yüzdürme | * Yüzdürmek (I, II) işi. |
yüzdürmek | * Yüzmesini sağlamak veya yüzmek işini yaptırmak. * (batmışveya oturmuştekneyi) Suyun yüzüne çıkarıp yüzer duruma getirmek. |
yüzdürmek | * Derisini çıkarttırmak, derisini soydurtmak. |
yüzdürülme | * Yüzdürülmek işi. |
yüzdürülmek | * Yüzdürmek (I, II) işine konu olmak veya yüzdürmek işi yapılmak. |
yüze çıkmak | * bir sıvının yüzüne çıkmak. * belli olmak, açığa çıkmak, belirmek. * yüzsüz olmak, şımarmak. |
yüze duramamak | * birinin hatırından çıkamamak, birinin hatırınıkıramamak. |
yüze gülmek | * yalandan dost görünmek. * sevimli, alımlı görünmek. |
yüze gülücü | * İki yüzlü, riyakâr. |
yüze gülücülük | * Yüze gülücü olma durumu. |
yüze soğurma | * Bir gazın veya sıvının, bir katının içine yüzeysel olarak girmesi. |
yüze vurmak | * yüzüne vurmak. |
yüzer | * Her birinde yüz, her defasında yüzü bir arada olan. |
yüzer havuz | * Açık denizde gemi onarımında kullanılan havuz. |
yüzer top | * Şamandıra. |
yüzer yüzer | * Yüzlük bölüklere ayırarak. |
yüzergezer | * Karada olduğu gibi suda da kullanılabilen (araba, tank, uçak gibi) araç, amfibi. |
yüzerlik | * Yüz tanesi bir arada olan. |
yüzey | * Bir cisimde tabanların yüzeyleri dışında, yan kenarların yüzeyi. |
yüzey şekilleri | * Yer biçimleri, engebeler, avarız. |
yüzeyleşme | * Yüzeyleşmek işi. |
yüzeyleşmek | * Sathîleşmek, derine inmemek, derinleşmemek. |
yüzeysel | * Yüzey ile ilgili, sathî. * Derine inmeyen, gelişigüzel, ayrıntılı olmayan. |
yüzgeç | * Balıklarda ve yüzen memelilerde karın ve göğüste çift, sırt, kuyruk ve anüste tek olarak bulunan, hareketi ve dengeyi sağlayan organ. * Suda iyi yüzen (kimse veya hayvan). |
yüzgeç ayaklılar | * Omurgalıhayvanlardan memeliler sınıfına giren, morslar ve foklar gibi denizde yaşayan, karada yüzgeçlerini ayak gibi kullanan alt takım. |
yüzleme | * Yüzlemek işi. |
yüzlemece | * Birinin yüzüne karşı, vicahen. * Yüz yüze yapılan, vicahî. |
yüzlemek | * Kusurunu veya suçunu yüzüne karşısöyleyip birini utandırmak. |
yüzlenme | * Yüzlenmek işi. |
yüzlenmek | * Şımarmak, yüz bulmak. |
yüzler | * Ondalık sayısisteminde bir sayının sağdan sola doğru üçüncü rakamının bulunduğu yer, hane. |
yüzlerce | * Pek çok, yüz kere. |
yüzleşme | * Yüzleşmek işi. |
yüzleşmece | * Yüz yüze gelerek. |
yüzleşmek | * Bir olayı ileri sürenle, inkâr eden kimseler, yüz yüze gelerek sözlerini tekrarlamak. * Yüz yüze gelmek. |
yüzleştirme | * Yüzleştirmek işi. |
yüzleştirmek | * İki yanın yüzleşmesini sağlamak. |
yüzlü | * Yüzü herhangi bir nitelikte olan. * Şımartılmış, yüz bulmuş(kimse). |
yüzlü yüzlü | * Utanmadan, sıkılmadan, hiç çekinmeden. |
yüzlük | * Yüz lira değerinde olan kâğıt para. * On kuralına göre yazılmış bir tam sayıda sağdan sola doğru üçüncü basamak. * Yüzü, yüz tanesi bir arada olan. |
yüzlük birimler bölüğü | * Yüzde dokuz yüz doksan dokuza kadar olan sayılar bölüğü. |
yüzme | * Yüzmek (I, II) işi. |
yüzme havuzu | * Spor, sağlık ve eğlence amacıyla yapılmış, belirli derinlikleri bulunan, suyla dolu olan yer. |
yüzme kesesi | * Balıklarda, iç organların üzerinde bulunan ve su içinde balığın dengede durmasınısağlayan tek veya iki bölmeli balon biçiminde organ. |
yüzmek | * Kol, bacak, yüzgeç gibi organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak. * Yüzme sporu yapmak. * Bir sıvının yüzeyinde batmadan durmak. * Herhangi bir şeyle üzeri kaplanmak, bir şeye bulanmak. * Herhangi bir durumun en aşırıderecesinde olmak. * Dalgalanmak. |
yüzmek | * Derisini çıkarmak, derisini soymak. * Çok para istemek. |
yüznumara | * Ayakyolu, helâ, abdesthane. |
yüzsüz | * Yüzü olmayan. * Utanmaz, sıkılmaz, çekinmez, arsız. |
yüzsüz yüzsüz | * Utanmaz ve pişkin bir biçimde. |
yüzsüzce | * Utanmaz, sıkılmaz (bir biçimde). |
Kategoriler