Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 165

kuşatma * Kuşatmak işi, çevirme, çevreleme, sarma, abluka, ihata.
kuşatmak * Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek.
* Çevrelemek, çokça bulunmak.
* Kaplamak.
* Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak.
kuş başı * Küçük bir kuşun başı büyüklüğünde olan (parça).
kuş başılı * İçinde kuş başı olan.
kuş baz * Süs kuşlarıyetiştiren kuşmeraklısı.
* Padişahların av kuşlarınıyetiştiren görevli.
kuş burnu * Yaban gülü ağacıve meyvesi (Rosa canina).
kuşçu * Süs kuşlarıyetiştirip satan kimse.
* Saraylarda şahin, doğan gibi avcıkuşların bakımıyla görevli kimse.
* Suç işleyen saray hasekilerini cezalandırmak ve yola getirmekle görevli haseki subayı.
kuşçubaşı * Kuşçulardan sorumlu olan üst görevli.
kuşçuluk * Kuşyetiştirme merakıveya kuşyetiştirip satma işi.
kuşdili * Bir tür diş budak.
kuşe * Kaymak kâğıdı.
kuşe kâğıdı * Kuşe.
kuşekmeği * Turpgillerden, çorak yerlerde yetişen, beyaz veya mor çiçekli, eskiden hekimlikte kullanılmışolan otçul bir
bitki, çoban dağarcığı(Thlaspi).
kuşet * Gemi veya tren yatağı.
kuşetli * Kuşeti olan.
kuşetsiz * Kuşeti olmayan.
kuşgömü * Pastırmanın fileto bölümü.
kuşhane * İçinde süs kuşları beslenilen ve üretilen küçük oda veya büyük kafes.
kuşkanadı * Göz akızarının göz bebeğine doğru bir ok ucu biçiminde ilerlemesi.
kuşkonmaz * Zambakgillerden, uç dallarıyapraksı görünüşte, toprak altıkök saplarından çıkan taze sürgünleri yenen bir
bitki (Asparagus officinalis).
* Aynıfamilyadan, saksılarda yetiştirilen, uzun saplı, ince ve küçük yapraklı bir süs bitkisi (Asparagus
plumosus).
kuşku * Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirmemekten doğan kararsızlık, işkil, şüphe.
* Başkalarının iyi niyet ve amaçlarınıkötüye yorarak işkillenme duygusu.
kuşku beslemek (veya kuşku duymak) * kuşkulanmak.
kuşku uyanmak * işkillenmek, kuşkulanmak, şüphe uyanmak.
kuşkucu * Açık bir biçimde kanıtlanmamışher şeyden kuşkuya düşen, şüpheci, septik.
* Kuşkuculuk yanlısı olan, septik.
kuşkuculuk * Özellikle doğa ötesi konularda olumlu veya olumsuz yargıda bulunmaktan çekinme temeline dayanan
öğreti, şüphecilik, septisizm.
kuşkulandırma * Kuşkulandırmak işi.
kuşkulandırmak * Kuşkuya düşürmek, kuşkulanmasına yol açmak, şüphelendirmek.
kuşkulanma * Kuşkulanmak işi.
kuşkulanmak * Kuşku içinde bulunmak, kuşku duymak, şüphelenmek.
kuşkulu * Kuşku belirten, kuşku anlatan, şüpheli.
* Kuşku içinde olan, şüpheli.
* Kuşkucu.
kuşkulu kuşkulu * Kuşku içinde olarak, şüphelenerek.
kuşkusu kalmamak * bir konuda her şeyi bilmek, şüphe duymamak.
kuşkusuz * Kuşkusu olmayan, işkilsiz.
* Elbette, şüphesiz.
kuşkuya düşmek * kuşkulanmak, kuşku beslemek, kuşku duymak, şüpheye düşmek.
kuşlak * Av kuşları bol olan yer.
kuşlar * Çok hücreli hayvanlardan, omurgalıların geniş bir sınıfı.
kuşlokumu * Yumurta, un ve şekerle yapılan bir tür kurabiye.
kuşluk * Günün sabahla öğle arasındaki bölümü.
kuşluk namazı * Vaktinde kılınmayan sabah namazı için güneş bir mızrak boyu yükseldikten sonra kaza edilen namaz.
kuşluk vakti * Günün ilk ışıkları ile güneşin bir mızrak boyu yükselmesi arasında kalan süresi.
kuşluk yemeği * Kuşluk vakti yenilen yemek.
kuşmar * Kuşavlamak için hazırlanmıştuzak, kuştuzağı.
kuşpalazı * Difteri.
kuşyemi * Buğdaygillerden, durgun sularda yetişen bir bitki (Phalaris canariensis).
* Bu bitkinin taneleri.
* Kuşlara yedirilen çişitli tahıl taneleri, dane.
kut * Uğur, baht, talih.
* Mutluluk.
kutan * Saka kuşu.
kutlama * Kutlamak işi, tebrik.
* Kutlama töreni.
kutlamak * Mutlu bir olay sebebiyle buna sevinildiğini birine söz, yazıveya armağanla anlatmak, tebrik etmek.
* Önemli bir olayın gerçekleşmesi yıl dönümü dolayısıyla tören yapmak, tes’it etmek.
kutlanış * Kutlanmak işi veya biçimi.
kutlanma * Kutlanmak işi.

Bir yanıt yazın