Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 14

mandal * Kapı gibi şeyleri kapalıtutmaya yarayan, döner tahta veya metal parça.
* İpe serilen çamaşırıtutturmak için kullanılan yaylıkıskaç.
* Ut, kanun, keman gibi çalgıların tellerini geren düğme.
mandal * Evlek.
mandalina * Turunçgillerden, portakala çok benzeyen bir ağaç (Citrus nobilis).
* Bu ağacın tatlı, kokulu, lezzetli meyvesi.
mandallama * Mandallamak işi.
mandallamak * (kapı, pencere kanadı için) Mandalla tutturmak.
* Çamaşırımandalla tutturmak.
mandallanma * Mandallanmak işi.
mandallanmak * Mandallamak işi yapılmak, mandalla tutturulmak.
mandallı * Üzerinde mandal bulunan.
* Mandalla kapatılmışolan (kapı, pencere).
* Mandalla ipe tutturulmuş.
mandalsız * Üzerinde mandal bulunmayan.
* Mandalla kapatılmamışolan (kapı, pencere).
* Mandalla ipe tutturulmamış.
mandapost * Posta havalesi.
mandar * (gemilerde) Küçük makara.
mandarin * Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad.
mandarinlik * Mandarin olma durumu.
* Mandarinin görevi veya makamı.
mandater * Mandacı.
mandepsi * Tuzak, oyun.
mandepsiye basmak (veya bastırmak, düşmek) * aldatılmak, tuzağa düşmek.
mandıra * Koyun, keçi gibi süt veren hayvanların barındırıldığı, süt ve süt ürünlerinin elde edildiği yer.
mandıracı * Mandıra işleten kimse.
mandıracılık * Mandıra işletme işi veya biçimi.
mandolin * İkişer ikişer aynıdeğerde dört çift telli, kısa saplı bir çalgı.
mandolinci * Mandolin yapan veya satan kimse.
* Mandolin çalan kimse.
manej * At eğitimi.
* Bu eğitimin yapıldığıyer.
* (bir atlı gösteride) Binicilik gösterilerinin tümü.
manen * İç varlık bakımından, manevî yönden, maddeten karşıtı.
manevî * Görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, tinsel.
manevî evlât * Bir kişinin kanunlara göre evlât edindiği kimse.
manevî ilim * Anlayışyöntemini esas alan bilim dalı.
manevî tazminat * Manevî zarar ve ziyan ödenmesini kapsayan şahsî dava, tazminat davası.
manevî zarar * Manevî yönden uğranılan kayıp.
maneviyat * Maddî olmayan, manevî şeyler.
* Yürek gücü, moral.
maneviyatı bozulmak * moral gücü sarsılmak.
maneviyatınıkırmak * moral gücünü sarsmak.
manevra * Bir aletin işleyişini düzenleme, yönetme işi veya biçimi.
* Geminin bir yere yanaşmak veya bir yerden çıkmak için yaptığı hareket.
* Lokomotifin, katar katmak veya katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hatta geçmesi.
* Hareket, gidişgeliş.
* Asker birliklerini savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan genişölçüde savaşdenemesi.
* İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol.
manevra fişeği * Askerî harekâtta kullanılan ve kuru sıkıatım yapan fişek.
manevra yapmak * bir araca istenilen hareketi yaptırmak.
* (asker birlikleri) savaşdenemesi yapmak.
manga * On kişilik asker birliği.
* Savaşgemilerinde deniz erlerinin yattığıkoğuş.
mangal * İçine kor konulan, sacdan, bakır veya pirinçten, türlü biçimlerde üstü açık kap, korluk.
mangal gibi yüreği olmak * cesareti çok olmak.
mangal kömürü * Odun kömürü.
mangal yağı * Etin yapışmaması için mangaldaki ızgaraya sürülen yağ.
mangal yürekli * Korkusuz, gereğinden fazla cesur, gözünü daldan budaktan esirgemeyen, gözü pek.
mangalda kül bırakmamak * yapamayacağı işleri yapabilirmişgibi söylemek.
mangan * Manganez.
manganez * Atom numarası25, atom ağırlığı54,93, yoğunluğu 7,39 olan, 1244° C de eriyen, doğada oksit durumunda
bulunan, çeliği sertleştirmek için kullanılan, çok sert ve kırılgan bir element. KısaltmasıMn.
manganin * Manganezin bakır ve nikelle yaptığı alaşım.
mangır * Bakırdan yapılmış, iki buçuk para değerinde sikke.
* Nargile lülesine konulmak için kömür tozundan yapılan, çabuk tutuşur, tavla pulu biçiminde bir çeşit
yakacak.
* Para.
mangırlı * Bol parası olan.
mangırsız * Hiç parası olmayan.
mangiz * Para.
mango * Hint Kirazı.
mani * Kişinin sevinç, güven ve her türlü etkinliklerinin normal olmayan bir biçimde arttığıruh hastalığı.

Bir yanıt yazın