mücevher tarih | * Divan edebiyatında, ebcet hesabına göre yalnız noktalıharfleri sayıldığında söz konusu olayın tarihini gösteren dize veya söz. |
mücevherat | * Mücevherler. |
mücevherci | * Değerli süs eşyasısatan kimse, kuyumcu. |
mücevhercilik | * Mücevhercinin işi, kuyumculuk. |
mücmel | * Özet olarak anlatılmış, kısa ve özlü. |
mücrim | * Suçlu. |
mücver | * Rendelenmişkabağa un, yumurta, peynir, dereotu, tuz, karabiber, taze soğan katılarak yapılan bir tür köfte. |
müçtehit | * Ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü. |
müdafaa | * Savunma, koruma. |
müdafaa etmek | * savunmak, korumak. |
müdafaaname | * Savunma. |
müdafi | * Savunucu. * Bir davada, davacıveya davalının haklarınısavunan (kimse). |
müdahale | * Karışma, araya girme. * Bir dava sonucu verilecek olan kararın, dolaylı olarak etkileyeceği üçüncü kişilerin davaya katılmaları. |
müdahale etmek | * karışmak, araya girmek, el atmak. |
müdahil | * Karışan. * Davaya müdahale eden. |
müdana | * Minnet. |
müdana etmek | * minnet etmek. |
müdara | * Yüze gülme, yüze gülücülük, dost gibi görünen. |
müdara etmek | * dost gibi görünmek, yüze gülmek. |
müdavi | * (hastaya) Bakan. |
müdavim | * Bir yere sürekli olarak giden (kimse), gedikli. |
müdavim olmak | * bir yere sürekli gidip gelmek. |
müddei | * Dava eden, bir savda bulunan (kimse), savlayıcı, davacı. |
müddeialeyh | * Davalı. |
müddeiumumî | * Savcı. |
müddeiumumîlik | * Savcılık. |
müddet | * Süre. |
müddetli | * Süreli, süresi olan. |
müddetsiz | * Süresiz, süresi olmayan. |
müdebbir | * Tedbirli. |
müdekkik | * İnceleyici. |
müdellel | * Kanıtlanmış, kanıtlı. |
müderris | * Ders veren, profesör. * Medresede veya camide öğretmen. |
müderrislik | * Müderris olma durumu veya müderrisin görevi. |
müdevven | * Bir araya getirilerek divan durumunda toplanmış(şiir vb.). * Bir araya toplanmış, düzenlenmiş. |
müdevvenat | * Bir araya toplanmışeserler. |
müdevver | * Yuvarlak. |
müdir | * Bkz. müdür. |
müdire | * Bayan müdür, bayan yönetmen. |
müdiriyet | * Bkz. müdüriyet. |
müdrik | * Anlamış, aklıermiş. |
müdrike | * Anlık. |
müdrir | * İdrarıartıran, idrar söktürücü. |
müdür | * İdare eden, yöneten, yönetmen, direktör. |
müdür muavini | * Bkz. müdür yardımcısı. |
müdür yardımcısı | * Müdürün işlerine yardım eden, yokluğunda yetkileri üzerine alıp işleri yöneten kimse. |
müdüriyet | * Müdürlük. |
müdürlük | * Yönetmenlik, direktörlük. * Yönetmenin, müdürün makamı. |
müebbet | * Sonu olmayan. * Yaşdıkça süren, ömür boyunca olan. |
müeccel | * İleriye atılmış, ertelenmiş. |
Kategoriler