tutunmak için genellikle daire
biçiminde genişlemişolan sarılıcı bir süs bitkisi (Ampelopsis japonica).
Japonca * Japon dili.
japone * Uzun kollu kadın giysisi için omuz kesimi olmayan, bol ve geniş.
* (kadın giysisi için) Kolsuz.
jargon * Dar bir çerçeveye özgü dil, argo.
jarse * Esnek dokunmuşipekli veya yünlü bir kumaş.
* Bu kumaştan yapılan veya esnek örülmüş(giyecek).
jartiyer * Çoraplarıdizin altında veya üstünde tutmaya yarayan lâstikli bağ.
je * Türk alfabesinin on üçüncü harfinin adı.
jel * Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü.
jelâtin * Daha çok hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından veya
bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde.
jelâtinleme * Jelâtinlemek işi.
jelâtinlemek * (bir yeri veya şeyi) Jelâtin ile kaplamak.
jelâtinli * Jelâtinden yapılmışveya jelâtinle kaplanmış.
jeloz * Bkz. Agaragar.
jen * Gen.
jenerasyon * Kuşak, nesil.
jeneratör * Üreteç, dinamo.
jenerik * Bkz. tanıtma yazısı.
jenosit * Soy kırımı, katliam.
jeodezi * Yer ölçme bilgisi.
jeodinamik * İç (volkan, deprem vb.) ve dış(aşınma) etkenlerle yer kabuğunda oluşan değişikliklerin incelenmesi.
jeofizik * Yer yuvarlağınıve atmosferi etkileyen doğal fiziksel olayların incelenmesi.
jeofizikçi * Jeofizik uzmanı.
jeokimya * Yer kabuğunu oluşturan kimyasal ögelerin tümü.

Bir yanıt yazın