mil | * Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmışkum ve toprak karışımı. |
mil | * Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal çubuk. * Göze sürme çekmeye yarayan, kemik veya fil dişinden yapılmışince ve uzun araç. |
mil | * Yer yer uzunluğu değişen bir uzaklık ölçü birimi. kara mili, deniz mili. |
mil çekmek | * birinin gözlerini kızgın mille kör etmek. |
milâdî | * Milâda dayanan, milâtla ilgili olan. |
milâdî takvim | * İsa peygamberin doğumunu (aslında, doğumunun yaklaşık olarak dördüncü yılını) başlangıç olarak alan takvim. |
milâdî tarih | * Milâdî takvimin belirttiği tarih. |
milât | * İsa peygamber’in doğduğu gün. |
milâttan önce | * Milâdî tarih başlangıcından geriye doğru sayılan yıllara göre belirtilen tarih (kısaltılmış biçimde: M. Ö.). |
milâttan sonra | * Milâdî tarih başlangıcından bu yana sayılan yıllara göre belirtilen tarih (kısaltılmış biçimde: M. S.). |
mildiyu | * En çok bağlarda görülen, peronospora cinsinden, emeçlerini bitkilerin yapraklarına salarak yaşayan aslak bir mantarın oluşturduğu hastalık. |
milel | * Milletler, uluslar. |
milföy | * Çok ince yufka ve kremayla yapılan bir tür pasta. |
mili- | * Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde bu birimi binle bölen ön ek. Kısaltmasım. |
milibar | * Bir barın binde biri değerinde atmosfer basıncıölçü birimi. |
miligram | * Bir gramın binde birine eşit ağırlık ölçüsü birimi (mgr). |
mililitre | * Bir litrenin binde birine eşit oylum ölçü birimi (ml). |
milim | * Santimetrenin onda biri. |
milim oynamamak | * ölçüsüne tam olarak uygun düşmek. * hiç kıpırdamamak. |
milim şaşmamak | * tam denk düşmek. |
milimetre | * Metrenin binde birine eşit uzunluk ölçü birimi (mm). * En küçük miktar, en az. |
milimetrik | * Milimetre ilgili olan. * Milimetrelere bölünmüş. |
milimi milimine | * Tam, tastamam, iyice. |
milimikron | * Bir mikronun binde biri (m). |
milis | * Savaşsırasında orduya yardımcı olarak toplanan halk gücü. * Bazıülkelerde yardımcı güvenlik gücü. |
militan | * Bir düşüncenin, bir görüşün başarıkazanması için savaşan, mücadele eden. * Bir örgütün etkin üyesi. * Mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışıyollarla yapan taraftar. |
militanlaşma | * Militanlaşmak işi veya durumu. |
militanlaşmak | * Militan olmak, militan durumuna girmek. |
militanlaştırma | * Militanlaştırmak işi veya durumu. |
militanlaştırmak | * Militan durumuna getirmek. |
militanlık | * Militan olma durumu. |
militarist | * Militarizm yanlısı. |
militarizm | * Bir ülkede ordu gücünün aşırıderecede ağır basması. * Bütün yurt sorunlarının yalnız ordu gücüyle çözülebileceğini savunan görüş. |
millenme | * Millenmek işi veya durumu. |
millenmek | * Akarsuyun getirdiği kumlu, çamurlu toprak bir yere yığılmak. |
millet | * Çoğunlukla aynıtopraklar üzerinde yaşayan; aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus. * Benzer özellikleri olan topluluk. * Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes. |
millet meclisi | * Milletvekillerinin oluşturduğu kurul. * Bu kurulun toplandığıyapı. |
milletçe | * Millet tarafından, millete göre, millet olarak. |
milletler arası | * Milletler arasında yapılan; milletler arasındaki ilişkilerle ilgili olan, uluslar arası. |
milletler arasıcı | * Bkz. Uluslar arasıcı. |
milletler arasıcılık | * Bkz. Uluslar arasıcılık. |
milletsever | * Milletini seven kimse. |
milletseverlik | * Milletsever olma durumu. |
millettaş | * Aynımilletten olan. |
milletvekili | * Anayasaya göre yasama meclisine seçimle giren millet temsilcisi, mebus. |
milletvekilliği | * Milletvekilinin görevi, mebusluk. |
millî | * Milletle ilgili, millete özgü, ulusal. |
millî eğitim | * Eğitimin ulusal olması. |
millî ekonomi | * Bir milletin kendine özgü ekonomi siyaseti. |
millî gelir | * Bir yıllık toplumsal üretimde, üretim araçları için harcananların düşülmesinden sonra kalan bölüm, ulusal gelir. |
Kategoriler