Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 69

kazağı * Kazımakta veya temizlemekte kullanılan demir araç.
Kazak * Kazakistan Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk soylu halk veya bu halktan olan kimse.
* Güney Rusya’da yaşayan Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse.
* Kazaklara özgü olan, Kazaklarla ilgili olan.
kazak * Genellikle kollu, baştan geçirilerek giyilen, örme üst giysisi.
* Cokeylerin giydiği, göz alıcırenklerde bir tür ceket.
kazak * Rusya’da ve İran’da ayrı bir sınıf oluşturan atlıasker.
* Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılı bık karşıtı.
Kazak çömelmesi * Bir bacak üzerinde çömelip dizi iyice bükerken, öteki bacağıönde tutma biçiminde yapılan bir güç
alıştırması.
Kazakça * Kazak Türkçesi.
kazaklık * Karısına söz geçirme, dediğini yaptırma durumu.
kazalı * Kazaya yol açan, sakıncalı, tehlikeli.
* Kaza geçirmişolan.
* İlçesi olan.
kazamat * Obüslerden, bombalardan korunmak için yerin altına kazılmışsiper.
kazan * Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarar büyük, derin ve kulplu kap.
* Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığıkapalıkap.
kazan (biri) kepçe * bir kimsenin, bir yeri iyice araştırdığınıanlatır.
kazan dairesi * Çok katlıyapılarda ısıtma sisteminin yer aldığı bölüm.
kazan kaldırmak (veya devirmek) * (yeniçeriler) yemek pişirilen kazanıkaldırarak ayaklanmak, isyan etmek.
* yöneticinin bir tutumuna karşıhep birden ayaklanmak, isyan etmek.
kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz * hiçbir işkarşılıksız yapılmaz.
kazan taşı * Kalsiyum tuzlarıkapsayan suyun ısıtıldığıkabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman.
kazancı * Kazan yapan, satan veya onaran usta.
* Kazanıateşleyen kimse, ateşçi.
kazancılık * Kazancının işi veya mesleği.
kazanç * Satılan bir mal, yapılan bir işveya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, temettü.
* Yarar, çıkar, kâr.
kazançlı * Kazanmışolan.
* Kazanç getiren, kazanç sağlayan.
kazançsız * Kazancı olmayan.
kazandırma * Kazandırmak işi.
kazandırmak * Kazanmasını sağlamak.
kazandibi * Dibi tutturularak hafif yanık kokusu verilmişmuhallebi.
kazanıkapalıkaynamak) * iç yüzü bilinmemek.
kazanılma * Kazanılmak işi.
kazanılmak * Kazanmak işi yapılmak.
kazanım * Kazanmak işi.
* Bir işyerinde işçilere sağlanan hukuk, sosyal ve malî her tür hak.
kazanış * Kazanmak işi veya biçimi.
kazanma * Kazanmak işi, edinme.
kazanmak * Kazanç sağlamak.
* Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek.
* Çıkmak, isabet etmek.
* Edinmek, sahip olmak.
* Uğramak, yakalanmak.
* Kendinden yana çekmek.
* Ele geçirmek, fethetmek.
* Yenmek, galip gelmek.
kazara * Kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, kazaen.
* Rastgele, tesadüfen.
kazaratar * Eklemli bir kol üzerinde hareket eden kepçeli bir çark veya zincirle donatılmışkazımakinesi, kazmaç,
ekskavatör.
kazasız * Kazaya uğramadan yapılan.
* Kazasız bir biçimde.
kazasız belâsız * Kazaya veya güçlüğe, sıkıntıta uğramadan.
kazaska * KaynağıKafkasya olan ve hızlı oynanan bir halk dansı.
kazasker * İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi.
kazaskerlik * Kazaskerin yaptığı iş, kazaskerin rütbesi ve makamı.
kazaya bırakmak * (namaz için) vaktinde kılınamayanıdaha sonra kılmak.
kazaya kalmak * (namaz için) vaktinde kılınamamak.
kazaya rıza göstermek * yargıya, verilen hükümlere boyun eğmek.
kazayağı * Ispanakgillerden, yapraklarıkaz ayağına benzeyen bir bitki (Chenopodium).
* Çok kollu çengel.
* Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli.
* Bir ucuna, ortasından bir ikincisi bağlanarak yapılan üç uçlu halat.
* Açık turuncu renk.
* Bu renkte olan.
kazaz * Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse.
kazazede * Kazaya uğramış, kaza geçirmişolan (kimse).
kazboku * Kirli sarı(renk).
* Bu renkte olan.
kazdığıçukura (veya kuyuya) kendisi düşmek * başkası için hazırladığıkötülüğe kendi uğramak.
kazdırma * Kazdırmak işi.
kazdırmak * Kazmak işini yaptırmak.
kazein * Sütte bulunan protein maddesi.
* Bkz. bitkisel kazein.
kazein tutkalı * Ekşi sütten kireç yardımı ile üretilen ve soğuk olarak kullanılan ağaç yapıştırıcısı.
kazevi * Saz veya kamıştan örülmüş büyük sepet, zembil.

Bir yanıt yazın