Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 13

kahpenin dölü * Piç, soysuz.
kahraman * Savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlık gösteren kimse, alp, yiğit.
* Bir olayda önemli yeri olan kimse.
* Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanıyenen komutanlara veya şehirlere devlet tarafından verilen onur
unvanı.
* Roman, hikâye, tiyatro ve benzeri edebiyat türlerinde en önemli kişi.
kahramanca * Kahramana yaraşır (bir biçimde), yiğitçe.
kahramanlaşma * Kahramanlaşmak işi.
kahramanlaşmak * Kahraman durumuna gelmek, yiğitleşmek.
kahramanlık * Kahraman olma durumu.
* Kahramanca davranış, yiğitlik.
kahretme * Kahretmek işi.
kahretmek * Ezmek, perişan etmek.
* Çok üzmek.
* Kendine dert etmek, içlenmek, çok üzülmek.
* İlenmek, beddua etmek.
kahreyleme * Kahreylemek işi.
kahreylemek * Üzülmesine sebep olmak.
kahreyleyiş * Kahreylemek işi veya biçimi.
kahrıçekilir * katlanılabilir, katlanmaya değer.
kahrıçekilmez * huysuz veya çok sıkıntılı.
kahrından ölmek * çok üzülmek.
* aşırıüzüntü, ölümüne sebep olmak.
kahrolası * Yok olası, perişan olası(kimse, şey, durum).
kahrolma * Kahrolmak işi.
kahrolmak * Çok üzülmek, içlenmek.
kahrolsun! * “yok olsun; mahvolsun” anlamında ilenme bildirir, yaşasın karşıtı.
kahroluş * Kahrolmak işi veya biçimi.
kahvaltı * Genellikle sabahlarıve ikindi üstü yenilen hafif yemek.
* Bu biçimde düzenlenmişyemek.
kahvaltıetmek * hafif yiyeceklerle karın doyurmak.
kahvaltıcı * Otellerde kahvaltı işlerini yapmakla görevli kimse.
kahvaltılık * Kahvaltıda yenen (yiyecek).
kahve * Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyası gillerden bir ağaç (Coffea arabica).
* Bu ağacın meyve çekirdeği.
* Bu çekirdeklerin kavrulup dövülmesiyle, çekilmesiyle elde edilen toz.
* Bu tozla hazırlanan içecek.
* Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilârdo, kâğıt oyunları
vb. oynanan yer, kahvehane, kafe.
kahve ağabeyi * Kahve ağası.
kahve ağası * Kahvehane ve benzeri yerlerde sözü geçen ve ağırlığı olan kimse.
kahve cezvesi * İçinde kahve pişirilen metal kap.
kahve değirmeni * Çekirdek durumundaki kahveyi öğütmeye yarayan, elle veya elektrikle işleyen araç.
kahve dibeği * Kahve çekirdekleri dövmek ve çöplerini ayıklamaya yarayan içi oyuk taşveya ağaç kap.
kahve dolabı * Kahve kavrulan döner kap.
kahve dövücünün hınk deyicisi * Bkz. havan dövücünün hınk deyicisi.
kahve falı * Kahve içildikten sonra fincanda kalan telvenin aldığı biçimlere bakarak geleceğe ilişkin tahmin, varsayım
veya görüşleri açıklama.
kahve fincanı * Kahve içmeye yarayan kulplu veya kulpsuz küçük kap.
kahve kaşığı * Kahve karıştırmak için yapılan ve kullanılan küçük kaşık.
kahve makinesi * Kahve çekmek veya öğütmek üzere özel yapılan otomatik makine.
kahve ocağı * Kahve, işyeri, han gibi yerlerde kahve vb. pişirilen yer.
kahve parası * Bahşiş.
kahve tabağı * Kahve fincanının altına konulmak üzere yapılmıştabak.
kahve takımı * Cezve, fincan, tabak vb. oluşan takım.
kahve tepsisi * Üstünde kahve fincanlarınıvb. ni taşımaya yarayan sapsız, düz, küçük kap.
kahveci * Kahve üreten veya satan kimse.
* Kahve işleten veya kahve pişirip satan kimse.
kahvecilik * Kahve üretme veya satma işi.
* Kahve pişirme veya kahve işletme işi.
kahvehane * Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, tavla, domino, bilârdo, kâğıt oyunlarıvb. oynanan yer, kahve.
kahvehaneci * Kahvehane işleten kimse.
kahverengi * Kavrulmuşkahvenin rengi.
* Bu renkte olan.
kâhya * Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse.
* Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı.
* Başkasının işine karışan kimse.
* (motorlu taşıtlar için) Değnekçi.
kâhya kesilmek * olur olmaz her işine karışmak.
kâhyalık * Kâhya olma durumu.
* Kâhyanın görevi.
* Kâhyaya verilen ücret.
* Kendisini ilgilendirmeyen işlere karışma durumu.
kâhyalık etmek * kâhyalık görevinde bulunmak.
* her şeye karışmak.
kaide * Kural.
* Taban, duraç, ayaklık.
* Kalça.

Bir yanıt yazın