“The grass is always greener on the other side of the fence.”
İNGİLİZCE ATASÖZLERİ ve ANLAMLARI
“The grass is always greener on the other side of the fence.”
Anlamı insanların sahip olmadığı şeylere hayranlık duyması ve onları gözlerinde büyütmeleridir. Türkçe’de bu atasözüne karşılık olarak komşunun tavuğu komşuya kaz görünür yada Davulun sesi uzaktan hoş gelir atasözlerini kullanabiliriz.
“Two wrongs don’t make a right
İki yanlış bir doğru etmez anlamında kullanılmaktadır.Bu atasözü yanlış yanlışla çözülmez mantığına dayanmaktadır. Genellikle karşı sav içinda iki eksi bir artı eder görüşü ortaya atılır.
You can’t make an omelet without breaking a few eggs.
Birkaç yumurtayı kırmadan omlet yapamazsın anlamına gelmektedir. Aslında iyi şeyler yapmaya çalışırken ya da iyi bir insan olmak için çabaladığımızda bazı hatalar yapabiliriz bu kötü bir şey değildir sonuçta başarılı bir iş içinde hatalar yapıp bu hatalardan ders çıkarmamız gerekmektedir.
You can lead a horse to water, but you can’t make him drink.
Atı suya götürebilirsin ama suyu ata zorla içiremezsin. İnsanlara bazı işlerin nasıl yapıldığını gösterebilirsin ama onları bu işleri yapmaları için zorlayamazsın.
“When in Rome, do as the Romans.”
Romadayken Romalı gibi davran anlamında kullanılan bu atasözü daha çok farklı bir ortama girdiğimizde oraya adapte olmamızı tavsiye eden bir sözdür. Yurt dışına çıktığımızda oradaki insanlar nasıl yaşıyorsa onlara ayak uydurmamız gerektiği anlamındadır.
“The squeaky wheel gets the grease.”
Anlamı gıcırdayan tekerlek yağ alır. Bir konu hakkında şikayetlerinizi belirtirseniz daha hizmet alabilirsiniz aslında bu atasözünün Türkçe’ deki karşılığı “Ağlamayan bebeğe meme vermezler ” sözüdür.
“Fortune favors the bold.”
Şans cesur olandan yanadır anlamına gelmektedir. Cesur olup hayallerinin peşinden giden insanlar kendilerini güvende tutup yaşayan insanlardan daha başarılı olurlar.
“Hope for the best, but prepare for the worst.”
En iyiyi düşün ama en kötüsü için de hazırlıklı ol anlamında kullanılmaktadır.Bir işe başlarken hep en iyisi için çalışır çabalarız en iyisini düşünürüz ancak kötü ihtimallere karşı da hazırlıklı olmamız gerektiğini savunmaktadır.
“Hope for the best, but prepare for the worst.”
Tam olarak bu atasözünün karşılığı bulunmaktadır. Geç olsun, güç olmasın. Amaca geç ulaşmak hiç ulaşmamaktan daha iyidir.
“Birds of a feather flock together.”
Bu atasözü Türkçe de kullanılan “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.” Ya da “İt ulur, birbirini bulur.” Atasözlerine karşılık gelmektedir.
“Keep your friends close and your enemies closer.”
Dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut anlamında kullanılmaktadır. Bu kullanım aslında düşmanları daha yakından tanımak ve onları yapacağı hamlelerti takip etmek anlamında bir kullanım olduğunu söyleyebiliriz.
“The early bird catches the worm.”
Türkçe’de “Erken kalkan yol alır anlamında kullanılmaktadır.” Bir işe başlarken erken girişenler her zaman daha kazançlı olurlar.
“You can’t judge a book by its cover.”
Kimseyi dış görünüşüyle yargılayamazsın anlamında kullanılmaktadır.
“Every cloud has a silver lining.”
Her bulutun gümüş astarı vardır anlamına gelmektedir. Her işte her şeyde bir hayır vardır anlamındad akullanılabilmektedir. Olan bitinler elimizde olmadığı bir şekilde ilerlerse, bu Q
“A leopard can’t change its spots.”
Bir leopar lekelerini değiştiremez anlamında gelmektedir. Aslında Türkçe’de bu atasözlerine karşılık olarak “Huylu huyundan vazgeçmez.”, “Can çıkar huy çıkmaz.” Atasözleri kullanılabilir.
“Beauty is in the eye of the beholder.”
Güzelliğin gören gözde olduğu anlamında kullanılmaktadır. Güzellik kelimesi kişiden kişiye göre değiştiği gibi kişilerin neyin güzel olduğuna dair farklı fikirleri olabilir.
“Actions speak louder than words.”
Hareketlerimiz kelimelerimizden daha fazla konuşur. Bir şeyi söylemek yetmez bazen bunu davranışlarımızla da göstermemiz gerekmektedir. Bir şeyi yapmak Bir şeyi söylemekten çoğu zaman daha zordur.
“Don’t judge a man until you’ve walked in his boots.”
Bir adamın çizmelerini giyene kadar o adamı yargılama anlamına gelmektedir. Bu söz daha çok empati kurmaya dayalıdır. Bir kişi hakkında yargı oluşturmadan önce kendimizi o kişinin yerine koymamız geregir ve bu şekilde fikirlerimizin değiştiğini görebiliriz.
“Two heads are better than one.”
