Laisse-moi t’dire deux, trois conneries, avant que t’en fasses une
– Bir tane yapmadan önce sana iki, üç saçmalık söyleyeyim.
Le problème de la vie c’est qu’y en a qu’une
– Sadece bir yaşam sorunu
On soignera jamais la dépression comme on soigne un rhume
– Depresyon asla soğuk algınlığının tedavi edildiği şekilde tedavi edilmeyecektir
Mais dis-toi que tu pourras compter sur moi le temps qu’ça dure
– Ama kendine söyle, sürdüğü sürece bana güvenebilirsin.
Allergique à la vie, les matins sont obscurs
– Hayata alerjisi var, sabahlar karanlık
Quand tout a un arrière goût d’déjà vu
– Her şeyin bir deja vu tadı olduğunda
Les nuits sont mortes, tout le monde t’a abandonné, même la lune
– Geceler öldü, herkes seni terk etti, ay bile
Mais la fin du désert se cache peut-être derrière chaque dune
– Ama çölün sonu her kumulun arkasına saklanıyor olabilir.
Tout va s’arranger, c’est faux, je sais qu’tu sais
– Her şey yoluna girecek, yanlış, bildiğini biliyorum
Des fois j’saurai plus trop quoi dire, mais j’pourrai toujours écouter
– Bazen artık ne diyeceğimi bilemeyeceğim ama her zaman dinleyebileceğim
Tout va pas changer, enfin, sauf si tu l’fais
– Yapmazsan her şeyi değiştirmek için pek de iyi gitmiyor,
Quand t’as l’désert à traverser, y a rien à faire, sauf d’avancer
– Geçme fırsatınız olduğunda, ilerlemekten başka yapacak bir şey yok
Rien à faire sauf d’avancer
– İleriye gitmekten başka yapacak bir şey yok.
On en rira quand on l’verra sous un jour meilleur
– Daha iyi bir ışıkta gördüğümüzde buna güleceğiz.
Jour meilleur, jour meilleur
– İyi günler, iyi günler
On en rira quand on l’verra sous un jour meilleur
– Daha iyi bir ışıkta gördüğümüzde buna güleceğiz.
Jour meilleur, jour meilleur, jour meilleur
– Daha iyi bir gün, daha iyi bir gün, daha iyi bir gün
Comme dans toutes les chansons d’variét’ où toutes les meufs sont parties
– Tüm civcivlerin gittiği tüm aşk şarkılarında olduğu gibi
Comme dans tous les morceaux de rap où tous tes potes t’ont trahi
– Tüm arkadaşlarının sana ihanet ettiği tüm rap parçalarında olduğu gibi
Des fois t’as besoin de soutien, des fois t’as besoin d’un ami
– Bazen desteğe ihtiyacın var, bazen bir arkadaşa ihtiyacın var
Des fois t’as besoin d’avoir la haine
– Bazen nefretin olması gerekir.
Des fois t’as besoin d’un ennemi
– Bazen bir düşmana ihtiyacın olur.
En vrai, tu peux pas tout contrôler, faut que tu l’acceptes
– Aslında, her şeyi kontrol edemezsin, kabul etmelisin
D’être heureux, c’est comme le reste, faut d’abord apprendre à l’être
– Mutlu olmak için, diğerleri gibi, önce mutlu olmayı öğrenmelisin
Je sais, tu vas te coucher en disant “demain, j’le fais”
– Biliyorum, yatağa gidip “Yarın yaparım” diyeceksin.”
Tu t’réveilles en disant “demain, j’le fais”
– Uyanıyorsun ve diyorsun ki, “yarın yapacağım.”
Mon ami, laisse-moi t’dire deux, trois conneries, avant que t’en fasses une
– Dostum, bir tane yapmadan önce sana iki, üç saçmalık söyleyeyim.
Le problème de la vie, c’est qu’y en a qu’une
– Sadece bir yaşam sorunu
On soignera jamais la dépression comme on soigne un rhume
– Depresyon asla soğuk algınlığının tedavi edildiği şekilde tedavi edilmeyecektir
Mais dis-toi que tu pourras compter sur moi le temps qu’ça dure
– Ama kendine söyle, sürdüğü sürece bana güvenebilirsin.
Allergique à la vie, les matins sont obscurs
– Hayata alerjisi var, sabahlar karanlık
Quand tout à un arrière-goût d’déjà vu
– Her şeyin bir deja vu tadı olduğunda
Les nuits sont mortes, tout le monde t’a abandonné, même la lune
– Geceler öldü, herkes seni terk etti, ay bile
Mais la fin du désert se cache peut-être derrière chaque dune
– Ama çölün sonu her kumulun arkasına saklanıyor olabilir.
Tout va s’arranger, c’est faux, je sais qu’tu sais
– Her şey yoluna girecek, yanlış, bildiğini biliyorum
Des fois j’saurai plus trop quoi dire, mais j’pourrai toujours écouter
– Bazen artık ne diyeceğimi bilemeyeceğim ama her zaman dinleyebileceğim
Tout va pas changer, enfin, sauf si tu l’fais
– Yapmazsan her şeyi değiştirmek için pek de iyi gitmiyor,
Quand t’as l’désert à traverser, y a rien à faire, sauf d’avancer
– Geçme fırsatınız olduğunda, ilerlemekten başka yapacak bir şey yok
Rien à faire sauf d’avancer
– İleriye gitmekten başka yapacak bir şey yok.
On en rira quand on l’verra sous un jour meilleur
– Daha iyi bir ışıkta gördüğümüzde buna güleceğiz.
Jour meilleur, jour meilleur
– İyi günler, iyi günler
On en rira quand on l’verra sous un jour meilleur
– Daha iyi bir ışıkta gördüğümüzde buna güleceğiz.
Jour meilleur, jour meilleur, jour meilleur
– Daha iyi bir gün, daha iyi bir gün, daha iyi bir gün
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.