Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 67

mukayeseli * Karşılaştırmalı.
mukayyet * Bağlı olan, bağlanmış.
* Bir şart veya kayıtla bağlı olan.
* Yazılmış, yazılı, kayıtlı.
mukayyet olmak * korumak, gözetmek.
mukayyit * Bir kalemde, kayıt işlerini yapan kimse.
* Kaydedici makine.
mukim * (bir yerde, bir evde) Oturan, eğleşen, ikamet eden.
mukni * İnandıran, ikna eden.
mukoza * Sümük doku.
mukriz * Ödünç para veren, borç veren.
muktebes * Yararlanmak için alınmış, aktarılmış.
muktedir * Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, erkli.
muktedir olmak * gücü yetmek, yapabilmek.
muktesit * Tutumlu.
mukteza * Gereken, gerekli olan.
* Bir işyapılırken gerekli işlemlerin bütünü.
muktezi * Gereken, gerekli olan.
mukus * Solunum yollarıve sindirim organlarının hücreleri tarafından salgılanan madde.
mulaj * Bir şeyin bal mumu, alçı gibi bir madde ile kalı bınıçıkarmak için yapılan işlemlerin bütünü.
* Bu işlemler sonunda elde edilen kalıp.
mulaj kâğıdı * Terzilerin patron çıkarmak için kullandıkları bir çeşit saydam kâğıt.
mum * Bir fitilin üzerine erimiş bal mumu, iç yağı, stearik asit veya parafin dökülüp genellikle silindir biçiminde
dondurulan ince, uzun ışık aracı.
* Bal mumu.
* Işık yeğinliği birimi, kandelâ.
* Kısmen oksitlenmişkatıhidrokarbonlar.
mum ağacı * Sıcak ülkeler ile Kuzey ve BatıAvrupa’da yetişen bir tür mum palmiyesi (Myrica cerifera).
mum ampul * Mum biçiminde ampul.
mum aydınlatma * Mum yapılarak yapılan aydınlatma.
mum boya * Bkz. mum boyası.
mum boyası * Mum, terebentin, su ve toprak boyalarla hazırlanan boya.
mum cilâsı * Parafin ve bal mumunun terebentin veya neft yağında çözüştürülmesi ile elde edilen, ağaç eşyaları
cilâlamakta kullanılan madde.
mum çiçeği * İki çeneklilerden, güzel kokulu, şemsiye biçiminde küçük beyaz çiçekler açan, etli yapraklı, sarılıcı bir süs
bitkisi (Cerinthe minor ve Cerinthe retortra).
mum dibine ışık vermez * güçlü kişilerin kendi yakınlarınıkayırmaktan çekindiklerini anlatır.
mum direk * Dimdik.
* Çok uslu, yaramazlık yapmayan.
mum duruşu * Vücudun, ense ve omuzlara dayanarak ellerin kalçayıdesteklemesiyle başaşağı, yere dikey bulunduğu
durum.
mum etmek * Bkz. muma çevirmek.
mum gibi * dosdoğru, dimdik.
* uslu, kıpırtısız.
* tertemiz düzgün.
* zayıflamak sararıp solmak.
mum kesilmek * sessiz, uslu, doğru düzgün durmak.
mum olmak * hırçınlığı,yaramazlığı bırakmak.
* razı olmak.
mum palmiyesi * Ilıman bölgelerde yetişen, gövdesi boyunca 1 cm kalınlığında bir mum katmanı bulunan, yapraklarıhurma
yaprağına benzeyen bir ağaç (Cerexylon andicola).
mum yakmak * kutsal sayılan bir yere giderek adak adadığında mum yakıp koymak.
mum yapıştırmak * bir şeyi kırmızımumla mühürlemek.
* önemli bir şeyi unutmayıp akılda tutmak.
muma döndürmek (veya çevirmek) * her sözü dinler duruma getirmek, uslandırmak.
mumaileyh * Adı geçen, yukarıda anılan, sözü geçen kimse.
mumcu * Mum yapan veya satan kimse.
* Fitilli tüfek kullanan asker.
* Yeniçeri ocağında çavuşlardan sonra gelen, yeniçeri ağasına bağlı on iki subaydan her biri.
mumhane * Mum üretim yeri.
mumla aramak * çok isteyerek ve özlenle aramak.
mumla aratmak * daha kötü olan yeni bir şey, bir durum, bir kimse, pek iyi olmayan eskisini aratmak.
mumlama * Mumlamak işi.
* Bitki hücrelerinin değişikliğe uğrayarak kendilerini su geçirmez duruma getirir biçimde mum bağlaması
olayı.
* Lâboratuvarlardan çıkmış bir filmin çeşitli aletlerde kolayca dönmesini sağlamak için iki kenarına ince bir
bal mumu katmanısürmek.
mumlamak * Bal mumu sürmek, bal mumuna batırmak.
* Mühürlemek, mühür mumu sürmek.
* Mum cilâsıyapmak.
mumlanma * Mumlanmak işi.
mumlanmak * Mumlamak işi yapılmak veya mumlamak işine konu olmak.
mumlaşma * Mumlaşmak işi.
mumlaşmak * Bal mumu durumuna gelmek.
mumlayıcı * Filmleri mumlamakta kullanılan alet.
mumlu * Mumu olan, mum konulmuşolan.
* Muma batırılmış, mumla hazırlanmışolan.
mumlu kâğıt * Mürekkep geçirmeyen ve delinebilir bir dolgu maddesi emdirilmiş, mürekkebi geçiren, fakat kolay
delinmeyen bir cins pelürden veya lifli bir dokudan oluşturulmuş, teksir makinesinde basılacak yazıların yazıldığıkâğıt.

Bir yanıt yazın