Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 65

kaydırma * Kaydırmak işi.
* Alıcının herhangi bir araç üzerinde çeşitli yönlere hareket ettirilmesi.
* Savunmanın belirli bir anında, oyunun güç noktasını birdenbire değiştirme.
kaydırmak * Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak.
kaydırtma * Kaydırtmak işi.
kaydırtmak * Kaymasınısağlatmak, kaymasına sebep olmak.
kaydiye * Kayıt için alınan para.
kaydolma * Kaydolmak işi, yazılma.
kaydolmak * Yazılmak.
kaygan * Islak veya düz olduğundan, kendisi kayan veya üzerinde kayılan, kaygın.
kaygana * Omlet.
* Yumurta çalkanarak yapılan bir çeşit tatlı.
kayganalık * Kaygana için gereken malzeme.
kayganlık * Kaygan olma durumu.
kaygı * Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa.
kaygıçekmek * üzüntü, tasa duymak.
kaygılandırma * Kaygılandırmak işi.
kaygılandırmak * Kaygılanmasına sebep olmak.
kaygılanış * Kaygılanmak işi veya biçimi.
kaygılanma * Kaygılanmak işi, üzülme.
kaygılanmak * Kaygıduymak, üzülmek.
kaygılı * Kaygısı olan, üzüntülü.
kaygın * Kaygan.
* Gebe deve.
kaygısız * Kaygısı olmayan, kaygıduymayan, aldırmaz.
kaygısızca * Kaygısız, aldırmaz (bir biçimde).
kaygısızlık * Kaygısız olma durumu veya kaygısızca davranış.
Kayı * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
kayık * Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne.
* Bir yana kaymış.
kayık gibi * kayığa benzer biçimde, kayığın durumuna uygun olarak.
kayık salıncak * Bayram yerlerinde kurulan kayık biçiminde salıncak.
kayık tabak * Kayık biçiminde uzun ve düz tabak.
kayık yaka * Açıklığı omuzlara doğru olan oval yaka.
kayık yanaştırmak * bir konuya veya soruna yavaşyavaşgirmek.
kayıkçı * Kayıkla insan veya yük taşıyan kimse.
kayıkçıkavgası * Sonucu olmayan, bıktırıcımünakaşa.
kayıkçılık * Kayık yapma ve satma işi.
* Kayık işletme işi.
kayıkhane * Kayıkların çekildiği, korunduğu üstü örtülü yer.
kayın * Kayıngillerin örnek bitkisi olan, kerestesi beyaz bir orman ağacı(Fagus orientalis).
kayın * Karıveya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayın birader.
kayın baba * Kaynata.
kayın birader * Kayın (II).
kayın peder * Kaynata.
kayın valide * Kaynana.
kayınço * Kayın biraderlere sevgi yollu söylenen söz.
kayıngiller * İki çeneklilerden, palamut diye adlandırılan meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe,
kestane gibi çoğu kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir familya, palamutlular.
kayınlık * Kayın ağaçlarıçok olan yer.
kayınlık * Kayın (II) olma durumu.
kayıntı * Açlık bastırmaya yarar yiyecek, atıştırılmaya yarar yiyecek.
kayıp * Yitme, yitim.
* Yitik, zayi.
kayıp vermek * (ulus, toplum, kuruluşvb. için) değerli bireylerini yitirmek.
kayıplara karışmak * bulunduğu yerden ayrılıp gitmek, gittiği yeri bildirmemek, görünmez olmak.
kayır * Kalın kum.
* İnce kum.
kayırıcı * Kayıran, koruyan, iltimasçı.

Bir yanıt yazın