kayırıcılık | * Kayırma işi, iltimasçılık. |
kayırılma | * Kayırılmak işi. |
kayırılmak | * Kayırmak işi yapılmak veya kayırmak işine konu olmak. |
kayırış | * Kayırmak işi veya biçimi. |
kayırma | * Kayırmak işi, koruma, himmet, iltimas. |
kayırmak | * Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek. * Birini, başkalarının veya işin zararıpahasına tutmak, haksız yere kolaylıklar sağlamak” iltimas etmek. |
kayırtma | * Kayırtmak işi. |
kayırtmak | * Kayırmak işini yaptırmak. |
kayısı | * Gülgillerden bir ağaç (Prunus armeniaca). * Bu ağacın açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlımeyvesi. * Beyazıpişmiş, sarısıyarıpişmiş(yumurta). |
kayısıhoşafı | * Kayısının kaynatılması ile yapılan hoşaf. |
kayısıkompostosu | * Kayısının şekerle kaynatılması ile yapılan komposto. |
kayısıkurusu | * Kurutulmuşkayısı. |
kayış | * Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi. * Ustura bilenen cilâlıkösele. |
kayış | * Kaymak işi veya biçimi. |
kayış balığı | * Kâğıt balığı gillerden, Kuzey Avrupa denizleriyle Akdeniz’in derinliklerinde yaşayan kemikli bir balık (Regalecus glesne). |
kayışdili | * Kaba ve çirkin sözler kullanılarak konuşulan dil. |
kayışgibi | * sert, koparılmayan. * kara, çok kirli. |
kayışa çekmek | * aldatmak, kandırmak. |
kayışa çekmek | * usturanın kılağısınıalmak için berber kayışına sürtmek. |
kayışçı | * Kayışyapan veya satan kimse. * Aldatıcı, hileci. |
kayışkıran | * Baklagillerden, kökleri toprağa derince girerek, tarlalar sürülürken sabanıtutan, çiçekleri kırmızı bir bitki, sabankıran (Onosisspinosa). |
kayıt | * Bir yere mal ederek deftere geçirme. * Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb. nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması. * Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. * Şart. * Önem verme, gözetme. * Resmî belge. * Ses veya resmi, manyetik bant üzerine geçirme işlemi. |
kayıt | * Pencere çerçevesi. * Araç, eşya. |
kayıt altına girmek | * davranışlarısınırlandırılmak; bir şey yapmaya zorlanmak. |
kayıt defteri | * Kayıt yapılan defter. |
kayıt koymak | * engellemek, sınırlamak, takyit etmek. |
kayıt kuyut | * Sınırlandırmalar. |
kayıtım | * Bir olayın kendi sebepleri üzerindeki tepkisi, rücu. |
kayıtımla uslamlama | * Geriye dönerek sonuç çıkarma. |
kayıtlama | * Kayıtlamak işi, takyit. |
kayıtlamak | * Bir takım şartlarla bağlamak, sınırlandırmak, takyit etmek. |
kayıtlı | * Kaydıyapılmış, kayda geçirilmişolan. * Şarta bağlı. |
kayıtma | * Kayıtmak işi. |
kayıtmak | * Bir şeyi yapmaktan vazgeçmek, bir karardan dönmek, nükul etmek, rücu etmek. |
kayıtsız | * Kaydıyapılmamış, deftere veya yazıya geçirilmemişolan. * Bir şarta bağlı olmayan. * Aldırmaz, ilgisiz, umursamaz, lâkayt. |
kayıtsız kalmak | * önem vermemek, umursamamak. |
kayıtsız olmak | * kayıt edilmemişveya yazıya geçirilmemişolmak. * ilgisiz, umursamaz, önem vermeyen durumda bulunmak. |
kayıtsız şartsız | * Hiçbir şart ve bağı olmaksızın. |
kayıtsızca | * İlgisiz, aldırmaz (bir biçimde). |
kayıtsızlık | * Aldırmazlık, ilgisizlik, umursamazlık, lâkaydî. |
kayıttan düşmek (veya birinin kaydınısilmek) | * bir yere mal olmaktan çıkararak defterde bu durumu belirtmek. |
kaykay | * Tahtadan yapılmış, altında tekerlekler bulunan üzerinde kayılan alet. |
kaykılma | * Kaykılmak işi. |
kaykılmak | * Arkaya doğru eğilerek, yaslanarak oturmak. |
kaykıltma | * Kaykıltmak işi. |
kaykıltmak | * Kaykılmasını sağlamak, kaykılmasına sebep olmak. |
kayma | * Kaymak (II) işi. * Herhangi bir sebeple filmin atlamasıveya görüntünün perdeye tam olarak gelmemesi. |
kaymağınıalmak | * bir şeyin en büyük payını, kârınıele geçirmek. |
kaymak | * Sütün yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarırenkli, koyu yağlıkatman. * Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlıöz. * Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka. * Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü. |
kaymak | * Düz, ıslak veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek. * Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek. * Yerini değiştirmek. * Yer, durum değiştirmek. * Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek. * “İstemeden bir şey yapmak” anlamıyla bazıdeyimlerde geçer. * Anlamıdeğişmek. * Kurtulmak. |
Kategoriler