On my way to see my friends who lived a couple blocks away from me (owh)
– Birkaç blok ötede oturan arkadaşlarımı görmeye giderken (oh)
As I walked through the subway
– Metronun içinden yürürken
It must have been about quarter past three
– Saat yaklaşık üç çeyrek olmalıydı
In front of me stood a beautiful honey with a beautiful body
– Önümde güzel vücutlu güzel bir fıstık durdu
She asked me for the time
– Bana saati sordu
I said it’d cost her her name a six digit number & a date with me tomorrow at nine
– Ona, ismine 6-haneli bir sayıya ve benimle yarın dokuzda bir randevuya malolacağını söyledim
Did she decline? No
– Ret mi etti? hayır
Didn’t she mind? I don’t think so
– Umursamadı mı? Sanmıyorum
Was it for real? Damn sure
– Bu gerçek miydi? Lanet evet
What was the deal? A pretty girl aged 24
– Olay neydi? 24 yaşında tatlı bir kız
So was she keen? She couldn’t wait
– Peki hevesli miydi? Sabırsızlanıyordu
Cinnamon queen? Let me update
– Tarçın güzeli? Güncelleyeyim
What did she say? She said she’d love to rendezvous
– Ne söyledi? Buluşmanın hoşuna gideceğini söyledi
She asked me what we were gonna do
– Bana ne yapacağımızı sordu
Said we’d start with a bottle of moet for two
– İki kişi için bir şişe moet le başlayacağız dedim
Monday, took her for a drink on Tuesday
– Pazartesi, Salı onu bir şeyler içmeye çıkardım
We were making love by Wednesday
– Çarşamba boyunca sevişiyorduk
And on Thursday & Friday & Saturday
– Ve Perşembe ve Cuma ve Cumartesi
We chilled on Sunday
– Pazar günü durulduk
I met this girl on Monday
– Pazartesi bu kızla tanıştım
Took her for a drink on Tuesday
– Salı onu bir şeyler içmeye çıkardım
We were making love by Wednesday
– Çarşamba boyunca sevişiyorduk
And on Thursday & Friday & Saturday
– Ve Perşembe ve Cuma ve Cumartesi
We chilled on Sunday
– Pazar günü durulduk
Nine was the time cos I’ll be getting mine
– Saat dokuzdu çünkü benim olanı alacaktım
And she was looking fine, smooth talker
– Ve iyi görünüyordu, akıcı konuşuyordu
She told me she’d love to unfold me all night long
– Bana tüm gece beni çözmek istediğini söyledi
Ooh I loved the way she kicked it
– Ooh tarzını sevdim
From the front to back she flipped
– Önden arkaya döndürdü
(back she flipped it, ooh the way she kicked it)
– (Arkaya döndürdü, ooh tarzı)
And I oh oh I yeah hope that she’d care
– Ve ben oh oh ben evet umarım önemsiyordur
Cos I’m a man who’ll always be there
– Çünkü ben hep yanında olacak biriyim
Ooh yeah I’m not a man to play around baby
– Ooh evet ben öylesine takılacak biri değilim bebek
Ooh yeah cos a one night stand isn’t really fair
– Ooh evet çünkü tek gecelik bir ilişki gerçekten adil değil
From the first impression girl hmm you don’t seem to be like that
– İlk izlenimde bebek sen öyle biri gibi görünmüyorsun
Cos there’s no need to chat for there’ll be plenty for that
– Muhabbete gerek yok çünkü ona bolca vakit olacak
From the subway to my home
– Metrodan evime
Endless ringing of my phone
– Telefonum durmadan çalıyor
When you feeling all alone
– Yapayalnız hissettiğinde
All you gotta do is just call me call me
– Tek yapman gereken, ara beni, ara beni
(Break it down, uh break it down)
– (Parçala, ah parçala)
Since I met this special lady ooh yeah
– Bu özel bayanla tanıştığımdan beri
I can’t get her of my mind
– Onu aklımdan çıkartamıyorum
She’s one of a kind
– O türünün tek örneği
And I ain’t about to deny it
– Ve bunu inkar etmeyeceğim
It’s a special kind thing with you-oh…….
– Bu seninle olan özel türden bir şey-oh……
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.