levazımat | * Gerekenler, lâzım olan şeyler. * Askerî araç gereçlerin tümü. |
levazımatçı | * Levazımat satan veya alan kimse. * Öleni gömmek için gerekli malzemeyi satan kimse. |
levazımcı | * Levazım sınıfından olan kimse. |
levazımcılık | * Levazımcının görevi. |
levendane | * Levende yakışır biçimde, yakışıklıve gösterişli bir tarzda. |
levent | * Osmanlıdonanmasında ve kıyılarında görev yapan asker sınıfı. * Boylu boslu, yakışıklı(kimse). * Boyca uzun olan. |
leventlik | * Levent olma durumu. * Levendin görevi. |
levha | * Bir yere asılmak için yazılmışyazı, safiha. * Tablo, resim. * Tabelâ. |
levhacı | * Levha yapan veya satan kimse. |
levhacık | * Çok ince ve çok küçük levha. |
levhacılık | * Levhacının yaptığı işveya mesleği. |
levrek | * Levrekgillerden, eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax). |
levrekgiller | * Kemikli balıklardan, bir bölümü tatlısularda yaşayan, yüzgeçleri dikenli bir familya. |
levüloz | * Balda ve birçok meyvede bulunan bir tür şeker, meyve şekeri, früktoz. |
levye | * Bir mekanizmanın kumanda kolu. * Bir şeyi yerinden oynatmak, kaldırmak, harekete geçirmek, gevşetmek vb. için kullanılan, kaldıraca benzer araç. |
ley | * Rumen para birimi. |
-leyin | * İsimlerden zaman zarfıtüreten ve ses uyumuna uymayan ek (vurgusuz): sabah-leyin, akşam-leyin, geceleyin vb. |
leylâk | * Zeytingillerden, yapraklarıkarşılıklı bir ağaççık (Syringa vulgaris). * Bu ağacın koni durumunda toplanmış, beyaz, eflâtun veya pembe renkte, güzel kokulu çiçekleri. |
leylâkî | * Leylâk renginde olan. |
leyleği havada görmek | * çok gezenlere takılmak için söylenir. |
leyleğin (yuvadan) attığıyavru | * çevresinde gereği kadar ilgi görmeyen kimse. |
leyleğin ömrü (veya günü) lâklâkla geçer | * boş, anlamsız konuşanların durumunu anlatmak için söylenir. |
leylek | * Leyleksilerden, kışın tropikal Afrika’da yaşayan, siyah telekli, uzun gagalı, uzun bacaklı, büyük, beyaz, göçmen kuş(Ciconia ciconia). |
leylek gibi | * zayıf ve uzun bacaklı. |
leylekgagası | * Bir çizimin oranları, bozulmadan daha küçük veya daha büyük çizimi için kullanılan araç. |
leylekgiller | * Leyleksilerden bir familya (Ciconiidae). |
leylekler | * Leyleksiler takımının bir alt takımı(Ciconiiformes). |
leyleksiler | * Kuşlar sınıfından leylekler, sümsükgiller, balıkçıllar ve flâmanları içine alan omurgalıhayvanlar takımı. |
leylî | * Yatılı. * Geceye özgü. |
leylî meccanî | * Parasız yatılı. |
lezar | * Kertenkele derisinin sepilenmesiyle elde edilen bir tür deri. |
lezbiyen | * Eş cinsel, sevici kadın. |
lezbiyenizm | * Kadınlar arasıeş cinsellik, sevicilik. |
lezbiyenlik | * Lezbiyen olma durumu. |
leziz | * Tadı güzel, lezzetli. * Hoş, güzel, zevkli, lâtif. |
lezyon | * Bkz. doku bozukluğu. |
lezzet | * Ağız yoluyla alınan tat. * Herhangi bir şey karşısında duyulan zevk, haz. |
lezzet almak | * hoşlanmak. |
lezzetlendirme | * Lezzetlendirmek işi. |
lezzetlendirmek | * Tat vermek; lezzetlenmesini sağlamak. |
lezzetlenme | * Lezzetlenmek işi. |
lezzetlenmek | * İyi bir tat kazanmak, tat verilmek, lezzetli bir duruma gelmek. |
lezzetli | * Tadı güzel. * Zevkli, haz dolu. |
lezzetlilik | * Tadı güzel olma durumu. |
lezzetsiz | * Tadı güzel olmayan, tatsız. |
lezzetsizlik | * Tatsız olma durumu. |
-lı/ -li, / -lu / -lü | * İsimden sıfat türeten ek: tat-lı, biber-li, tuz-lu, bilgi-li, görgü-lü, sözlü, yaş-lıvb. |
lığ | * Alüvyon. |
lığlama | * Lığlamak işi. |
lığlamak | * Sel, akarsu, ince çamur, birikinti getirip yığmak. |
Kategoriler