küçük köyün büyük ağası | * büyüklük taslayanlar için söylenir. |
küçük kumru | * Kumru cinsi bir tür kuş. |
küçük martı | * Martıcinsi bir tür kuş. |
küçük mevlit ayı | * Kamer takviminin dördüncü ayı, rebiyülâhır. |
küçük oynamak | * kumarda az para ile oynamak. |
küçük önerme | * Bir tasımda, küçük terimi taşıyan öncül, minor. |
küçük parmak | * Bkz. serçe parmak. |
küçük sakarca | * Sakarya cinsi bir tür kuş. |
küçük sesli uyumu | * Bkz. küçük ünlü uyumu. |
küçük şalgam | * Turpgillerden, çiçekleri kokulu, tohumlarından ışık araçlarında ve sabun yapımında kullanılan bir yağ çıkarılan, kolzaya benzeyen bir bitki, yağşalgamı(Brassica rapa). |
küçük tansiyon | * Kanın beyin içindeki basıncı. |
küçük terim | * Bir tasımda, vargının konusu olan terim. |
küçük tövbe ayı | * Kamer takviminin altıncıayı, cemaziyülâhır. |
küçük ünlü uyumu | * Türkçe bir kelimede düz ünlülerden (a, e, ı, i) sonra düz ünlülerin, yuvarlak ünlülerden (o,ö,u,ü) sonra dar yuvarlak (u,ü) veya düz geniş(a,e) ünlülerin gelmesi: Evler. Etek. Salkımlar. Ördek, Okul, Sucuların gibi. |
Küçükayı | * Göğün kuzey kutup bölgesinde, Büyük Ayı’nın tersi durumda, bir takım yıldız, Dübbüasgar. |
küçükbaş | * Kasaplık hayvanlardan koyun ve keçiye verilen ortak ad. |
küçükçe | * Biraz küçük. |
küçükle küçük, büyükle büyük olmak | * her yaştaki kişilere karşıdostça, arkadaşça davranmak. * her makam ve durumdaki kişilere karşıdostça ve anlayışgösterek davranmak. |
küçükleşme | * Küçükleşmek işi. |
küçükleşmek | * Değerini yitirmek. |
küçüklü büyüklü | * “Küçüğü de büyüğü de birlikte” anlamında kulanılır. |
küçüklük | * Küçük olma durumu. * İnsana yakışmayacak, insanın değerini azaltacak davranış. |
küçüksemek | * Küçümsemek. |
küçülme | * Küçülmek işi. |
küçülmek | * Büyükken herhangi bir sebeple ufak duruma gelmek. * Büzülmek, hacimce ufalmak. * Değer ve onurunu azaltacak davranışta bulunmak. |
küçültme | * Küçültmek işi, tasgir. * Bir şeyin küçüğünü gösteren söz biçimi. |
küçültme eki | * Kelimelerin anlamına küçüklük, azlık, sevgi, acıma kavramlarıkatan ekler. Türkçede bu kavramlar şu eklerle sağlanır. |
küçültmek | * Büyükken daha küçük duruma getirmek. * Değerini ve onurunu azaltmak. * Yaşını gizleyerek küçük göstermek. |
küçülüş | * Küçülmek işi veya biçimi. |
küçümen | * Benzerlerinden daha küçük olan, pek küçük. |
küçümencik | * İyi ve küçük. |
küçümseme | * Küçümsemek işi. |
küçümsemek | * Değer ve önem vermemek, küçük görmek, küçümsemek. |
küçümsenme | * Küçümsenmek işi. |
küçümsenmek | * Küçümsemek işi yapılmak. |
küçümseyiş | * Küçümsemek işi veya biçimi. |
küçürek | * Biraz küçük. |
küf | * Ekmek, peynir gibi organik maddelerin üzerinde, nem ve ısının etkisiyle oluşan, çoğu yeşil renkli mantar. * Pas. |
küf bağlamak (veya tutmak) | * küflenmek. * unutulmak. * bitmek, kalmamak. |
küf kokmak | * kapalı, nemli yerler gibi ağır kokmak. |
küf kokusu | * Ağır, pis ve bunaltıcıkoku. |
küf yeşili | * (renk için) Açık yeşil. |
küfe | * Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklısepet. * Kaba et, kıç. * Bir küfenin alabildiği miktar. |
küfeci | * Küfe yapan veya satan kimse. * Küfe ile sırtında öte beri taşıyan hamal. |
küfecilik | * Küfecinin işi. |
küfelik | * Bir küfeyi dolduracak miktarda. * Kendi kendine yürüyemeyecek derecede sarhoş(kimse). |
küfelik olmak | * çok sarhoşolmak. |
küffar | * Müslüman olmayanlar, kâfirler. |
küflendirme | * Küflendirmek işi. |
küflendirmek | * Küf bağlamasına yol açmak. |
Kategoriler