Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Y

Türkçe Sözlük Y Sayfa 52

yılan derisi * Deri sanayiinde çok beğenilen ve yılan derisinin işlenmiş biçimi.
yılan gibi * hain, sevimsiz ve soğuk kimseler için söylenir.
yılan gibi sokmak * bir kimseye sinsice kötülük etmek.
yılan gömleği * Yılanların üzerinden her yıl sıyrılarak değişen üst deri.
yılan hikâyesi * Uzayıp giden, bir türlü sonuca bağlanamayan sorun.
yılan kavı * Bkz. yılan gömleği.
yılan kemiği * Yapana hiçbir zaman huzur ve rahat yüzü göstermeyen suç.
yılan taşı * Rengi ve billûr yapısıfarklı birçok türü olan, perido ve diğer minerallerin başkalaşmasıyla oluşan kütle,
parpı, serpantin.
yılanbaşı * Atların takımlarına süs olarak takılan bir çeşit deniz böceği kabuğu.
yılancı * Yılan besleyen veya yılan oynatan kimse.
yılancık * Streptokok denilen mikropların bir sıyrığa veya yaraya bulaşarak yaptıklarıhastalık, kızıl yörük.
* Kemik veremi.
yılancıl * En çok yılanla beslenen bir kuş(Threshkiornis aethiopica).
yılandili * Küçük eğrelti otu (Ophioglossum).
yılanın kuyruğuna basmak * kötü bir kimseye kötülük yapacak fırsat vermek.
yılaniğnesi * Kemikli balıklar takımının deniziğnesigiller familyasından bir balık türü.
yılankavi * Dolambaçlı, dolanarak giden.
yılanyastığı * Yılanyastığı gillerden, sulak ve nemli yerlerde yetişen, kök sapında süt görünüşünde, yakıcıve acı bir öz su
bulunan zehirli bir bitki (Dracunculus vulgaris).
yılanyastığı giller * Bir çeneklilerden, danaayağı, yılanyastığıvb. cinsleri içine alan bir bitki familyası.
yılbaşı * Ocak ayının birinci günü.
yıldan yıla * Her yıl.
yıldır yıldır * Sallanarak, koşturarak.
Yıldırak * Süheyl.
yıldırak * Parıldayıcı, parıldayan.
* Şimşek.
yıldırama * Yıldıramak durumu.
yıldıramak * Parıldamak.
yıldırılma * Yıldırmak işi.
yıldırılmak * Yıldırmak işine konu olmak.
yıldırım * Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması.
* İsim tamlamalarında belirten olduğunda belirtilenin çok hızlıyapıldığınıanlatır.
yıldırım aşkı * Birden bire oluşan aşk.
yıldırım gibi * büyük bir hızla.
yıldırım nikâhı * Özel durumlarda işlemlerin kısaltılmasıyla yapılan nikâh.
yıldırım siperi * Bkz. yıldırımkıran.
yıldırım takla * Başıyere değdirmeden tek omuz üzerinde, tek elle apansız atılan takla.
yıldırım telgraf * Haberleşmede çok acele gönderilen telgraf.
yıldırımkıran * Yıldırımsavar.
yıldırımla vurulmuşa dönmek * apansız kötü bir durum karşısında kalıp ne yapacağını bilememek.
yıldırımlarıüstüne çekmek * bazıdavranışlarıyla birçok kimseyi kızdırarak, saldırılarına, eleştirilerine yol açmak.
yıldırımlı * (hava için) Yıldırım oluşan, yıldırım düşen.
yıldırımlık * Bkz. yıldırımsavar, paratoner.
yıldırımsavar * Yıldırımların zararınıönlemekte kullanılan, ucunda bakır veya plâtin bulunan, 5-10 m uzunluğunda demir
çubuk ve bununla toprak veya kuyu arasında çekilen bakır telden oluşan koruma aracı, siperisaika, yıldırımkıran,
paratoner.
yıldırma * Yıldırmak işi.
yıldırmak * Korkutmak, sindirmek, yılgınlığa uğratmak, yılmasına sebep olmak.
yıldız * (Güneşve Ay dışında) Gökyüzünde görülen ışıklı gök cisimlerinden her biri.
* Sinema ve müzikhol sanatçısı, star.
* Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse.
* Bir noktadan çevreye doğru çekilmiş birçok kısa çizgiden veya üçgenden oluşan şekil.
* Kuzey.
* Baht, şans, talih.
* Yıldız biçiminde olan.
yıldız akmak (kaymak veya uçmak) * (yıldız) gökyüzünde hızla yer değiştirmek.
yıldız anasonu * Manolyagillerden, Japonya’da yetişen, meyveleri zehirli bir ağaççık (İllicium anisatum).
yıldız barışıklığı * Karşılıklı iyi geçinme, hoşgeçinme.
yıldız bilimci * Yıldız bilimi ile uğraşan kimse, astronom.
yıldız bilimcilik * Yıldız bilimcinin işi veya mesleği.
yıldız bilimi * Astronomi.
yıldız böceği * Ateş böceği.

Bir yanıt yazın