kompozisyon | * Ayrıayrıparçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi. * Öğrencilere duygu ve tasarımlarınısıraya koyup açık, etkili bir biçimde anlatmalarınıöğretmek amacını güden ders, bu dersle ilgili yazılıçalışma, tahrir, kitabet. |
kompozitör | * Besteci. |
komprador | * Aracı. * Uzak Doğu ülkelerinde yabancı ortaklıklar hesabına işsözleşmesi yapan yerli aracı. |
kompres | * Yaraların bakımında veya başka bir maksatla kullanılan, birkaç kat katlanmış bez. |
kompresör | * Bir akışkanıveya gazı, gereken basınca göre sıkıştırmaya yarayan alet, sıkmaç. * Yol yapımında, dökülen çakılları, kumları bastırıp sıkıştırmak için kullanılan ağır silindirli araç. |
komprime | * Çoğu kez yassıveya silindir biçiminde katı ilâç, hap. * Bir konuyla ilgili olarak derinliği olmayan kalıplaşmış bilgi. |
kompüter | * Bilgisayar. |
komşu | * Konutlarıyakın olan kimselerin birbirine göre aldıklarıad. * Sınır ortaklığı bulunan, mücavir. |
komşu açı | * Tepeleri ve birer kenarları ortak olan iki açıdan her biri. |
komşu hatırı | * Komşular arasında gözetilen saygı. |
komşu kapısı | * Pek yakın sayılan yer. |
komşu kapısına çevirmek | * yakın olmadığıve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek. |
komşu komşunun külüne (veya tütününe) muhtaçtır | * komşular birbirlerine en küçük şey için bile muhtaçtırlar. |
komşuda pişer, bize de düşer | * insanların, çevresindekilerin kazancından yararlanma umudunu anlatır. |
komşuluk | * Komşu olma durumu. * Komşularla olan ilişki. |
komşuluk etmek (veya yapmak) | * komşular arasında ilişki kurmak, görüşmek. |
komşunun tavuğu komşuya kaz (karısıkız) görünür | * başka bir kimsenin malı bize olduğundan daha değerli görünür. |
komut | * Askerlere, izcilere, öğrencilere jimnastik çalışmalarında veya bir tören sırasında bir durumdan başka bir durma geçmeleri için verilen buyruk, emir. |
komut vermek | * herhangi bir davranış, hareket vb. için buyrukta bulunmak. |
komuta | * Askerî birliği ve onunla ilgili işleri yönetme görevi, kumanda. |
komuta etmek | * (askerlikte) yönetmek, kumanda etmek. |
komutan | * Bir asker topluluğunun başı, kumandan. |
komutanlık | * Komutanın görevi veya makamı, kumandanlık. |
komünikasyon | * İletişim, haberleşme. |
komünist | * Komünizm yanlısı. |
komünistlik | * Komünizm. |
komünizm | * Bütün malların ortaklaşa kullanıldığıve özel mülkiyetin olmadığıtoplum düzeni. * Böyle bir düzenin kurulmasınıamaçlayan siyasî, ekonomik ve toplumsal öğreti. |
komütatör | * Bir elektrik akımının yönünü değiştirmeye yarayan araç, anahtar, çevirici. |
kona göçe | * Dura kalka. * Yolculukta konaklayarak, geziye zaman zaman ara vererek. |
konak | * Büyük ve gösterişli ev. * Hükûmet işlerinin görüldüğü yapı. * Araba veya hayvanla bir günde alınan yol. * Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer. * Konakçı. * Misafir. |
konak | * Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası. * Gözde oluşan ince tabaka. |
konak gibi | * büyük ve gösterişli (ev). |
konak yavrusu | * Konağıandıran ev. |
konakçı | * Toplu olarak yapılan yolculukta konak yeri sağlamakla görevli kimse. * Sefere çıkan askerlerin önünden gidip konak yeri sağlamakla görevli subay. * Asalağın erginini veya gelişim evrelerinden herhangi birini taşıyan canlı, konak. |
konaklama | * Konaklamak işi. |
konaklamak | * Yolculuk sırasında bir yerde kalıp geceyi geçirmek. |
konaklık | * Konak olmaya uygun yer. * Konak kadar alınan yol. |
konalga | * Göçebe ve yolcuların yolculuk veya göç sırasında konakladıklarısulu ve otlu yer, konak yeri. |
konargöçer | * Göçebe bir hayat süren, sürekli bir yere yerleşmeyen (aşiret, oba vb.). |
konca | * Bkz. gonca. |
koncolos | * karakoncolos sözünde geçer. |
konç | * Ayağa giyilen şeylerde ayak bileğinden baldıra doğru olan bölüm. |
konçerto | * Birlikte çalınmak üzere bir çalgıve orkestra için bestelenmişmüzik eseri. |
konçina | * Oyun kâğıtlarında ikiliden altılıya kadar olan kâğıtlar. |
konçlu | * Koncu olan. |
konçsuz | * Koncu olmayan veya koncu kısa olan. |
kondansatör | * İçinde akımsız elektrik yükü biriktirilen cihaz, yoğunlaç. |
kondenseleşme | * Yapay reçinelerin oluşumunu ve değişimini sağlayan kimyasal tepkime. |
kondisyon | * “Şart, durum” anlamlarında bazıterimlerde kullanılır. * Fiziksel ve ruhsal bakımdan bir sporcunun durumu. * Erk. |
kondisyon aleti | * Vücut sağlığınıkorumak ve geliştirmek için kullanılan kondisyon bisikleti, koşu bandı, kürek gibi araç. |
Kategoriler