Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 24

kamaşmak * (göz) Güçlü bir ışık sebebiyle bakamaz olmak.
* (diş) Ekşi bir şey sebebiyle uyuşup tedirginlik vermek.
kamaştırma * Kamaştırmak işi.
kamaştırmak * Kamaşmasına sebep olmak.
kamber * Sadık köle.
kambersiz düğün olmaz * her toplantıda veya her işin içinde bulunmak merakında olanlar için yarısitem, yarışaka olarak söylenir.
kambersiz düğün olmaz * her toplantıda veya her işin içinde bulunanlar için alay yollu söylenir.
kambium * Çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan, yeni odun ve soymuk tabakaları oluşturarak bitkinin
kalınlaşmasınısağlayan ve meristem hücrelerinden meydana gelen tabaka.
kambiyo * İki ayrıülke parasının birbiriyle değiştirilmesi.
* Herhangi bir yerdeki bir alacağın tahsili, bir borcun ödenmesi veya bir yerden toplanan para ve para yerine
geçen taşınabilir değerlerin başka bir yere aktarılması için yapılan işlemin bedeli.
* Bu işlemin yapıldığıyer.
kambiyo ajanı * Borsalarda müşterilerin alım ve satım yapmalarınısağlayan kişi veya kuruluş.
kambiyo cirosu * Döviz kurunun, poliçenin ciro edilmesi ile sabit duruma getirilmesi.
kambiyo senedi * Poliçenin birinci kopyasıveya aslı.
kambiyocu * Kambiyo işleriyle uğraşan kimse.
kambiyoculuk * Kambiyo işlemleri.
kambriyen * Birinci Çağın ilk dönemi ve bu dönemde oluşmuşyer katmanları.
kambriyen öncesi * Yeryüzü tarihinde Birinci Çağ’dan daha eski, dağların ve magma olaylarının oluştuğu uzun bir zaman
süresi, prekambriyen.
kambur * Bel kemiğinin, göğüs kemiğinin eğrilmesi veya raşitizm sonucu sırtta ve göğüste oluşan tümsek.
* Bazıhayvanların sırtındaki çıkıntı.
* Kamburu olan (kimse).
* Yapıveya eşyada dışarıya doğru eğrilme.
* Sıkıntı, dert.
kambur felek * (talih ve kader için) Sitem yollu kullanılır.
kambur kambur * 343 kambur zambur.
kambur üstüne kambur (veya kambur kambur üstüne) * sıkıntıve tersliklerin üst üste geldiğini anlatır.
kambur zambur * Kambur ve eğri büğrü.
kambura * Kitapların ciltlenmesiyle sırt bölümünde oluşan yuvarlaklık.
kambura makinesi * Ciltçilikte, kitapların sırtınıyuvarlaklaştırmak ve sırt kenarlarınıdüzgünce oluşturmakta kullanılan makine.
kambura vermek * ciltlenecek kitabın sırtını, formalar dikildikten sonra çekiç veya makine yardımıyla yuvarlaklaştırmak.
kambura yatmak * ayakta duran birini sırt üstü düşürmek için arkasında iki büklüm olup gizlice eğilmek ve başka birinin onu
önden üzerine itmesini sağlamak.
kamburlaşma * Kamburlaşmak işi.
kamburlaşmak * Kambur duruma gelmek.
kamburlaştırma * Kamburlaştırmak işi.
kamburlaştırmak * Kambur duruma getirmek.
kamburluk * Kambur olma durumu.
* Tümseklik.
kamburu çıkmak * sırtıkambur olmak.
* (eğilerek yapılan işler için) çok çalışmışolmak.
* ihtiyarlamak.
kamburumsu * Az kambur, kambura benzer.
kamburunu çıkarmak * (insan, kedi vb.) sırtınıtümsek duruma getirmek.
kamçı * Bir ucuna ip, deri vb. bağlıvurma, dövme aracı.
* Bir ucu bir yere bağlı, öbür ucu herhangi bir işte kullanılmak için serbest bırakılan halat.
* Spermatozoitlerde ve bazıtek hücreli hayvanlarda hareketi sağlayan ipliksi organ.
kamçıçalmak (veya vurmak) * kamçılamak.
kamçıkuyruk * İyi cins kıvırcık koyun.
kamçı başı * İpek artıklarından elde edilen ve dokumacılıkta kullanılan iplik.
kamçılama * Kamçılamak işi.
kamçılamak * Kamçı ile vurmak.
* (yağmur, kar, rüzgâr) Hızla çarpmak.
* Etkinliğini artırmak; hızlandırmak; isteklendirmek, özendirmek, teşvik etmek.
kamçılanış * Kamçılanmak işi veya biçimi.
kamçılanma * Kamçılanmak işi.
kamçılanmak * Kamçı ile dövülmek.
kamçılaşmak * Kamçıdurumuna gelmek.
kamçılatma * Kamçılatmak işi.
kamçılatmak * Kamçılamak işini yaptırmak.
kamçılayış * Kamçılamak işi veya biçimi.
kamçılı * Kamçısı olan.
* Zor kullanan.
kamçılılar * Bir hücreli hayvanların, hareket organlarıkamçı biçiminde olan bir sınıfı.
kame * Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli taş.
kamelya * Çaygillerden, büyük, beyaz, pembe veya kırmızırenkte çiçekler açan, dayanıklıyapraklı bir bitki. Japon
gülü. Çin gülü (Camellia japonica).
kamer * Ay.

Bir yanıt yazın