Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 64

muhalefet * Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık.
* Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu.
* Demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler.
muhalefet etmek * karşıdavranışta bulunmak, karşıçıkmak.
muhalefet partisi * Hükûmet kurmaya katılmamışparti.
muhalefet şerhi * Karşı olma yazısı, muhalefet gerekçesi.
muhalif * Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışta karşı olan, aykırı olan.
* Aykırılık eden, uymayan, uygunluk göstermeyen.
muhallebi * Süte, şeker ve pirinç unu katılarak yapılan bir tatlı.
muhallebi çocuğu * Nazlı büyütülmüşçocuk.
muhallebici * Muhallebi yapan veya satan kimse.
* Muhallebi satılan yer.
* Nazlı büyütülmüşkimse.
muhallebicilik * Muhallebici olma durumu.
* Muhallebi yapma ve satma işi.
Muhammedî * Hz.Muhammed ümmetinden olan kimse, Müslüman.
muhammen * Oranlanan, tahmin edilen.
muhammes * Beşparçası olan, beşli.
* Beşgen.
* Beşli.
muhammin * Oranlayan, tahmin eden.
muharebe * Savaşma, vuruşma, harp etme, iki ordu arasındaki çarpışma, savaş.
* Güçlü tartışma.
muharip * Savaşa katılan, savaşan, savaşçı.
muharrem * Kamer takviminin birinci ayı, aşure ayı.
muharrer * Yazılmış, yazılıyazıya geçirilmiş.
muharrik * Hareketini sağlayan, harekete gelen.
* Kışkırtıcı, ayartıcı.
muharrir * Yazar.
muharrirlik * Yazarlık.
muharriş * Tırmalayan, tahrişeden.
* İrkilten, korku veren.
muhasamat * Düşmanlık.
* (savaşta) Çarpışma.
muhasara * Kuşatma, sarma, çevirme.
muhasara etmek * kuşatmak.
muhasebat * Hesap işleri.
muhasebe * Hesaplaşma, karşılıklıhesap görme.
* Hesap işleriyle uğraşma.
* Hesapların bütünü.
* Hesap işlerinin yürütüldüğü yer, saymanlık.
muhasebeci * Sayman, muhasip.
muhasebecilik * Saymanın görevi, saymanlık.
muhasebesini yapmak * bir şeyin olumlu veya olumsuz yönlerini gözden geçirerek bir yargıya varmak.
muhasım * Birbirine düşman olanlardan her biri.
muhasır * Kuşatan, saran.
muhasip * Sayman, muhasebeci.
muhasiplik * Saymanlık.
muhassala * Elde edilen sonuç.
* Bileşke.
muhassas * (birine) Ayrılmış, tahsis olunmuş.
muhassasat * Bir kimseye maaş, tayın vb. olarak verilmişşeyler.
* Devlet bütçesinde devlet kuruluşları için ayrılmışpara, ödenek.
muhassenat * Yararlı, güzel, hayırlı, işler.
muhassıl * Osmanlıİmparatorluğunda Tanzimattan önceki dönemde vergi tahsildarına verilen isim.
muhat * Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
* Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuşhafif çukurluk.
muhatap * Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse.
muhatap olmak * kendisine söz söylenmek, hitap edilmek.
* karşısında kalmak.
muhatara * Korku verici durum, tehlike.
* Zarar, ziyan.
muhataralı * Korkulu, tehlikeli.
muhavere * İki kişi arasında karşılıklı olarak yapılan konuşma.
muhavere etmek * birbiriyle konuşmak.
muhavvil * Değiştiren, dönüştüren.
muhavvile * Dönüştürücü, transformatör.
muhayyel * Hayal gücüyle yaratılan, hayal edilen.
muhayyer * Beğenilmediğinde geri verilmek şartıyla alınan (eşya vb), seçmece.
* Seçmeli.
* Türk müziğinde bir makam.
muhayyer bırakmak * seçmeli bırakmak, seçmeye izin vermek.

Bir yanıt yazın