kutlanmak | * Kutlamak işi yapılmak, tebrik edilmek. |
kutlayış | * Kutlamak işi veya biçimi. |
kutlu | * Uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, ongun, mübarek. |
kutlu olsun | * “uğurlu olsun, bolluk ve iyilik getirsin” anlamında bir kutlama sözü. |
kutlulamak | * Kutlamak. |
kutluluk | * Kutlu olma durumu. |
kutnu | * Pamuk veya ipekle karışık pamuktan dokunmuşkalın, ensiz kumaşçeşidi. |
kutsal | * Güçlü bir dinî saygıuyandıran veya uyandırması gereken, kutsî, mukaddes. * Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen, kutsî, mukaddes. * Bozulmaması, dokunulmaması, karşıçıkılmaması gereken, üstüne titrenilen. * Tanrı’ya adanmışolan, tanrısal olan. |
kutsallaşma | * Kutsallaşmak işi. |
kutsallaşmak | * Kutsal duruma gelmek. |
kutsallaştırış | * Kutsallaştırmak işi veya biçimi. |
kutsallaştırma | * Kutsallaştırmak işi, kutsama. |
kutsallaştırmak | * Kutsal duruma getirmek, kutsamak. |
kutsallık | * Kutsal olma durumu, kutsiyet. |
kutsama | * Kutsamak işi, takdis. |
kutsamak | * Kutsallaştırmak. * Kutluluk dilemek, takdis etmek. |
kutsî | * Kutsal. |
kutsîleşme | * Kutsîleşmek işi veya durumu. |
kutsîleşmek | * Kutsal duruma gelmek. |
kutsiyet | * Kutsallık. |
kutsuz | * Uğursuz, kötü, menhus. * Mutsuz, zavallı. |
kutsuzluk | * Kutsuz olma durumu. |
kutu | * İnce tahta, mukavva, teneke, plâstik vb. den yapılmış, genellikle kapaklıkap. * Elektrik akımıdevrelerinde birleştirme yapmak veya akımı bir veya daha fazla kollara ayırmak için kullanılan araç, buat. * Elektrik veya telefon tellerinin toplanıp bağlandığıkap. * (bir kimsede, bir yerde veya şeyde) İyi veya kötü bir özelliğin fazlalığını belirtir. * Kutunun alabildiği kadar olan. |
kutu gibi | * küçük fakat kullanışlıve şirin. |
kutu kutu | * 1’den 10’a kadar sayıların gizlice yazılması, tahmin edilmesine dayanan ve iki çocuk arasında oynanan bir oyun. |
kutucu | * Kutu yapan veya satan kimse. |
kutuculuk | * Kutu yapmak veya satmak işi. |
kutulama | * Kutulamak işi. |
kutulamak | * Kutuya yerleştirmek, kutuya koymak. |
kutulanış | * Kutulanmak işi veya biçimi. |
kutulanma | * Kutulanmak işi. |
kutulanmak | * Kutulamak işi yapılmak. |
kutulayış | * Kutulamak işi veya biçimi. |
kutulu | * Kutusu olan. |
kutulu telefon | * Halkın kullanımına sunulan, para, jeton veya manyetik özelliği olan kartla çalışan telefon, ankesörlü telefon. |
kutup | * Yer yuvarlağının, ekvatordan en uzak olan yer ekseninin geçtiği var sayılan iki noktasından her biri. * Birbiriyle karşıt olan şeylerden her biri. * Bir konuda yüksek bilgisi ve yetkisi olan kimse. * Gök küresinin, dolayında döndüğü var sayılan eksenin iki ucundan her biri. * Elektrik akımını oluşturan gerilim ayrılığının en yüksek dereceyi bulduğu iki noktadan her biri. * Bir mıknatıs demirinin iki ucundan her biri. |
kutup engel | * Bir pilde elektromotor kuvveti düşüren polorma olayına karşı gelmek ve elektirk akımının durmasını önlemek için kullanılan (kimyasal maddelerden her biri). |
Kutup Yıldızı | * Gök küresinin kutbuna en yakın olan küçükayıdenilen takım yıldızın en ucunda bulunan, kuzeyi belirleyen, durağan yıldız, Demirkazık, Kuzey Yıldızı. |
kutuplanma | * Kutuplanmak işi, polârizasyon. |
kutuplanmak | * İki kutupta toplanmak. * (pusula ibresi için) Kutba doğru yönelmek. |
kutuplaşma | * Kutuplaşmak işi. |
kutuplaşmak | * (bir topluluk) Birbirine karşıt gruplara ayrılmak. |
kutupsal | * Kutupla ilgili. |
kutur | * (daire ve kürede) Çap. * (bazı geometrik şekillerde) Köşegen. |
kuvars | * Billûrlaşmışsilisin doğada çok yaygın bir türü. |
kuvarsit | * Yalnız kuvars tanelerinden birleşik bir kayaç, kum taşı. |
kuvertür | * Örtü. |
kuvöz | * Özellikle erken veya yeni doğmuş bebeklerin, bulaşıcıhastalıklardan korunmasıamacıyla içine yerleştirildiği, belirli sıcaklığı olan araç. |
kuvve | * Düşünce, niyet. * Bir devletin silâhlıkuvvetlerinin durumu veya gücü. * Yeti. |
kuvveden fiile çıkarmak | * düşünülen, tasarlanan şeyi gerçekleştirmek. |
Kategoriler