kuşatma | * Kuşatmak işi, çevirme, çevreleme, sarma, abluka, ihata. |
kuşatmak | * Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek. * Çevrelemek, çokça bulunmak. * Kaplamak. * Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak. |
kuş başı | * Küçük bir kuşun başı büyüklüğünde olan (parça). |
kuş başılı | * İçinde kuş başı olan. |
kuş baz | * Süs kuşlarıyetiştiren kuşmeraklısı. * Padişahların av kuşlarınıyetiştiren görevli. |
kuş burnu | * Yaban gülü ağacıve meyvesi (Rosa canina). |
kuşçu | * Süs kuşlarıyetiştirip satan kimse. * Saraylarda şahin, doğan gibi avcıkuşların bakımıyla görevli kimse. * Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı. |
kuşçubaşı | * Kuşçulardan sorumlu olan üst görevli. |
kuşçuluk | * Kuşyetiştirme merakıveya kuşyetiştirip satma işi. |
kuşdili | * Bir tür diş budak. |
kuşe | * Kaymak kâğıdı. |
kuşe kâğıdı | * Kuşe. |
kuşekmeği | * Turpgillerden, çorak yerlerde yetişen, beyaz veya mor çiçekli, eskiden hekimlikte kullanılmışolan otçul bir bitki, çoban dağarcığı(Thlaspi). |
kuşet | * Gemi veya tren yatağı. |
kuşetli | * Kuşeti olan. |
kuşetsiz | * Kuşeti olmayan. |
kuşgömü | * Pastırmanın fileto bölümü. |
kuşhane | * İçinde süs kuşları beslenilen ve üretilen küçük oda veya büyük kafes. |
kuşkanadı | * Göz akızarının göz bebeğine doğru bir ok ucu biçiminde ilerlemesi. |
kuşkonmaz | * Zambakgillerden, uç dallarıyapraksı görünüşte, toprak altıkök saplarından çıkan taze sürgünleri yenen bir bitki (Asparagus officinalis). * Aynıfamilyadan, saksılarda yetiştirilen, uzun saplı, ince ve küçük yapraklı bir süs bitkisi (Asparagus plumosus). |
kuşku | * Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirmemekten doğan kararsızlık, işkil, şüphe. * Başkalarının iyi niyet ve amaçlarınıkötüye yorarak işkillenme duygusu. |
kuşku beslemek (veya kuşku duymak) | * kuşkulanmak. |
kuşku uyanmak | * işkillenmek, kuşkulanmak, şüphe uyanmak. |
kuşkucu | * Açık bir biçimde kanıtlanmamışher şeyden kuşkuya düşen, şüpheci, septik. * Kuşkuculuk yanlısı olan, septik. |
kuşkuculuk | * Özellikle doğa ötesi konularda olumlu veya olumsuz yargıda bulunmaktan çekinme temeline dayanan öğreti, şüphecilik, septisizm. |
kuşkulandırma | * Kuşkulandırmak işi. |
kuşkulandırmak | * Kuşkuya düşürmek, kuşkulanmasına yol açmak, şüphelendirmek. |
kuşkulanma | * Kuşkulanmak işi. |
kuşkulanmak | * Kuşku içinde bulunmak, kuşku duymak, şüphelenmek. |
kuşkulu | * Kuşku belirten, kuşku anlatan, şüpheli. * Kuşku içinde olan, şüpheli. * Kuşkucu. |
kuşkulu kuşkulu | * Kuşku içinde olarak, şüphelenerek. |
kuşkusu kalmamak | * bir konuda her şeyi bilmek, şüphe duymamak. |
kuşkusuz | * Kuşkusu olmayan, işkilsiz. * Elbette, şüphesiz. |
kuşkuya düşmek | * kuşkulanmak, kuşku beslemek, kuşku duymak, şüpheye düşmek. |
kuşlak | * Av kuşları bol olan yer. |
kuşlar | * Çok hücreli hayvanlardan, omurgalıların geniş bir sınıfı. |
kuşlokumu | * Yumurta, un ve şekerle yapılan bir tür kurabiye. |
kuşluk | * Günün sabahla öğle arasındaki bölümü. |
kuşluk namazı | * Vaktinde kılınmayan sabah namazı için güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra kaza edilen namaz. |
kuşluk vakti | * Günün ilk ışıkları ile güneşin bir mızrak boyu yükselmesi arasında kalan süresi. |
kuşluk yemeği | * Kuşluk vakti yenilen yemek. |
kuşmar | * Kuşavlamak için hazırlanmıştuzak, kuştuzağı. |
kuşpalazı | * Difteri. |
kuşyemi | * Buğdaygillerden, durgun sularda yetişen bir bitki (Phalaris canariensis). * Bu bitkinin taneleri. * Kuşlara yedirilen çişitli tahıl taneleri, dane. |
kut | * Uğur, baht, talih. * Mutluluk. |
kutan | * Saka kuşu. |
kutlama | * Kutlamak işi, tebrik. * Kutlama töreni. |
kutlamak | * Mutlu bir olay sebebiyle buna sevinildiğini birine söz, yazıveya armağanla anlatmak, tebrik etmek. * Önemli bir olayın gerçekleşmesi yıl dönümü dolayısıyla tören yapmak, tes’it etmek. |
kutlanış | * Kutlanmak işi veya biçimi. |
kutlanma | * Kutlanmak işi. |
Kategoriler