Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 23

matbu * Basılı, basılmış.
matbua * Basma.
matbuat * Basın.
matem * Yas.
matem ayı * Kamer aylarından muharrem ayı.
matem havası * Bir yerde herhangi bir sebeple ortaya çıkan üzüntülü durum.
matem tutmak * Bkz. yas tutmak.
matematik * Aritmetik, cebir, geometri gibi sayıve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen
bilimlerinin ortak adı, riyaziye.
* Sayıya dayalı, mantıklı, ince hesaba bağlı.
matematikçi * Matematikle uğraşan kimse, riyaziyeci.
* Matematik öğretmeni.
matematiksel * Matematik bilimi ile ilgili olan, riyazî.
* Kesin, sağlam, bütün kuşkulardan, bütün ters ihtimallerden uzak olan.
matemli * Yaslı.
materyal * Malzeme, gereç.
materyalist * Materyalizmden yana olan (kimse, görüş), maddeci.
materyalizm * Dünyada, yalnızca maddenin varlığınıkabul eden, tanrı, ruh gibi manevî kavramlarıret ve inkâr eden
felsefî görüş, maddecilik, özdekçilik.
matine * Tiyatro, sinema, konser salonu vb.de gündüz gösterisi.
* Herhangi bir eserin tanıtılması, okunması, yorumlanmasıveya bir sanatçıyıanma amacıyla düzenlenen
toplantı.
matiz * İki halatıek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi.
matiz * Çok sarhoş.
* (orta oyununda ve Karagöz’de) Sarhoş.
matiz olmak * sarhoşluktan sızacak duruma gelmek.
matizlik * Sarhoşluk.
matkap * Tahta, maden, beton vb.gibi sert maddeler üzerinde delik açmağa yarayan alet, delik açma aleti, delgi.
matla * Gök cisimlerinin doğması.
* Gök cisimlerinin doğduğu yer.
* Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti.
matlaşma * Matlaşmak işi.
matlaşmak * Mat duruma gelmek.
matlaştırma * Matlaştırmak işi.
matlaştırmak * Mat duruma getirmek.
matlık * Mat olma durumu.
matlup * İstenilen, aranılan.
* Alacak.
matmazel * Fransızcada evlenmemişkızlar için kullanılan unvan.
* Türkçede evlenmemişHristiyan kızlar için “bayan” sözü yerine kullanılır.
matrağa almak * alaya almak, eğlenmek.
matrah * Bir verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer.
matrak * Kalın sopa, değnek.
* Eğlenceli, gülünç, hoş.
matrak geçmek * alay etmek, eğlenmek.
matrakçı * Osmanlı ordusunda acemilere matrak denilen silâhla savaşmayıöğreten usta.
matriarkal * Anaerkil.
matriks * İçinde birçok biyolojik olayın meydana geldiği, akıcılığı az, cansız bir sıvı ortam.
matris * Hesap ve kumanda işlerini gerçekleştirmeye yarayan elektronik devre.
* İstatistikte, bir elemanlar topluluğunun düzenlenmiş biçimi.
* Gerçek ve karmaşık sayıların dikdörtgen biçiminde tablosu.
* Baskıyoluyla teksir için kullanılan, girintili çıkıntılımetal veya mukavva kalıp, baskıkalı bı.
matris kâğıdı * Basılacak formanın kalı bınıalmada kullanılan yumuşak karton.
matruş * Tıraşolmuş.
matruşluk * Sakalsız, bıyıksız olma durumu.
matrut * Kovulmuş, çıkarılmış.
matuf * Bir yöne eğilmiş.
* Yöneltilmiş.
matuf olmak * bir şeye yöneltilmek.
matuh * Bunamış, bunak.
maun * Tespih ağacı gillerden, Hindistan ve Honduras’ta yetişen büyük bir orman ağacı, akaju (Swietenia
mahagoni).
* Bu ağacın parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilâlanan kerestesi.
* Bu keresteden yapılan.
maval * Yalan, uydurma söz.
maval okumak * yalan söylemek, yalan söyleyerek oyalamak, masal okumak.
mavera * Öte.
* Görülen âlemin ötesi.
mavi * Yeşil ile menekşe rengi arasında bir renk; bulutsuz gökyüzünün rengi.
* Bu renkte olan.
mavi boncuk * Mavi renkli boncuk.
* Nazar değmesin veya göze gelmesin inancıyla takılan boncuk.
mavi boncuk dağıtmak * birçok kişiye birden sevgi göstermek ve söz konusu kişileri, bu sevginin yalnız kendisine verildiğine
inandırmak.

Bir yanıt yazın