müzeyyen | * Süslenmiş, bezenmiş. |
müziç | * Bunaltıcı, tedirgin edici, sıkıcı. |
müzik | * Duygu, düşünce ve tek sesli veya çok sesli olarak anlatma sanatı, musiki. * Bu biçimde düzenlenmişseslerden oluşan eserlerin okunmasıveya çalınması. |
müzik bilimci | * Müzik bilimi alanında araştırmalar yapan bilgin veya uzman, müzikolog. |
müzik bilimi | * Müzik konularını, bilimsel yöntemlerle inceleyen bilim, müzikoloji. |
müzik corner | * Bkz. müzik köşesi. |
müzik dolabı | * Radyo, televizyon, teyp, pikap, video ve benzeri ses cihaz ve aksesuarlarıkoymaya yarayan mobilya. |
müzik köşesi | * Değişik müzik türlerinin bir mağazanın belli bir bölümünde veya köşesinde, plâk, kaset, uzunçalar vb. olarak satışa sunulduğu yer. |
müzik market | * Değişik müzik türlerinin plâk, kaset, uzunçalar vb. yollarla halka pazarlandığıyer. |
müzik odası | * Müzik dinlemeye ayrılmışyer. |
müzik salonu | * Müzik dinlenen genişsalon. |
müzikal | * Müzikle ilgili. * Müzik eşliğinde sergilenen film veya tiyatro oyunu. |
müzikalite | * Ahenkli, uyumlu olma. |
müzikçi | * Müzik eserleri yaratan, besteleyen veya besteleri çalan kimse, müzisyen. * Müzik öğretmeni. |
müzikçilik | * Müzikçi olma durumu. |
müzikhol | * Fon müziğinden yararlanılarak eğlenceli, fantezi oyunların oynandığıyer. |
müziklendirmek | * Müzik ile çeşitlemek, süslemek. |
müzikli | * (film ve oyun için) Bazı bölümlerinde müzikten de yararlanılan. |
müzikolog | * Müzik bilimci. |
müzikoloji | * Müzik bilimi. |
müziksever | * Müzik tutkusu olan, müziği seven (kimse). |
müziksiz | * Müziği olmayan. * Herhangi bir müzik parçasıçalınmayan. |
müzisyen | * Müzikçi, müzik sanatçısı. |
müzmin | * Uzun süreli, süreğen, kronik. * Ne kadar süreceği belli olmayan, uzun süreli olan, sürekli. |
müzminleşme | * Müzminleşmek işi, süreğenleşme. |
müzminleşmek | * Süreğenleşmek. |
müzminleştirme | * Müzminleştirmek işi veya durumu. |
müzminleştirmek | * Müzmin duruma getirmek. |
müzminlik | * Müzmin olma durumu. |
Mv | * Mendelevyum’un kısaltması. |
Kategoriler