Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 11

on parasız * Hiç parası olmaksızın, parasız. on paraya on taklak atar * küçük çıkar sağlamak için her türlü onur kırıcı işe katlanır. on parmağı boğazında olmak * isteği yapılmazsa sıkıntıya düşme, düşürme anlamında kullanılan bir söz. on parmağında on hüner (veya marifet) * elinden her işgelir, çok becerikli. on parmağında on kara * herkesi […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 12

ondalık sayı * Payda olarak 10 veya 10’un herhangi bir kuvvetini alan kesirli sayı. ondalıkçı * Onda bir pay alarak çalışan kimse. ondan * O zamirinin çıkma durumu.* O sebeple. ondurma * Ondurmak işi. ondurmak * Onmasını sağlamak, iyiye döndürmek. ondurmaz * Öldürücü, kötüleştirici. ondülâtör * Telgraf yazısı. ondüle * Dalgalı, kıvrımlı, kıvrılmış. ondüleli * […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 13

onur üyesi * Bir kuruluşveya derneğe kişiliği ile onur katacağıdüşünülerek seçilen kimse. onurlandırma * Onurlandırmak işi. onurlandırmak * Kendisine saygıduyulan bir kimse, bir yere gelerek oradakileri mutlu etmek, onur kazandırmak, onurunuartırmak, şereflendirmek, şeref vermek. onurlanma * Onurlanmak işi, şereflenme, teşerrüf. onurlanmak * Onur duymak, şereflenmek, teşerrüf etmek. onurlu * Onuru olan veya onurunu üstün tutan, […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 14

oradan buradan * belli bir sıra gözetmeksizin, karışık olarak. orak * Ekin biçmekte kullanılan, yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı birsaptan oluşan ekin biçme aracı.* Ekin biçme zamanı. orak ayı * Temmuz. orak böceği * Ağustos böceği. orakçı * Orakla ekin biçen kimse. orakçılık * Orakçının işi. oraklaşma * […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 15

orducu * Savaşalanına gitmek için yola çıkan Osmanlı ordusunun her türlü ihtiyaçlarını sağlamak için birlikte gidenzanaatçılar ve esnafa topluca verilen ad. ordugâh * Ordunun konakladığıyer. ordusuz * Ordusu olmayan. orfoz * Hanigillerden, Ege ve Akdeniz’de bulunan, eti beyaz ve lezzetli, 10 kg dan 50 kg a kadar ağırlığı olan birbalık türü (Epinepheles gigas). org * […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 5

okramak * (acıkmış, susamışolan at için) Yiyecek veya su gördüğü zaman kişnemek. oksalat * Billûrları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taşyapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi. oksalik * Kuzu kulağı gibi birçok bitkilerde rastlanan, özellikle temizleme maddesi olarak kullanılan, “keskin, zehirliasit” anlamına gelen oksalik asit teriminde geçer, (HOCO-COOH), kuzu kulağıasidi. oksalik asit * Oksalik. oksidiyon taşı […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 6

okuma yitimi * Görmede hiçbir bozukluk olmadığıhâlde okuma yetisinin yok olması, aleksi. okumak * Yazıya geçirilmiş bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak veya aynızamanda seslereçevirmek.* Bu biçimde yazılmışolan bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek.* Bir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında veya yazılışeyler üzerinde çalışmak, öğrenimgörmek.* (şarkı, türkü veya şiir vb. için) Sesli […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 7

olağanlaştırma * Olağanlaştırmak işi veya durumu. olağanlaştırmak * Olağan duruma getirmek. olağanlık * Olağan olma durumu. olağanüstü * Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalâde.* Beklenmedik bir zamanda yapılan, önceden tasarlanmışolan, fevkalâde.* Büyük bir hayranlığa yol açan, harikulâde. olağanüstü hâl * Sıkıyönetimden önce, sonra veya bundan tamamen bağımsız olarak kanunla belirtilen olağanüstü yetkilerinsivil yönetime verilmesi ve kullanılmasıdurumu. […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 8

oleik asit * Oleik. olein * Sıvıyağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri. oleometre * Yağların yoğunluğunu ölçmeye yarayan sıvıöçler. olgu * Birtakım olayların dayandığısebep veya bu sebeplerin yol açtığısonuç, vakıa.* Düşünülmüşolanın karşıtı, olmuşolan, gerçek olan, gerçekleşmişolan, vakıa. olgucu * Olguculukla ilgili olan, pozitivist.* Olguculuk yanlısı olan (kimse). olguculuk * Araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 9

oluk gibi akmak * çok bol ve arasıkesilmeden gelmek. oluk oluk * Pek çok. olukçuk * Küçük oluk.* Bazı organların yüzeyinde bulunan çentikler. oluklaşma * Oluklaşmak işi. oluklaşmak * Oluk durumuna girmek, oluk görünümü almak. oluklu * Oluğu olan.* Üstünde yol yol olukları bulunan. olumlama * Olumluluğu ortaya koyma, icap. olumlu * Gözetilen amaca veya […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 2

ocağına darıekmek * Bkz. ocağına incir dikmek. ocağına düşmek * birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak. ocağına incir dikmek * birinin evini barkınıdağıtmak. ocağınıyeşertmek * aile yuvasınıcanlandırmak. ocak * Ateşyakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma gibi amaçlarla kullanılan yer.* Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla veya taştan yapılmış, bacası olan yer, şömine.* Isıvererek üzerine […]

Kategoriler
O SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük O Sayfa 3

oduncul * Odunla beslenen böcek. odunculuk * Odun kesme ve satma işi. odunlaşma * Bazı bitki hücrelerinde odun özü denilen bir kimyasal madde alarak odunsu bir duruma girmeleri olayı.* Kabalaşma. odunlaşmak * (bitkilerde) Odun durumuna gelmek.* Kabalaşmak. odunluk * Odun konulan yer.* Odun durumuna getirilip yakılmaya elverişli (ağaç).* Kabalık, anlayışsızlık. odunsu * Oduna benzeyen, odunu […]