on parasız | * Hiç parası olmaksızın, parasız. |
on paraya on taklak atar | * küçük çıkar sağlamak için her türlü onur kırıcı işe katlanır. |
on parmağı boğazında olmak | * isteği yapılmazsa sıkıntıya düşme, düşürme anlamında kullanılan bir söz. |
on parmağında on hüner (veya marifet) | * elinden her işgelir, çok becerikli. |
on parmağında on kara | * herkesi lekelemek huyu olanlar için kullanılır. |
ona | * O zamirinin yönelme durumu. |
ona buna dil uzatmak | * herkes için ileri geri konuşmak. |
ona göre hava hoş | * onun için fark etmez, tutulacak yolu başkalarıdüşünsün. |
onama | * Onamak işi, uygun bulma, tasvip. |
onamak | * Bir işi doğru ve uygun bulmak, tasvip etmek. |
onanizm | * Mastürbasyon, istimna. |
onanma | * Onanmak işi. |
onanmak | * Onamak işine konu olmak. |
onar | * On sayının üleştirme sayısıfatı, her birine on; her defasında onu bir arada. |
onar onar | * Her biri on tane, her biri on taneden oluşmuşolan. |
onarıcı | * Onarmak işini yapan kimse. * Hasar görmüşhücreleri canlıduruma getiren madde. |
onarılma | * Onarılmak işi. |
onarılmak | * Onarmak işine konu olmak, onarmak işi yapılmak. |
onarım | * Onarmak işi, tamirat, tamir. * Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuşyerlerini yeniden yapma, ilk durumuna getirme, restore etme. |
onarım görmek | * onarılmak. |
onarımcı | * Onarma işini yapan kimse, tamirci. |
onarımcılık | * Bozulmuşolan nesneleri onarıp yararlı bir duruma getirme, tamircilik. |
onarma | * Onarmak işi. |
onarmak | * Bozulmuş, eskimişolan bir şeyi düzeltip işler veya kullanılır duruma sokmak, işe yarar duruma getirmek, tamir etmek. * Bir yapının, bir heykelin, bir resmin bozulmuşyerlerini yeniden yapmak, ilk duruma getirmek, restore etmek. * İşlenen bir kusuru veya yapılan bir yanlışlığı giderecek veya önleyecek davranışlarda bulunmak. |
onartma | * Onartmak işi veya durumu. |
onartmak | * Onarmak işini birine yaptırmak, tamir ettirmek. |
onaşmak | * Karşılıklırıza göstermek, razı olmak. |
onat | * Özenli, düzgün, uygun. * Yararlı. * Dürüst, iyi ahlâklı. |
onay | * Uygun bulma, tasdik. |
onay almak | * onaylanmasını sağlamak, kabul veya tasdik ettirmek. |
onayına sunmak | * tasdike arz edilmek. |
onaylama | * Onaylamak işi, tasdik. |
onaylamak | * Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek. |
onaylanış | * Onaylanmak işi veya biçimi. |
onaylanma | * Onaylanmak işi. |
onaylanmak | * Onaylamak işi yapılmak veya onaylamak işine konu olmak, tasdik edilmek. |
onaylatma | * Onaylatmak işi. |
onaylatmak | * Onaylamak işini birine yaptırmak, tasdik ettirmek. |
onaylı | * Onaylanmışolan, tasdik edilmiş. |
onaysız | * Onaylanmamış, tasdik edilmemiş. |
onbaşı | * Erbaşsıralamasının ilk basamağı. |
onbaşılık | * Onbaşı olma durumu, onbaşının rütbesi. |
onbeş | * On beşoyuncudan oluşan rugby takımı. * Teniste yapılan ilk sayı. |
onbir | * On bir oyuncudan oluşan futbol takımı. |
onbirli | * Dizeleri on bir heceli şiir. * Bentleri on bir dizeden oluşan manzume. * On bir dereceyle ayrılan iki noktanın aralığı. |
onca | * Ona göre, onun düşüncesince. * (çok olan şeyler için) O kadar, o denli. |
onculayın | * Ona göre, onun gibi. |
onda | * O zamirinin kalma durumu. |
ondalık | * Onda bir olarak alınan veya verilen ücret. * Toprak ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi, öşür, aşar. * Temel olarak on sayısınıalan, aşarî. |
ondalık kesir | * Paydası10 veya 10’un herhangi bir kuvveti olan kesir: 0,3 (onda üç), 0,15 (yüzde on beş), 0,007 (binde yedi) gibi. |
Kategoriler