Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 106

kızartılı * Kızartısı olan, kızarmış. kızartılma * Kızartılmak işi. kızartılmak * Kızartmak işi yapılmak. kızartma * Kızartmak işi.* Kızartılarak hazırlanmışyemek.* Kızartılarak pişirilmiş. kızartmak * Kızarmasına sebep olmak.* Kızgın yağda pişirmek. kızcağız * Kendisine karşışefkat ve acıma duyulan kız. kızdırılma * Kızdırılmak işi. kızdırılmak * Kızdırmak işine konu olmak veya kızdırmak işi yapılmak. kızdırma * Kızdırmak […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 107

kızıllaşma * Kızıllaşmak işi. kızıllaşmak * Kızıl duruma gelmek. kızıllık * Kızıl olma durumu veya kızıl renkte yer.* Pudra, allık, düzgün. kızılma * Kızılmak işi. kızılmak * Kızmak işi yapılmak, kızgın, öfkeli duruma gelmek. kızılşap * Açık, eflâtun renk.* Bu renkte olan. kızıltı * Bir yerden yansıyan hafif kızıl renk, solgun kızıl. kızılyaprak * Gülgillerden, […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 108

kibirlenmek * Kendini büyük görmek, büyüklenmek. kibirli * Kendini büyük gören, büyüklenen. kibirsiz * Kendini büyük görmeyen, büyüklenmeyen. kibrine dokunmak * gururu zedelenmek. kibrine yedirememek * büyüklenmesini, gururlanmasınıuygun görmemek. kibrit * Eczalı bir ucu sürtünme sonucu yanabilecek birleşimde olan, küçük tahta veya karton parçası.* İçinde kibrit çöplerini bulunduran küçük kutu.* Kükürt. kibrit çakmak * kibriti […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 101

kışla * Askerlerin toplu olarak barındıkları büyük yapı.* Koyun ve keçi sürülerinin gecelediği veya kışın barındığıkapalıağıl. kışlak * Kışın barınılan yer.* Kışın orduların, göçebe oymakların hayvanlarıyla birlikte yayladan inip konakladıklarıyer. kışlama * Kışlamak işi. kışlamak * Kışolmak.* Kışı(bir yerde) geçirmek. kışlamak * Kuşve kümes hayvanlarınıürkütmek. kışlatma * Kışlatmak işi veya durumu. kışlatmak * Kışı(bir yerde) […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 102

kıvançlanmak * Kıvanç duymak, övünmek. kıvançlı * Övünç duyan, iftihar eden, övünç veren, iftihar edilecek.* Sevinç duyan, mutlu. kıvanış * Kıvanmak işi veya biçimi. kıvanma * Kıvanmak işi, iftihar. kıvanmak * Övünülecek bir olaydan dolayısevinmek, iftihar etmek, memnun olmak. kıvıl * Kıvılcım. kıvıl kıvıl * Toplu olarak hareket etmeyi, kaynaşmayıanlatır. kıvılcım * Yanmakta olan bir […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 99

kısırganmak * Esirgeyip bir şeyi vermekten çekinmek. kısırlaşma * Kısırlaşmak işi. kısırlaşmak * Kısır duruma gelmek. kısırlaştırma * Kısırlaştırmak işi. kısırlaştırmak * Üreme organlarınıameliyatla döl veremez duruma getirmek. kısırlık * Kısır olma durumu.* Verimsizlik, akamet. kısış * Kısma işi. kısıt * Kişinin yurttaşlık haklarınıkullanma yetkisinin yargıkuruluşlarınca kaldırılması.* Bunama, mahkûm olma gibi sebeplerden dolayıkanunun, bir kimsenin […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 100

kısmeti çıkmak * olumlu bir duruma kavuşmak. kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar * kişi ne kadar çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır. kısmetine mani olmak * kazancına veya evlenmesine engel olmak. kısmetini ayağıyla tepmek * kavuşacağı iyi bir durumu, değerini bilmeyerek istememek. kısmetini bağlamak * (büyü ile) evlenmesine engel olmak. kısmetli * Kısmeti iyi […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 98

kısa mesafe * Uzaklığı az olan. kısa ömürlü * Ömrü az olan veya uzun süre yaşamayan. kısa tutmak * bir şeyi gerektiği kadar uzun yapmamak.* bir konuyu genişve ayrıntılı bir biçimde vermemek. kısa ünlü * Boğumlanma süresi uzun olmayan ünlü: At, al, kır gibi kelimelerindeki ünlülerde olduğu gibi. kısa vadeli * Süresi az olan. kısa […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 96

kırkıncı * Kırk sayısının sıra sıfatı, sırada otuz dokuzuncudan sonra gelen. kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak * “vakti geçmiş, artık işe yaramayacak durumda olmak” anlamında kullanılan bir söz. kırkından sonra azmak * yaşlandıktan sonra yaşına uymayan davranışlarda bulunmak. kırkından sonra saz çalmak * yaşlandıktan sonra uzun ve güç bir işe girişmek. kırkıntı […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 97

kırmızıkart görmek * oyundan çıkarılma cezasına çarptırılmak. kırmızılâhana * Rengi kırmızı olan bir tür lâhana. kırmızı oy * Bir oylamada, karşıdurum alındığını gösteren oy. kırmızı biber * Patlıcangillerden bir biber türü (Capsicum annuum).* Bu bitkinin olgunlaşınca kızarıp yakıcı bir acılık kazanan, yemeklerde bahar olarak kullanılan tozu. kırmızılaşma * Kırmızılaşmak işi. kırmızılaşmak * Kırmızı bir renk […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 94

kırçıllaşmak * Krıçıl duruma gelmek. kırçıllık * Krıçıl olma durumu.* Koyu at donlarıüzerine ak kılların tek tek dağılması. kırdığıkoz (veya ceviz) kırkı(veya bini) aşmak * sürekli yakışıksız davranışlarda bulunmak. kırdırma * Kırdırmak işi, ıskonta. kırdırmak * Kırmak işini yaptırmak. kırdırtma * Kırdırtmak işi. kırdırtmak * Kırdırmak işini yaptırmak.* Düşük fiyat verdirtmek.* Ticarî bir senedi, süresi […]

Kategoriler
K SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük K Sayfa 95

kırışıklık * Kırışık olma durumu.* Kırışık olan yüzeyin durumu.* Kırışmışolan yer, kırışık. kırışıksız * Kırışığı olmayan. kırışma * Kırışmak işi. kırışmak * Bir yüzeyin düzgünlüğü bozulmak, kırışıklık oluşmak.* Birbirini kırmak, yok etmek, öldürmek.* Karşılıklıkırmak.* Pazarlık etmek.* Bahse tutuşmak.* Bir şeyi yarıyarıya paylaşmak. kırıştırma * Kırıştırmak işi. kırıştırmak * Kırışmasına sebep olmak.* Karşıcinsten biriyle yakın ilişkide […]