İki kafa bir kafadan daha iyidir anlamına gelmektedir. Türkçe’de bu atasözüne karşılık olarak “Bir elin nesi var iki elin sesi var.” Sözü kullanılabilmektedir. İki kişi bir araya geldiğinde bir kişinin yapacağı işten çok daha fazlasını yapacağı anlatılıyor.
You mustn’t cry over spilled milk.
Dökülen süt için ağlamamalısın. Yaptığın hatalardan dolayı üzüntü yaşamamalı ve yoluna devam etmelisin.
A bird in the hand is worth two in the bush.
Elindeki bir kuş çalılıktaki iki kuştan daha değerlidir anlamına gelmektedir. Sahip olduğun bir şey sahip olamadığın iki şeyden daha değerlidir. Çalıdaki iki kuşun peşinden giderken elindeki kuşu da kaybedebilirsin. Türkçe’de bu anlama karşılık söylenen “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” sözü kullanılmaktadır.
One man’s trash is another man’s treasure.
Bir adamın çöpü başka bir adamın hazinesi anlamına gelmektedir. Farklı insanların birbirinden farklı şeyleri değerli tuttuklarına karşı fikirleri vardır.
“Don’t judge a book by its cover”
Kitabı kapağına göre yargılama anlamına gelmektedir. Bir insanı değerlendirirken dış görünüşüne göre yargılamanın doğru olmadığını savunur.
Anlamı insanların sahip olmadığı şeylere hayranlık duyması ve onları gözlerinde büyütmeleridir. Türkçe’de bu atasözüne karşılık olarak komşunun tavuğu komşuya kaz görünür yada Davulun sesi uzaktan hoş gelir atasözlerini kullanabiliriz.
“Two wrongs don’t make a right
İki yanlış bir doğru etmez anlamında kullanılmaktadır.Bu atasözü yanlış yanlışla çözülmez mantığına dayanmaktadır. Genellikle karşı sav içinda iki eksi bir artı eder görüşü ortaya atılır.
You can’t make an omelet without breaking a few eggs.
Birkaç yumurtayı kırmadan omlet yapamazsın anlamına gelmektedir. Aslında iyi şeyler yapmaya çalışırken ya da iyi bir insan olmak için çabaladığımızda bazı hatalar yapabiliriz bu kötü bir şey değildir sonuçta başarılı bir iş içinde hatalar yapıp bu hatalardan ders çıkarmamız gerekmektedir.
You can lead a horse to water, but you can’t make him drink.
Atı suya götürebilirsin ama suyu ata zorla içiremezsin. İnsanlara bazı işlerin nasıl yapıldığını gösterebilirsin ama onları bu işleri yapmaları için zorlayamazsın.
“When in Rome, do as the Romans.”
Romadayken Romalı gibi davran anlamında kullanılan bu atasözü daha çok farklı bir ortama girdiğimizde oraya adapte olmamızı tavsiye eden bir sözdür. Yurt dışına çıktığımızda oradaki insanlar nasıl yaşıyorsa onlara ayak uydurmamız gerektiği anlamındadır.
“The squeaky wheel gets the grease.”
Anlamı gıcırdayan tekerlek yağ alır. Bir konu hakkında şikayetlerinizi belirtirseniz daha hizmet alabilirsiniz aslında bu atasözünün Türkçe’ deki karşılığı “Ağlamayan bebeğe meme vermezler ” sözüdür.
“Fortune favors the bold.”
Şans cesur olandan yanadır anlamına gelmektedir. Cesur olup hayallerinin peşinden giden insanlar kendilerini güvende tutup yaşayan insanlardan daha başarılı olurlar.
“Hope for the best, but prepare for the worst.”
En iyiyi düşün ama en kötüsü için de hazırlıklı ol anlamında kullanılmaktadır.Bir işe başlarken hep en iyisi için çalışır çabalarız en iyisini düşünürüz ancak kötü ihtimallere karşı da hazırlıklı olmamız gerektiğini savunmaktadır.
“Hope for the best, but prepare for the worst.”
Tam olarak bu atasözünün karşılığı bulunmaktadır. Geç olsun, güç olmasın. Amaca geç ulaşmak hiç ulaşmamaktan daha iyidir.
“Birds of a feather flock together.”
Bu atasözü Türkçe de kullanılan “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.” Ya da “İt ulur, birbirini bulur.” Atasözlerine karşılık gelmektedir.
“Keep your friends close and your enemies closer.”
Dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut anlamında kullanılmaktadır. Bu kullanım aslında düşmanları daha yakından tanımak ve onları yapacağı hamlelerti takip etmek anlamında bir kullanım olduğunu söyleyebiliriz.
“The early bird catches the worm.”
Türkçe’de “Erken kalkan yol alır anlamında kullanılmaktadır.” Bir işe başlarken erken girişenler her zaman daha kazançlı olurlar.
“You can’t judge a book by its cover.”
Kimseyi dış görünüşüyle yargılayamazsın anlamında kullanılmaktadır.
“Every cloud has a silver lining.”
Her bulutun gümüş astarı vardır anlamına gelmektedir. Her işte her şeyde bir hayır vardır anlamındad akullanılabilmektedir. Olan bitinler elimizde olmadığı bir şekilde ilerlerse, bu durumu iyiye yormak gerekmektedir. Bu bizi kötümser olmaktan kurtarır.
“A leopard can’t change its spots.”
Bir leopar lekelerini değiştiremez anlamında gelmektedir. Aslında Türkçe’de bu atasözlerine karşılık olarak “Huylu huyundan vazgeçmez.”, “Can çıkar huy çıkmaz.” Atasözleri kullanılabilir.