nalbant | * Hayvanlarınallayan kimse. |
nalbantlık | * Nalbant olma durumu. * Nalbandın işi. |
nalbur | * At nalıyapan demirci. * Çivi, kilit, menteşe gibi yapı işlerinde kullanılanşeyleri satan kimse, hırdavatçı. |
nalburluk | * Nalbur olma durumu, hırdavatçılık. |
nalça | * Ayakkabıların altına çakılan demir. * Katır, eşek, sığır gibi hayvanların tırnaklarıaltına çakılan demir parçası. |
nalçalı | * Nalçası olan. |
nalçasız | * Nalçası olmayan. |
naldöken | * Taşlı, çakıllı(yol). |
nale | * İnleme, inilti. |
nâlekâr | * İnleyen. |
nalın | * Hamam gibi tabanııslak olan yerlerde kullanılan, üstü tasmalı, tabanıyüksek, ağaçtan bir tür takunya. |
nalıncı | * Nalın yapan veya satan kimse, takunyacı. |
nalıncıkeseri | * Hep kendi çıkarına çalışan. |
nalıncıkeseri gibi kendine yontmak | * yaptığı işlerde hep kendi çıkarınıdüşünmek. |
nalıncılık | * Nalıncının işi. |
nalınlı | * Nalın giymişolan, takunyalı. |
nalınsız | * Nalını olmayan, takunyasız. |
nallama | * Nallamak işi. |
nallamak | * Nal çakmak (hayvanın ayağına). * Öldürmek. |
nallanış | * Nallanmak işi veya biçimi. |
nallanma | * Nallanmak işi. |
nallanmak | * Nallamak işine konu olmak. |
nallarıdikmek | * (hayvan veya hayvana benzetilen kişi) ölmek. |
nam | * Ad. * Ün. |
nam almak | * şöhret sahibi olmak, tanınmak. |
nam kazanmak | * ün sahibi olarak tanınmak. |
nam salmak | * ününü her yana yaymak. |
nam vermek (veya salmak) | * ün kazanmak. |
nama | * adına, kendine, kendisine. |
namağlup | * Mağlup olmamış, hiçbir yenilgi almamış. |
namahrem | * Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek). * Yabancı, el. |
namahremlik | * Namahrem olma durumu. |
namaz | * Müslümanların günde beşkez yapmalarıdince buyrulan ve dua okuyarak kıyam, rükû, sücut, kuut denilen beden durumlarını, kuralınca tekrarlayarak Tanrı’ya edilen ibadet, salât. |
namaz bezi | * Namaz kılarken kadınların başlarına örttükleri tülbent vb. kumaştan yapılan örtü. * Başa örtülen bir tür örtü. |
namaz kılmak | * namaz ibadetini yerine getirmek. |
namaz niyaz | * İbadet. |
namaz örtüsü | * Bkz. namaz bezi. |
namaz seccadesi | * Üzerinde namaz kılınan seccade. |
namaz vakti | * Namazın kılınacağıvakit. |
namaza durmak | * namaz kılmak. |
namazbozan | * Eğrelti otu türünden bir bitki. |
namazcı | * Namazını düzenli kılan. |
namazgâh | * Açıkta namaz kılmak için hazırlanmışolan ve kı ble yönüne doğru dikili bir taşı bulunan yer. |
namazıkılınmak | * (Müslüman cenazesi için) cenaze namazıkılınmak. |
namazında niyazında (olmak) | * din görevlerini gerektiği gibi yerine getirmek. |
namazlağı | * Üstünde namaz kılınan kilim, post gibi şeylerden yapılmışseccade. |
namazlık | * Üzerinde namaz kılınan seccade veya başka şey. * Namazda okunan kısa dualar. * Namaz kadar süresi olan, süren. |
namazsız | * Aybaşıdurumunda olan (kadın). |
namdar | * Ünlü. |
name | * Mektup. |
Kategoriler