köşeye sinmek | * kimsenin görmeyeceği bir yere saklanmak, gizlenmek, sesi çıkmaz olmak. |
köşeyi dönmek | * hiçbir çaba göstermeden kısa sürede zengin olmak. * kısa yoldan ve büyük bir emek harcamadan sosyal ve ekonomik güç edinmek. |
köşk | * Bahçe içinde yapılmışsüslü ev, kasır. |
köşker | * Yemenici, ayakkabıtamircisi. |
köşkerlik | * Köşkerin yaptığı iş. |
köşklü | * Yangınlarıhaber vermesi için yangın kulelerinde ve başka uygun yerlerde bekletilen gözetleyici. |
kötek | * Baston, sopa. * Sopayla atılan dayak. |
kötek | * Büyük, beyaz pullu bir çeşit balık, taşlevreği, minakop. |
kötek atmak (veya çekmek) | * dövmek, dayak atmak. |
kötek yemek | * dövülmek, dayak yemek. |
kötü | * (nesneler için) İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, fena, iyi karşıtı. * Zararlı, tehlikeli. * Korku, endişe veren. * Hoşa gitmeyen. * Kaba ve kırıcı. * Az, yetersiz. * Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. * (insan için) İyi, gerekli niteliklere sahip olmayan. * İstenilmeyen, gereksiz davranışları olan veya bu davranışlara eğilimli olan (kimse). * İstenilmeyen, beğenilmeyen, yararsız, uygun olmayan bir biçimde. * Aşırı, çok. |
kötü adam | * Filmlerde izleyiciye sevimsiz gelen, filmin kahramanıyla çekişme durumunda olan ve sonunda çoğu kez alt olan kimse. |
kötü göz | * Baktığıkimseye zarar veren veya nazar değdiren göz, kem göz. |
kötü gözle bakmak | * bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak. * cinsel duygu ile bakmak. |
kötü haber tez duyulur | * Bkz. kara haber tez duyulur. |
kötü kadın | * Orospu. |
kötü kişi olmak | * bazıkimseler birtakım insanların düşmanlığınıkazanmak. |
kötü kötü düşünmek | * üzüntülü düşüncelere dalmak. |
kötü olmak | * olumsuz bir durum almak. * beğenilmemek, takdir edilmemek. * (kadın) kötü yola düşmek. |
kötü söylemek | * bir takım olumsuz, beğenilmeyen, istenmeyen tutum ve davranışları olduğunu söylemek, kötülemek. |
kötü yola düşmek | * kötü kadın olmak. |
kötü yola sapmak | * doğruluktan ayrılıp istenilmeyen ve yanlışişler yapmak. |
kötü yola sürüklemek (veya saptırmak) | * yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayışiçine sokmak. |
kötücül | * Kötülük isteyen (kimse). * Kötülük eden, zarar veren. * (hastalık veya ruh için) Tehlikesi olan, habis. |
kötüleme | * Kötülemek işi. |
kötülemek | * Biri veya bir şey için olumsuz, aşağılayıcı, hoşolmayan sözler söylemek. * (insan için) Sağlığı bozulmak. * (nesneler için) Niteliği bozulmak, kalitesi bozulmak. |
kötüleniş | * Kötülenmek işi veya biçimi. |
kötülenme | * Kötülenmek işi. |
kötülenmek | * Kötülenmek işi yapılmak veya kötülemek işine konu olmak. |
kötüleşme | * Kötüleşmek işi. |
kötüleşmek | * Kötü duruma gelmek. * (kadın) Toplumun ahlâk kurallarına aykırıdavranmaya başlamak. |
kötüleştiriş | * Kötüleştirmek işi veya biçimi. |
kötüleştirme | * Kötüleştirmek işi. |
kötüleştirmek | * Kötü duruma gelmesine yol açmak. |
kötüleyici | * Kötüleyen, yeren (söz, yazıvb.). |
kötüleyiş | * Kötülemek işi veya biçimi. |
kötülük | * Kötü olma durumu. * Zarar verecek davranışveya söz. * Kemlik, şer. |
kötülük etmek (veya yapmak) | * kötü davranmak, zarar vermek. |
kötülükçü | * Her türlü kötülüğü yapacak ahlâkta olan, şerir. |
kötülükçülük | * Kötülükçü olma durumu, şerirlik. |
kötümseme | * Kötümsemek işi. |
kötümsemek | * Bir olayı, bir konuyu vb.yi yalnız olumsuz yönleriyle düşünmek veya ele almak. |
kötümser | * Her şeyi kötü yanıyla ele alan, her durumu karanlık gören, hep en kötüyü bekleyen, kötüye yorumlayan, karamsar, bedbin, pesimist, iyimser karşıtı. |
kötümserleşme | * Kötümserleşmek işi. |
kötümserleşmek | * Kötümser duruma gelmek, karamsarlaşmak. |
kötümserlik | * Kötümser olma durumu, karamsarlık, bedbinlik, pesimizm. * Her şeyi en kötü yanından ele alan, her durumu karanlık gören ve hep en kötüyü bekleyen dünya görüşü, pesimizm. |
kötürüm | * Yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyemeyen. * (bacak için) Yürüyemeyecek derecede sakat. * İşleyemeyen, işyapamayan. |
kötürüm olmak (veya kalmak) | * yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyememek. * güçsüz kalmak. |
kötürümleşme | * Kötürümleşmek işi. |
kötürümleşmek | * Kötürüm duruma gelmek. |
Kategoriler