Kategoriler
SÖZLÜK Türkçe Sözlük Y

Türkçe Sözlük Y Sayfa 75

yüzdürme * Yüzdürmek (I, II) işi.
yüzdürmek * Yüzmesini sağlamak veya yüzmek işini yaptırmak.
* (batmışveya oturmuştekneyi) Suyun yüzüne çıkarıp yüzer duruma getirmek.
yüzdürmek * Derisini çıkarttırmak, derisini soydurtmak.
yüzdürülme * Yüzdürülmek işi.
yüzdürülmek * Yüzdürmek (I, II) işine konu olmak veya yüzdürmek işi yapılmak.
yüze çıkmak * bir sıvının yüzüne çıkmak.
* belli olmak, açığa çıkmak, belirmek.
* yüzsüz olmak, şımarmak.
yüze duramamak * birinin hatırından çıkamamak, birinin hatırınıkıramamak.
yüze gülmek * yalandan dost görünmek.
* sevimli, alımlı görünmek.
yüze gülücü * İki yüzlü, riyakâr.
yüze gülücülük * Yüze gülücü olma durumu.
yüze soğurma * Bir gazın veya sıvının, bir katının içine yüzeysel olarak girmesi.
yüze vurmak * yüzüne vurmak.
yüzer * Her birinde yüz, her defasında yüzü bir arada olan.
yüzer havuz * Açık denizde gemi onarımında kullanılan havuz.
yüzer top * Şamandıra.
yüzer yüzer * Yüzlük bölüklere ayırarak.
yüzergezer * Karada olduğu gibi suda da kullanılabilen (araba, tank, uçak gibi) araç, amfibi.
yüzerlik * Yüz tanesi bir arada olan.
yüzey * Bir cisimde tabanların yüzeyleri dışında, yan kenarların yüzeyi.
yüzey şekilleri * Yer biçimleri, engebeler, avarız.
yüzeyleşme * Yüzeyleşmek işi.
yüzeyleşmek * Sathîleşmek, derine inmemek, derinleşmemek.
yüzeysel * Yüzey ile ilgili, sathî.
* Derine inmeyen, gelişigüzel, ayrıntılı olmayan.
yüzgeç * Balıklarda ve yüzen memelilerde karın ve göğüste çift, sırt, kuyruk ve anüste tek olarak bulunan, hareketi
ve dengeyi sağlayan organ.
* Suda iyi yüzen (kimse veya hayvan).
yüzgeç ayaklılar * Omurgalıhayvanlardan memeliler sınıfına giren, morslar ve foklar gibi denizde yaşayan, karada
yüzgeçlerini ayak gibi kullanan alt takım.
yüzleme * Yüzlemek işi.
yüzlemece * Birinin yüzüne karşı, vicahen.
* Yüz yüze yapılan, vicahî.
yüzlemek * Kusurunu veya suçunu yüzüne karşısöyleyip birini utandırmak.
yüzlenme * Yüzlenmek işi.
yüzlenmek * Şımarmak, yüz bulmak.
yüzler * Ondalık sayısisteminde bir sayının sağdan sola doğru üçüncü rakamının bulunduğu yer, hane.
yüzlerce * Pek çok, yüz kere.
yüzleşme * Yüzleşmek işi.
yüzleşmece * Yüz yüze gelerek.
yüzleşmek * Bir olayı ileri sürenle, inkâr eden kimseler, yüz yüze gelerek sözlerini tekrarlamak.
* Yüz yüze gelmek.
yüzleştirme * Yüzleştirmek işi.
yüzleştirmek * İki yanın yüzleşmesini sağlamak.
yüzlü * Yüzü herhangi bir nitelikte olan.
* Şımartılmış, yüz bulmuş(kimse).
yüzlü yüzlü * Utanmadan, sıkılmadan, hiç çekinmeden.
yüzlük * Yüz lira değerinde olan kâğıt para.
* On kuralına göre yazılmış bir tam sayıda sağdan sola doğru üçüncü basamak.
* Yüzü, yüz tanesi bir arada olan.
yüzlük birimler bölüğü * Yüzde dokuz yüz doksan dokuza kadar olan sayılar bölüğü.
yüzme * Yüzmek (I, II) işi.
yüzme havuzu * Spor, sağlık ve eğlence amacıyla yapılmış, belirli derinlikleri bulunan, suyla dolu olan yer.
yüzme kesesi * Balıklarda, iç organların üzerinde bulunan ve su içinde balığın dengede durmasınısağlayan tek veya iki
bölmeli balon biçiminde organ.
yüzmek * Kol, bacak, yüzgeç gibi organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak.
* Yüzme sporu yapmak.
* Bir sıvının yüzeyinde batmadan durmak.
* Herhangi bir şeyle üzeri kaplanmak, bir şeye bulanmak.
* Herhangi bir durumun en aşırıderecesinde olmak.
* Dalgalanmak.
yüzmek * Derisini çıkarmak, derisini soymak.
* Çok para istemek.
yüznumara * Ayakyolu, helâ, abdesthane.
yüzsüz * Yüzü olmayan.
* Utanmaz, sıkılmaz, çekinmez, arsız.
yüzsüz yüzsüz * Utanmaz ve pişkin bir biçimde.
yüzsüzce * Utanmaz, sıkılmaz (bir biçimde).

Bir yanıt yazın