muhalefet | * Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık. * Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu. * Demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler. |
muhalefet etmek | * karşıdavranışta bulunmak, karşıçıkmak. |
muhalefet partisi | * Hükûmet kurmaya katılmamışparti. |
muhalefet şerhi | * Karşı olma yazısı, muhalefet gerekçesi. |
muhalif | * Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışta karşı olan, aykırı olan. * Aykırılık eden, uymayan, uygunluk göstermeyen. |
muhallebi | * Süte, şeker ve pirinç unu katılarak yapılan bir tatlı. |
muhallebi çocuğu | * Nazlı büyütülmüşçocuk. |
muhallebici | * Muhallebi yapan veya satan kimse. * Muhallebi satılan yer. * Nazlı büyütülmüşkimse. |
muhallebicilik | * Muhallebici olma durumu. * Muhallebi yapma ve satma işi. |
Muhammedî | * Hz.Muhammed ümmetinden olan kimse, Müslüman. |
muhammen | * Oranlanan, tahmin edilen. |
muhammes | * Beşparçası olan, beşli. * Beşgen. * Beşli. |
muhammin | * Oranlayan, tahmin eden. |
muharebe | * Savaşma, vuruşma, harp etme, iki ordu arasındaki çarpışma, savaş. * Güçlü tartışma. |
muharip | * Savaşa katılan, savaşan, savaşçı. |
muharrem | * Kamer takviminin birinci ayı, aşure ayı. |
muharrer | * Yazılmış, yazılıyazıya geçirilmiş. |
muharrik | * Hareketini sağlayan, harekete gelen. * Kışkırtıcı, ayartıcı. |
muharrir | * Yazar. |
muharrirlik | * Yazarlık. |
muharriş | * Tırmalayan, tahrişeden. * İrkilten, korku veren. |
muhasamat | * Düşmanlık. * (savaşta) Çarpışma. |
muhasara | * Kuşatma, sarma, çevirme. |
muhasara etmek | * kuşatmak. |
muhasebat | * Hesap işleri. |
muhasebe | * Hesaplaşma, karşılıklıhesap görme. * Hesap işleriyle uğraşma. * Hesapların bütünü. * Hesap işlerinin yürütüldüğü yer, saymanlık. |
muhasebeci | * Sayman, muhasip. |
muhasebecilik | * Saymanın görevi, saymanlık. |
muhasebesini yapmak | * bir şeyin olumlu veya olumsuz yönlerini gözden geçirerek bir yargıya varmak. |
muhasım | * Birbirine düşman olanlardan her biri. |
muhasır | * Kuşatan, saran. |
muhasip | * Sayman, muhasebeci. |
muhasiplik | * Saymanlık. |
muhassala | * Elde edilen sonuç. * Bileşke. |
muhassas | * (birine) Ayrılmış, tahsis olunmuş. |
muhassasat | * Bir kimseye maaş, tayın vb. olarak verilmişşeyler. * Devlet bütçesinde devlet kuruluşları için ayrılmışpara, ödenek. |
muhassenat | * Yararlı, güzel, hayırlı, işler. |
muhassıl | * Osmanlıİmparatorluğunda Tanzimattan önceki dönemde vergi tahsildarına verilen isim. |
muhat | * Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş. * Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuşhafif çukurluk. |
muhatap | * Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse. |
muhatap olmak | * kendisine söz söylenmek, hitap edilmek. * karşısında kalmak. |
muhatara | * Korku verici durum, tehlike. * Zarar, ziyan. |
muhataralı | * Korkulu, tehlikeli. |
muhavere | * İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılan konuşma. |
muhavere etmek | * birbiriyle konuşmak. |
muhavvil | * Değiştiren, dönüştüren. |
muhavvile | * Dönüştürücü, transformatör. |
muhayyel | * Hayal gücüyle yaratılan, hayal edilen. |
muhayyer | * Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb), seçmece. * Seçmeli. * Türk müziğinde bir makam. |
muhayyer bırakmak | * seçmeli bırakmak, seçmeye izin vermek. |
Kategoriler