Kategoriler
M SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük M Sayfa 69

muris * Miras bırakan, mirasçı.
murt * Mersin ağacı.
murt yememek * oyuna gelmemek.
musaffa * Temizlenmiş, arıtılmış.
musahabe * Konuşma, görüşme, söyleşi.
musahhih * Düzeltici, düzelten.
musahhihlik * Musahhih olma durumu.
* Düzelticinin görevi, düzelticilik.
musahip * Sohbet, arkadaşlık eden kimse.
* Tatlıkonuşmaları ile büyüklerin, özellikle padişahların güzel zaman geçirmelerini sağlamakla görevli
kimselere verilen unvan.
musahiplik * Musahibin yaptığı iş.
musakka * Ufak parçalar biçiminde doğranmışsebzelerin, kuş başıet veya kıyma ve soğanla pişirilmesiyle yapılan bir
yemek.
musalla * Namaz kılmaya yarayan açık yer.
* Camilerde cenaze konulup önünde namaz kılınan yer.
musalla taşı * Namazıkılınmak için üstüne cenaze konulan masa biçiminde yüksek taş.
musallat * Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen.
musallat etmek * birini, bir başkasının başına belâ etmek.
musallat olmak * birini sürekli rahatsız etmek, birine sataşmak, hiç peşini bırakmamak.
musalli * Beşvakit namazınısürekli olarak kılan.
musamaha etmek * hoşgörü ile davranmak.
musandıra * Evlerde yatak yorgan konulan yer, yüklük.
* Mutfakta yüksek ve genişraf.
musanna * Uydurma, düzme.
* Sanatla yapılmış, bir usta elinden çıkmış, sanatlı.
* Yapıntılı.
musannif * Sınıflandıran.
* Kitap yazan, yazar.
musap * Başına bir kötülük, felâket gelmişolan.
* Hastalığa yakalanmış, tutulmuş, uğramış.
musavver * Resim konulmuş, resimli.
* Zihinde tasarlanmış, düşünülmüşolan.
Musevî * Musa Peygamberin dininden olan kimse.
Musevîlik * Musa Peygamberin dini, Yahudilik.
Mushaf * Kur’an.
musır * Bir söz veya düşüncede direnen, ayak direyen.
musibet * Ansızın gelen felâket, sıkıntıveren şey.
* Uğursuz.
musikar * Gagasındaki deliklerden rüzgâr estikçe türlü sesler çıktığına inanılan bir masal kuşu.
* Mıskal.
musiki * Müzik.
* Kulağa hoşgelen sesler dizisi.
musikişinas * Müzikle uğraşan kimse.
muska * İçinde dinî ve büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanıveya sahip olanızararlıetkilerden
koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne veya yazılıkâğıt, hamaylı.
* Üçgen biçiminde katlanmışolan şey.
muska böreği * İçine peynir, kıyma gibi şeyler konularak üçgen biçiminde katlanan bir tür börek.
muskacı * Muska yazan kimse.
muskacılık * Muskacının işi.
muslihane * Barışçı bir yolla.
muslin * Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir tür kumaş.
* Bu kumaştan yapılmışolan.
musluk * Takılmış bulunduğu boru veya kabın içindeki akışkanı, istenildiğinde akıtabilecek bir düzende yapılmış
açılır kapanır alet.
* El yıkamaya yarayan yer.
muslukçu * Musluk satan veya onaran kimse.
* Abdest almak için ceketini çıkaranların para veya değerli şeylerini çalarak hırsızlık yapan kimse.
muslukçuluk * Muslukçunun yaptığı iş.
* Abdest almak için ceketini çıkaranların para veya değerli şeylerini çalarak yapılan hırsızlık.
musluklu * Musluğu olan.
musluksuz * Musluğu olmayan.
muson * Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizi’nde yaz ve kışmevsimlerinde birbirine ters yönlerden esen genişalanlı
rüzgâr.
mustarip * Istırap ve acıçeken.
* Sağlıksız, hasta.
mustarip etmek * acıve ıstırap vermek.
mustatil * Dikdörtgen.
muş * Altıdüz, küçük gezinti vapuru.
-muş * Bkz. -mış/ -miş.
muşamba * Bir tarafına kauçuk veya yağlı boya sürülerek su geçirmeyecek duruma getirilen kalın bez.
* Bu bezden yapılmışolan.
* Su geçirmeyecek biçimde yapılmışyağmurluk.
* Linolyum.
muşamba gibi * çok kirlenmişçamaşır, kumaş, örtü vb. için söylenir.
muşambalaşma * Muşambalaşmak işi veya durumu.

Bir yanıt yazın