Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 42

karakoncolos * Çocuklarıkorkutmak için kendisinden söz edilen, gerçek dışı bir yaratık, umacı, hayalet.
* Çok çirkin kimse.
karakter * Bir nesnenin, bir bireyin kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti ve bireyin davranış
biçimlerini belirleyen ana özellik, öz yapı, seciye.
* Bir kimsenin veya bir insan grubunun tutumu; duygulanma ve davranış biçimi.
* Üstün, manevî özellik.
* Basımda harf türü.
* Bireyin kendi kendisine egemen olmasını, kendi kendisiyle uyum içinde bulunmasını, düşünüşve
hareketlerinde tutarlı, sağlam kalabilmesini sağlayan özellikler bütünü.
* Bir eserde duygu, tutku ve düşünce yönlerinden ele alınan kimse.
karakteristik * Bir kimse veya nesneye özgü olan (ayırıcınitelik), tipik.
* Bir logaritmanın tam birimler anlatan bölümü.
karakterize * Ayırıcıniteliği ortaya konulmuş, ayırt edilmiş.
karakterize etmek * ayırıcıniteliğini ortaya koymak, ayırt etmek.
karakterli * Herhangi bir karakteri olan.
* Karakteri sağlam olan.
karakteroloji * İnsanlarda karakterin gelişmesini ve özelliklerini inceleyen bilim dalı.
karaktersiz * Karakteri kötü olan.
karaktersizlik * Güvenilir karakteri olmama durumu.
karakucak * Kökeni Orta Asya’ya kadar uzanan, en eski, yağsürülmeden, serbest biçimindeki geleneksel Türk güreşi.
karakul * Asıl yurdu Buhara’da Karakul bölgesi olan ve yurdumuzda da yetiştirilen, tüyleri uzun ve kıvırcık bir cins
koyun.
karakulak * Kedigillerden, çakala benzer vahşî bir hayvan (Caracal melanotis).
karakulak * Osmanlıİmparatorluğunda emir çavuşu, haberci.
karakuş * Kartal türünden karakuşlara verilen ad.
karakuş * Atların ayaklarında şişyapan bir hastalık.
karakuşî * Kanun, kural, mantık ölçülerine dayanmayan.
karalâhana * Yapraklarıkoyu yeşil olan bir tür lâhana.
karalâhana çorbası * Karalâhana yapraklarının ince ince kıyılmasından sonra tere yağı, kuru fasulye, mısır yarmasıve baharat ile
pişirilmesiyle hazırlanan sulu bir yemek.
karalama * Karalamak işi.
* El alıştırmak için çok tekrarlanarak yazılan yazı.
* Üstünde düzeltmeler yapılan, temize çekilmemişyazıtaslağı, müsvedde.
* Leke sürme, kötülük yükleme.
karalama defteri * Karalamaların yapıldığıdefter, müsvedde defteri.
karalamak * Boya veya kalemle birtakım şekiller çizerek bir yeri kirletmek.
* Bir yazının üzerini çizerek onu geçersiz kılmak.
* Taslak olarak yazmak veya çizmek.
* Leke sürmek, kötülük yüklemek, iftira etmek.
* Hızlıve acele olarak yazmak.
karalanma * Karalanmak işi.
karalanmak * Karalamak işi yapılmak.
* Kara duruma gelmek.
* Leke sürülmek, kötülük yüklenmek.
karalar bağlamak (veya giymek) * yas tutmak.
karalatma * Karalatmak işi.
karalatmak * Karalamak işini yaptırmak.
karalayış * Karalamak işi veya biçimi.
karaleylek * Leylekgillerden, gagasıaşağıdoğru kıvrık, tüyleri kara, uzun bacaklı bir kuş, çeltik gagası(Ciconia nigra).
karalı * Karası(II) olan.
* Üzeri kalemle karalanmış.
karalı beyazlı * Üzerinde hem kara hem beyaz bulunan.
karalık * Kara olma durumu.
* Karaya çalan leke.
karaltı * Uzaklık veya karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim.
* Hafif karanlık, leke.
karama * Karamak işi.
karamak * Hor görmek.
* Karalamak, kara çalmak, lekelemek.
* Kötülemek, yermek.
karaman * Orta Anadolu’da yetiştirilen, kuyruğu iri ve yağlı bir tür koyun.
karamandola * Daha çok ayakkabıyüzü yapılan bir çeşit sağlam ve parlak kumaş.
* Bu kumaştan yapılmış.
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu * bir şeye tam güvenmeyip ileride nasıl olacağını beklemek gerekir.
karambol * Bilârdo oyununda istaka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması.
* Çarpışma, birbirine çarpma, karışıklık, karmaşa.
karambole getirmek * karışıklıktan yararlanarak birini aldatmak.
* bir işi aşırı bir çabuklukla yaparak gereken özeni göstermemek.
karamelâ * Eritilmişve birazıyakılmışşekerle yapılan şekerleme.
karamsar * Kötümser, bedbin, meyus, pesimist.
karamsar olmak * kötümserliğe kapılmak, bedbin olmak.
karamsarlaşma * Kötümserleşme.
karamsarlaşmak * Kötümserleşmek.
karamsarlaştırma * Karamsarlaştırma işi.
karamsarlaştırmak * Karamsar etmek.
karamsarlık * Kötümserlik, meyusiyet, bedbinlik, pesimizm.
karamuk * Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yapraklarıkarşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki
(Agrostemmagithago).
* Vücutta kara renkli kabarcıklara sebep olan bir hastalık.
* Koyunlarda görülen bir tür hastalık.
karamusal * Çifte demir atıldığında geminin dönmesiyle zincirlerin karışmasınıönlemek için kullanılan x biçiminde ve
fırdondüye bağlızincir düzeni.
Karamusal (veya Karamürsel) sepeti * önemsiz kimse veya şey.

Bir yanıt yazın