konuklamak | * Konuk almak. * Yemeğe çağırmak. |
konukluk | * Konuk olma durumu, misafirlik. |
konuksever | * Konuklarına iyi davranan, onları iyi ağırlayan ve kendisine konuk gelmesinden hoşlanan, misafirperver, mükrim. |
konukseverlik | * Konuksever olma durumu, misafirperverlik. |
konulma | * Konulmak işi. |
konulmak | * Koymak veya konmak işi yapılmak. |
konulu | * Konusu olan, mevzulu. |
konum | * Bir kimsenin veya bir şeyin bir yerdeki durumu veya duruş biçimi, pozisyon. * Durum, yer, vaziyet, pozisyon. * Yeryüzünde bir noktanın, enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri. * Bir şehrin uzak ve yakın çevresiyle her türlü ilişkisini sağlayan ve şehrin gelişmesini etkileyen coğrafî şartlarının bütünü. |
konumlama | * Konumlamak işi. |
konumlamak | * Konum durumunu kazanmak. |
konumlandırma | * Konumlandırmak işi. |
konumlandırmak | * Bir ürünü veya hizmeti rakiplerinden ayırmak için pazarlama çalışmasıyapmak. |
konumlanma | * Konumlanmak işi. |
konumlanmak | * Yerleşmek, yer almak. |
konur | * Esmer, açık kestane renginde olan. |
konur al | * Kumral. |
konusuz | * Konusu olmayan, mevzusuz. |
konuş | * Konmak işi veya biçimi. * Konum. * Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi. |
konuşkan | * Konuşmayı, lâkırdıyıseven, çok konuşan. |
konuşkanlık | * Konuşkan olma özelliği. |
konuşlandırma | * Konuşlandırmak işi veya durumu. |
konuşlandırmak | * Savaş araç ve gereçlerini stratejik bir bölgede toplamak. |
konuşlanma | * Konuşlanmak işi veya durumu. |
konuşlanmak | * Belli bir yere veya bölgeye mevzilenmek. |
konuşma | * Konuşmak işi. * Görüşme, danışma, müzakere. * Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek için yapılan konuşma, konferans. |
konuşma bozukluğu | * Bazısesleri gereği gibi çıkaramamaktan ileri gelen söyleyiş, kötü telâffuz etme. |
konuşma dili | * Günlük yaşayışta kullanılan ve yazıdilinden az çok farklarla ayrılmış bulunan dil. |
konuşma güçlüğü | * Bazıkonuşma organlarının gereği gibi çalışmamasısebebiyle rahat ifade edememe. |
konuşma korkusu | * Tutukluk. |
konuşma merkezi | * Beynin, konuşma işlevini denetleyen bölümü. |
konuşma yapmak | * topluluk karşısında bir konuda konuşmak. |
konuşma yetersizliği | * Beklenen düzeyde veya yeterli ölçüde konuşamama. |
konuşmacı | * Bir toplulukta konuşan kimse, hatip, konferansçı. |
konuşmak | * Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini anlatmak. * Belli bir konudan söz etmek. * Bir konuda karşılıklısöz etmek, sohbet etmek. * Söylev vermek, konuşma yapmak. * Konuşma dili olarak kullanmak. * Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak. * İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek. * Belli bir biçimde söylemek. * Geçerli olmak, etkin olmak. * Şık ve zarif görünmek. * Flört etmek. * Becermek, uzman gibi yapabilmek. * Dargın bulunmamak. |
konuşmama hakkı | * Adlî makamlarda suçluya tanınan ifade vermeme hakkı. |
konuşmaya dalmak | * başka şeylerle ilişkiyi keserek belli bir konudan söz etmek. |
konuşturma | * Konuşturmak işi. |
konuşturmak | * Konuşmasını sağlamak, konuşmasına yol açmak. * Bir müzik aracınıçok güzel çalmak. |
konuşu | * Kolokyum. |
konuşucu | * Kusursuz, düzgün, güzel, tatlısöz söylemesini bilen. |
konuşulma | * Konuşulmak işi. |
konuşulmak | * Konuşmak işine konu olmak. * Herhangi biri konuşmak. |
konuşumluk | * Bir konuşma süresi miktarı. |
konut | * Bir insanın yatıp kalktığı, işzamanıdışında kaldığıveya tüzel kişiliği olan bir kuruluşun bulunduğu ev, apartman gibi yer, mesken, ikametgâh. |
konut | * Bir bilimin kuruluşunda temel görevi görmekle birlikte belik’ten daha az olma ve tanımlanmayan ilkel gerçek, koyut, postulat: Eukleides’in “bir noktadan bir doğruya ancak bir parelel çizilebilir” yolundaki konutu gibi. |
konut belgesi | * Yurttaşların bazıresmî işlerini yürütürken gerekli olan, oturduklarıyerin muhtarından aldıkları belge, ikametgâh ilmühaberi. |
konut dokunulmazlığı | * Belli hukukî şartların dışında, kişilere ait konutlara girilmemesi, arama yapılmamasıve eşyaya el konulmamasıdurumu. |
konut fonu | * Toplu konut yapımı için devletçe oluşturulan fon. |
konut kredisi | * Konut almak için banka vb. kurumlardan belli bir vadeye yayılmışolarak ödünç alınan para. |
konutlanmak | * Konut olarak kullanmak. |
Kategoriler