kazağı | * Kazımakta veya temizlemekte kullanılan demir araç. |
Kazak | * Kazakistan Cumhuriyeti’nde yaşayan Türk soylu halk veya bu halktan olan kimse. * Güney Rusya’da yaşayan Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse. * Kazaklara özgü olan, Kazaklarla ilgili olan. |
kazak | * Genellikle kollu, baştan geçirilerek giyilen, örme üst giysisi. * Cokeylerin giydiği, göz alıcırenklerde bir tür ceket. |
kazak | * Rusya’da ve İran’da ayrı bir sınıf oluşturan atlıasker. * Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılı bık karşıtı. |
Kazak çömelmesi | * Bir bacak üzerinde çömelip dizi iyice bükerken, öteki bacağıönde tutma biçiminde yapılan bir güç alıştırması. |
Kazakça | * Kazak Türkçesi. |
kazaklık | * Karısına söz geçirme, dediğini yaptırma durumu. |
kazalı | * Kazaya yol açan, sakıncalı, tehlikeli. * Kaza geçirmişolan. * İlçesi olan. |
kazamat | * Obüslerden, bombalardan korunmak için yerin altına kazılmışsiper. |
kazan | * Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarar büyük, derin ve kulplu kap. * Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığıkapalıkap. |
kazan (biri) kepçe | * bir kimsenin, bir yeri iyice araştırdığınıanlatır. |
kazan dairesi | * Çok katlıyapılarda ısıtma sisteminin yer aldığı bölüm. |
kazan kaldırmak (veya devirmek) | * (yeniçeriler) yemek pişirilen kazanıkaldırarak ayaklanmak, isyan etmek. * yöneticinin bir tutumuna karşıhep birden ayaklanmak, isyan etmek. |
kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz | * hiçbir işkarşılıksız yapılmaz. |
kazan taşı | * Kalsiyum tuzlarıkapsayan suyun ısıtıldığıkabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman. |
kazancı | * Kazan yapan, satan veya onaran usta. * Kazanıateşleyen kimse, ateşçi. |
kazancılık | * Kazancının işi veya mesleği. |
kazanç | * Satılan bir mal, yapılan bir işveya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, temettü. * Yarar, çıkar, kâr. |
kazançlı | * Kazanmışolan. * Kazanç getiren, kazanç sağlayan. |
kazançsız | * Kazancı olmayan. |
kazandırma | * Kazandırmak işi. |
kazandırmak | * Kazanmasını sağlamak. |
kazandibi | * Dibi tutturularak hafif yanık kokusu verilmişmuhallebi. |
kazanıkapalıkaynamak) | * iç yüzü bilinmemek. |
kazanılma | * Kazanılmak işi. |
kazanılmak | * Kazanmak işi yapılmak. |
kazanım | * Kazanmak işi. * Bir işyerinde işçilere sağlanan hukuk, sosyal ve malî her tür hak. |
kazanış | * Kazanmak işi veya biçimi. |
kazanma | * Kazanmak işi, edinme. |
kazanmak | * Kazanç sağlamak. * Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek. * Çıkmak, isabet etmek. * Edinmek, sahip olmak. * Uğramak, yakalanmak. * Kendinden yana çekmek. * Ele geçirmek, fethetmek. * Yenmek, galip gelmek. |
kazara | * Kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, kazaen. * Rastgele, tesadüfen. |
kazaratar | * Eklemli bir kol üzerinde hareket eden kepçeli bir çark veya zincirle donatılmışkazımakinesi, kazmaç, ekskavatör. |
kazasız | * Kazaya uğramadan yapılan. * Kazasız bir biçimde. |
kazasız belâsız | * Kazaya veya güçlüğe, sıkıntıta uğramadan. |
kazaska | * KaynağıKafkasya olan ve hızlı oynanan bir halk dansı. |
kazasker | * İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi. |
kazaskerlik | * Kazaskerin yaptığı iş, kazaskerin rütbesi ve makamı. |
kazaya bırakmak | * (namaz için) vaktinde kılınamayanıdaha sonra kılmak. |
kazaya kalmak | * (namaz için) vaktinde kılınamamak. |
kazaya rıza göstermek | * yargıya, verilen hükümlere boyun eğmek. |
kazayağı | * Ispanakgillerden, yapraklarıkaz ayağına benzeyen bir bitki (Chenopodium). * Çok kollu çengel. * Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli. * Bir ucuna, ortasından bir ikincisi bağlanarak yapılan üç uçlu halat. * Açık turuncu renk. * Bu renkte olan. |
kazaz | * Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse. |
kazazede | * Kazaya uğramış, kaza geçirmişolan (kimse). |
kazboku | * Kirli sarı(renk). * Bu renkte olan. |
kazdığıçukura (veya kuyuya) kendisi düşmek | * başkası için hazırladığıkötülüğe kendi uğramak. |
kazdırma | * Kazdırmak işi. |
kazdırmak | * Kazmak işini yaptırmak. |
kazein | * Sütte bulunan protein maddesi. * Bkz. bitkisel kazein. |
kazein tutkalı | * Ekşi sütten kireç yardımı ile üretilen ve soğuk olarak kullanılan ağaç yapıştırıcısı. |
kazevi | * Saz veya kamıştan örülmüş büyük sepet, zembil. |
Kategoriler