Lo vedi come sei, arrenditi stanotte
– Olduğun gibi görüyorsun, bu gece vazgeç
Che non ci metteremo a tremare, come foglie
– Yapraklar gibi titremeyeceğimizi
Siamo stati mai liberi? A volte
– Hiç özgür olduk mu? Bazen
Sei tu che mi hai insegnato a giocare a chi è più forte
– Bana daha güçlü olan çalmayı öğreten sendin.
E ogni volta è così, ogni volta è normale
– Ve her seferinde öyle, her seferinde normal
Non c’è niente da dire, niente da fare
– Söyleyecek bir şey yok, yapacak bir şey yok
Ogni volta è così, siamo sante o puttane
– Her seferinde öyle, biz kutsalız ya da fahişeyiz
E non vuoi restare qui, e neanche scappare
– Ve sen burada kalmak istemiyorsun, hatta kaçmak bile istemiyorsun
Mamma mi diceva sempre: “Siamo come angeli”
– Annem bana hep derdi ki,” biz melek gibiyiz.”
E ti ripetevo sempre: “Per favore abbracciami”
– Ve sana hep dedim ki, ” lütfen bana sarıl.”
Io per appartenere alle tue mani non ci ho messo niente
– Ellerine ait hiçbir şey almadım.
E ti credevo quando mi giuravi che eri pazzo di me
– Ve benim için deli olduğuna yemin ettiğinde sana inanmıştım.
E mi guardavi con quegli occhi grandi e mi dicevi sempre
– Ve bana o kocaman gözlerle baktın ve hep dedin ki
“Come sei bella, nessuna mai, nessuna più di te”
– Sen daha “ne kadar güzel olduğunu, şimdiye kadar hiçbiri, hiçbiri daha fazla”
Come dimenticare, io non ti ho chiesto niente mai
– Nasıl unutulur, sana hiç bir şey sormadım
Una rosa da ricamare, sopra ai ricordi e che ne sai
– Oyalamak için bir gül, anıların üstünde ve ne biliyorsun
Che sono stanca di sentirmi sospesa e fragile
– Askıya alınmış ve kırılgan hissetmekten yorulduğumu
Ma con te, ogni volta è così, ogni volta è normale
– Ama seninle, her seferinde öyle, her seferinde normal
Non c’è niente da dire, niente da fare
– Söyleyecek bir şey yok, yapacak bir şey yok
Ogni volta è così, siamo sante o puttane
– Her seferinde öyle, biz kutsalız ya da fahişeyiz
E non vuoi restare qui, e neanche scappare
– Ve sen burada kalmak istemiyorsun, hatta kaçmak bile istemiyorsun
Mamma mi diceva sempre: “Siamo come angeli”
– Annem bana hep derdi ki,” biz melek gibiyiz.”
E ti ripetevo sempre: “Per favore abbracciami”
– Ve sana hep dedim ki, ” lütfen bana sarıl.”
Che per appartenere alle tue mani non ci ho messo niente
– Senin ellerine ait olmak için hiçbir şey almadım.
E ti credevo quando mi giuravi che eri pazzo di me
– Ve benim için deli olduğuna yemin ettiğinde sana inanmıştım.
E mi guardavi con quegli occhi grandi e mi dicevi sempre
– Ve bana o kocaman gözlerle baktın ve hep dedin ki
“Come sei bella nessuna mai, nessuna più di te”
– “Güzel şimdiye kadar hiçbiri senin kadar, senin kadar hiçbiri daha”
Non so perché ogni volta è così
– Neden her seferinde böyle olduğunu bilmiyorum.
Ogni cosa è al suo posto
– Her şey onun yerinde
Non mi piovere addosso
– Bana yağmur yağdırmayın.
Persi per strada a un incrocio per un momento
– Bir an kavşakta sokakta kaybolmuş
Metti che il cielo poi fosse il pavimento
– Gökyüzü zemin olsun
Per me ogni volta è così facile
– Benim için her zaman çok kolay
Te lo ricordi che…
– Bunu hatırlıyorsun…
Che per appartenere alle tue mani non ci ho messo niente
– Senin ellerine ait olmak için hiçbir şey almadım.
E ti credevo quando mi giuravi che eri pazzo di me
– Ve benim için deli olduğuna yemin ettiğinde sana inanmıştım.
E mi guardavi con quegli occhi grandi e mi dicevi sempre
– Ve bana o kocaman gözlerle baktın ve hep dedin ki
“Come sei bella nessuna mai, nessuna mai, nessuna più di te”
– “Güzel şimdiye kadar Hayır, Hayır asla, sana daha nasıl”
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.