katmer katmer | * Kat kat, üst üste. |
katmerci | * Katmer yapıp satan kimse. |
katmercilik | * Katmercinin işi veya mesleği. |
katmerleşme | * Katmerleşmek işi. |
katmerleşmek | * Katmerli duruma gelmek. * Çoğalmak, artmak. |
katmerli | * Arasına yağve kaymak sürülerek katlanmışyufka ekmeği. * Katmeri olan, kat kat olan. * (bir durum, bir tutum için) Çok fazla olan, aşırı. |
katmerli badem | * Çiçekleri güzel bir tür süs çalısı. |
katmerli birleşik zaman | * Yalın zamanlı bir fiille ek fiilin iki zamanının birlikte kullanılması: Gelir idiysem gibi. |
katmerli iyelik | * Üst üste kullanılmışiki iyelik eki. |
katmerli katmerli gülmek | * üst üste ve ara vermeden aşırıderecede gülmek. |
katmerli yalan | * Yalan üstüne söylenmişyalan. |
katmersiz | * Katmeri olmayan. |
Katolik | * Roma kilisesinin kendine verdiği ad. * Katoliklik mezhebinden olan kimse. |
Katoliklik | * İsa peygamberin Aziz Petrus’a aktardığıyetkilerin mirasçısı olan papayıdinî başkan olarak tanıyan Hristiyan mezhebi. |
katolunma | * Katolunmak durumu. |
katolunmak | * Kesilmek. |
katot | * Eksi uç. |
katra | * Bkz. katre. |
katrak | * Marangozlukta tomrukları biçmeye yarayan ve birden çok testeresi olan biçme makinesi. |
katran | * Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvıyağkıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde.Bitkilerden çıkarılanına bitki katranı, maden kömüründen elde edilenine de maden katranı adıverilir. |
katran ağacı | * Lübnan ve Toroslarda yetişen bir sedir türü (Cedrus libani). |
katran çamı | * Gemilerde kullanılan katranın çıkarıldığıçam türü (Pinus rigida). |
katran gibi | * karaya yakın koyu renkte. |
katran ruhu | * Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. |
katran suyu | * Hekimlikte kullanılan katranlısu. |
katran taşı | * Birleşimindeki su miktarıçok olan bir çeşit yanardağcamı. |
katran yağı | * Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilâç olarak kullanılan sıvı. |
katrancı | * Katran satan veya bir yeri, bir şeyi katranlayan kimse. |
katrancılık | * Katrancının işi veya mesleği. |
katranıkaynatsan olur mu şeker? | * kişi, kendi özünü veya asıl özelliklerini değiştirmişgibi görünse de, asla değişmez. |
katranköpüğü | * Çayır mantarlarından, şapkasının alt yüzü dilim dilim ve bir halka ile çevrili bulunan bir cins mantar (Polyporus igniarius). |
katranlama | * Katranlamak işi. |
katranlamak | * Bir yere, bir şeye katran sürerek katranla kaplamak. |
katranlanma | * Katranlanmak işi. |
katranlanmak | * Katranlamak işi yapılmak. |
katranlı | * Üzerine katran sürülmüşolan. * İçine katran karışmışveya karıştırılmışolan. * Birleşiminde katran olan. |
katre | * Damla, damlayan şey. |
katre katre | * Damla damla, azar azar. |
katresi kalmadı(veya katresi yok) | * hiç kalmadı, hiç yok. |
katrilyon | * Trilyon kere bir milyon (1024). |
katur kutur | * Sert maddeleri yerken çıkan ses. |
katyon | * Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon, artın. |
kauçuk | * Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lâstik ağacı(Ficus elastica). * Amerika, Asya ve Afrika’nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lâstik ağacından veya bazıpetrol artıklarının birleşimiyle elde edilen, dayanıklıve esnek madde. * Bu maddeden yapılmış. |
kauçuklu | * Kauçukla kaplanmışveya birleşiminde kauçuk olan (nesne). |
kaurit tutkalı | * Üre. |
kav | * Kav mantarlarından kurutularak elde edilen, çabuk tutuşan, süngerimsi madde. * Yılanın deri değiştirirken attığıderi. |
kav | * İçki mahzeni. |
kav gibi | * kolaylıkla tutuşacak durumda olan veya kuru ve gevrek. |
kav mantarı | * Bazitli mantarlardan, ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen ve kurusu kav olarak kullanılan bitki (Fomes fomentarius). |
kavaf | * Ucuz, özenmeden ve bayağıcins ayakkabıyapan veya satan esnaf. |
Kategoriler