kahpenin dölü | * Piç, soysuz. |
kahraman | * Savaşta veya tehlikeli bir durumda yararlık gösteren kimse, alp, yiğit. * Bir olayda önemli yeri olan kimse. * Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanıyenen komutanlara veya şehirlere devlet tarafından verilen onur unvanı. * Roman, hikâye, tiyatro ve benzeri edebiyat türlerinde en önemli kişi. |
kahramanca | * Kahramana yaraşır (bir biçimde), yiğitçe. |
kahramanlaşma | * Kahramanlaşmak işi. |
kahramanlaşmak | * Kahraman durumuna gelmek, yiğitleşmek. |
kahramanlık | * Kahraman olma durumu. * Kahramanca davranış, yiğitlik. |
kahretme | * Kahretmek işi. |
kahretmek | * Ezmek, perişan etmek. * Çok üzmek. * Kendine dert etmek, içlenmek, çok üzülmek. * İlenmek, beddua etmek. |
kahreyleme | * Kahreylemek işi. |
kahreylemek | * Üzülmesine sebep olmak. |
kahreyleyiş | * Kahreylemek işi veya biçimi. |
kahrıçekilir | * katlanılabilir, katlanmaya değer. |
kahrıçekilmez | * huysuz veya çok sıkıntılı. |
kahrından ölmek | * çok üzülmek. * aşırıüzüntü, ölümüne sebep olmak. |
kahrolası | * Yok olası, perişan olası(kimse, şey, durum). |
kahrolma | * Kahrolmak işi. |
kahrolmak | * Çok üzülmek, içlenmek. |
kahrolsun! | * “yok olsun; mahvolsun” anlamında ilenme bildirir, yaşasın karşıtı. |
kahroluş | * Kahrolmak işi veya biçimi. |
kahvaltı | * Genellikle sabahlarıve ikindi üstü yenilen hafif yemek. * Bu biçimde düzenlenmişyemek. |
kahvaltıetmek | * hafif yiyeceklerle karın doyurmak. |
kahvaltıcı | * Otellerde kahvaltı işlerini yapmakla görevli kimse. |
kahvaltılık | * Kahvaltıda yenen (yiyecek). |
kahve | * Sıcak iklimlerde yetişen, kök boyası gillerden bir ağaç (Coffea arabica). * Bu ağacın meyve çekirdeği. * Bu çekirdeklerin kavrulup dövülmesiyle, çekilmesiyle elde edilen toz. * Bu tozla hazırlanan içecek. * Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilârdo, kâğıt oyunları vb. oynanan yer, kahvehane, kafe. |
kahve ağabeyi | * Kahve ağası. |
kahve ağası | * Kahvehane ve benzeri yerlerde sözü geçen ve ağırlığı olan kimse. |
kahve cezvesi | * İçinde kahve pişirilen metal kap. |
kahve değirmeni | * Çekirdek durumundaki kahveyi öğütmeye yarayan, elle veya elektrikle işleyen araç. |
kahve dibeği | * Kahve çekirdekleri dövmek ve çöplerini ayıklamaya yarayan içi oyuk taşveya ağaç kap. |
kahve dolabı | * Kahve kavrulan döner kap. |
kahve dövücünün hınk deyicisi | * Bkz. havan dövücünün hınk deyicisi. |
kahve falı | * Kahve içildikten sonra fincanda kalan telvenin aldığı biçimlere bakarak geleceğe ilişkin tahmin, varsayım veya görüşleri açıklama. |
kahve fincanı | * Kahve içmeye yarayan kulplu veya kulpsuz küçük kap. |
kahve kaşığı | * Kahve karıştırmak için yapılan ve kullanılan küçük kaşık. |
kahve makinesi | * Kahve çekmek veya öğütmek üzere özel yapılan otomatik makine. |
kahve ocağı | * Kahve, işyeri, han gibi yerlerde kahve vb. pişirilen yer. |
kahve parası | * Bahşiş. |
kahve tabağı | * Kahve fincanının altına konulmak üzere yapılmıştabak. |
kahve takımı | * Cezve, fincan, tabak vb. oluşan takım. |
kahve tepsisi | * Üstünde kahve fincanlarınıvb. ni taşımaya yarayan sapsız, düz, küçük kap. |
kahveci | * Kahve üreten veya satan kimse. * Kahve işleten veya kahve pişirip satan kimse. |
kahvecilik | * Kahve üretme veya satma işi. * Kahve pişirme veya kahve işletme işi. |
kahvehane | * Kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, tavla, domino, bilârdo, kâğıt oyunlarıvb. oynanan yer, kahve. |
kahvehaneci | * Kahvehane işleten kimse. |
kahverengi | * Kavrulmuşkahvenin rengi. * Bu renkte olan. |
kâhya | * Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse. * Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı. * Başkasının işine karışan kimse. * (motorlu taşıtlar için) Değnekçi. |
kâhya kesilmek | * olur olmaz her işine karışmak. |
kâhyalık | * Kâhya olma durumu. * Kâhyanın görevi. * Kâhyaya verilen ücret. * Kendisini ilgilendirmeyen işlere karışma durumu. |
kâhyalık etmek | * kâhyalık görevinde bulunmak. * her şeye karışmak. |
kaide | * Kural. * Taban, duraç, ayaklık. * Kalça. |
Kategoriler