Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 19

Marmara çırası * Perişan etmek, mahvetmek veya perişan olmak, mahvolmak” anlamında.
marmara çırası gibi (yakmak veya yanmak) * deyiminde geçer.
Marmara çırası gibi yanmak * büyük bir zarara uğramak, perişan olmak.
marmelât * Şeker karıştırılarak pişirilmişmeyve ezmesi.
marn * Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç, pekmez
toprağı.
marnlama * Marnlamak işi veya durumu.
marnlamak * Kireci az olan toprağın içine marn katarak daha iyi duruma getirmek.
maroken * Fas’ta işlenen yumuşak bir çeşit keçi derisi.
* Üzerine benekler basılarak marokene benzetilen koyun derisi.
* Marokenden yapılmışveya marokenle kaplanmış.
marokenci * Maroken eşya yapan kimse.
marokencilik * Maroken deriden çeşitli eşya yapma sanatı.
maron * Kestane rengi.
marpuç * Nargileyi kolayca içmeyi sağlayan ve nargileye takılan hortum biçiminde uzun ve bükülgen boru.
marpuççu * Marpuç yapan veya satan kimse.
Mars * Merih gezegeni, Sakıt.
mars * Tavlada oyunculardan birinin, karşıtaraf pul toplamaya başlayamadan, bütün pullarınıtoplayıp oyunu
bitirerek iki sayıkazanması.
mars etmek * tavla oyununda karşısındakine hiçbir pul toplamaya fırsat vermeden, kendi pullarınıtoplayıp oyunu
kazanmak.
* karşısındakini söz söyleyemeyecek duruma getirmek.
mars olmak * bu şekilde oyunu kaybetmek.
* söz söyleyemeyecek duruma gelmek.
marsama * Barsama.
marsık * Yapılırken iyice yakılmadığı için, yakıldığında duman ve koku vererek başağrısıyapan odun kömürü.
marsık gibi * koyu esmer, kömür gibi, simsiyah.
marsıvan * Sınır beyi.
* Eşek.
marsıvan ayısı * Bkz. marsıvan eşeği.
marsıvan eşeği * Geri zekâlı, çok kaba ve aptal.
marsıvan otu * Birleşikgillerden bir cins kokulu bitki (Tanacetum balsamita).
marş * Askerlikte yürüyüşe geçmek için verilen komut.
* Ritmi, yürüyen bir kimsenin veya topluluğun adımlarınıhatırlatan müzik parçası.
* Bir topluluğu simgelemek için düzenlenmişmüzik parçası.
* Otomobil, kamyon gibi motorlu araçlarda motoru işletme düzeni.
marşmarş! * Koşma komutu.
marşandiz * Yük katarı, yük treni.
mart * Yılın 31 gün süren üçüncü ayı.
mart dokuzu * Martın üçüncü haftasında görülen bir fırtına (Gregoryen takvimine göre).
mart havası gibi * kararsız, huysuz kimseler için kullanılır.
mart içeri, pire dışarı * tedirgin edici biri gelince öbürü gitmeye kalkan kimseler için kullanılır.
mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır * mart ayında şiddetli soğuklar olur, insanlar kazma kürek saplarınıyakacak duruma düşerler.
mart kedisi * Çapkın ve azgın kimse.
martaloz * Bkz. martolos.
martaval * Yalan, uydurma söz, palavra.
martaval atmak (veya okumak) * inanılmayacak sözler söylemek, yalan söylemek.
martavalcı * Yalan söyleyen, palavracı.
martavalcılık * Yalan söyleme, yalancılık.
martı * Martı gillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklıdeniz kuşlarının ortak adı(Larus).
martı giller * Omurgalıhayvanlardan kuşlar sınıfına giren, birçok türü bulunan bir familya.
martin * Tek kurşun atan bir çeşit tüfek.
martini * Portakal kabuğu, cin ve vermutla yapılan içki.
martolos * Türk garnizonlarında hizmet eden garson.
maruf * Herkesçe bilinen, tanınan, belli, sanlı.
* Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu.
marufiyet * Bilinme, tanınma belli olma.
marul * Birleşikgillerden, genişve uzun olan yeşil yapraklarıtaze olarak yenilen bir bitki (Lactuca sativa).
marulcu * Marul yetiştiren veya satan kimse.
marulcuk * Çöpleme.
Marunî * Lübnan ve Suriye’de oturan Katolik Süryanî topluluğu.
* Bu topluluktan olan kimse.
maruz * Bir olay veya durumun etkisinde veya karşısında bulunan.
* Arz edilen, sunulan, verilen.

Bir yanıt yazın