I bought myself an aeroplane
– Kendime bir uçak aldım.
To see how high that it could take me
– Bunun beni ne kadar yükseğe çıkarabileceğini görmek için
I made it past the milky way
– Samanyolu’nu geçtim.
But it seems I’m still not even close
– Ama görünüşe göre hala yakın bile değilim.
I’m having dinner with the king, the queen
– Kralla, kraliçeyle yemek yiyeceğim.
I swear I’m living out my wildest dreams
– Yemin ederim en çılgın hayallerimi yaşıyorum
I’m trying to give the DJ all of me
– Dj’e hepimi vermeye çalışıyorum.
But I’m dancing like a ghost
– Ama hayalet gibi dans ediyorum
‘Cause no matter who l love
– Çünkü kimi seversem seveyim
And no matter who I touch
– Ve kime dokunursam dokunayım
I’m afraid there isn’t much
– Korkarım fazla bir şey yok.
Without you
– Sensiz
See, look at all my stuff
– Bakın, şu eşyalarıma bakın.
You would think I had enough
– Yeterince içtiğimi düşünürdün.
But I swear there isn’t much
– Ama yemin ederim fazla bir şey yok.
Without you
– Sensiz
I bought a house and named it after you
– Bir ev aldım ve adını senin koydum.
I keep it dark to kill the afternoons
– Öğleden sonraları öldürmek için karanlık tutuyorum.
I fill my bedroom up with big balloons
– Yatak odamı büyük balonlarla dolduruyorum.
But there’s still not much to hold
– Ama hala dayanacak fazla bir şey yok.
I threw a party and I hoped you’d come
– Bir parti verdim ve geleceğini umuyordum.
I guess the postman delivered wrong
– Sanırım postacı yanlış teslim etti.
They’re trying to set me up with Mike or John
– Bana Mike ya da John’u ayarlamaya çalışıyorlar.
But I’d rather just get old
– Ama bunun yerine sadece eski alırdım
‘Cause no matter how l’m loved
– Çünkü ne kadar sevilirsem sevileyim
And no matter how I’m touched
– Ve nasıl duygulandığım önemli değil
I’m afraid there isn’t much
– Korkarım fazla bir şey yok.
Without you
– Sensiz
See, look at all my stuff (all my stuff, my stuff)
– Bakın, tüm eşyalarıma bakın (tüm eşyalarım, eşyalarım)
You would think I had enough
– Yeterince içtiğimi düşünürdün.
I’m afraid there isn’t much
– Korkarım fazla bir şey yok.
Without you
– Sensiz
Oh, God willing, you’ll find it in your heart and whisper I’m forgiven
– İnşallah bunu kalbinde bulursun ve affedildiğimi fısıldarsın.
I’ve taken you for granted, baby, I admit it
– Seni hafife aldım bebeğim, kabul ediyorum
But all I really want
– Ama gerçekten tek istediğim
All I really want
– Gerçekten tek istediğim
Baby, all I really want is you
– Bebeğim, tek istediğim sensin.
I regret it, I get it
– Pişmanım, anlıyorum.
There’s nothing and there’s no one quite like you
– Hiçbir şey yok ve senin gibi hiç kimse yok
I’m begging
– Yalvarıyorum
You got me on my knees this afternoon
– Bu öğleden sonra dizlerimin üstüne çöktüm.
Pathetic
– Acınası
But all I really want
– Ama gerçekten tek istediğim
Baby, all I really want is you
– Bebeğim, tek istediğim sensin.
‘Cause no matter who l love
– Çünkü kimi seversem seveyim
And no matter who I touch
– Ve kime dokunursam dokunayım
I’m afraid there isn’t much
– Korkarım fazla bir şey yok.
Without you
– Sensiz
See, look at all my stuff
– Bakın, şu eşyalarıma bakın.
You would think I’ve had enough (I’ve had enough)
– Yeterince içtiğimi düşünürsün (yeterince içtim)
But I swear there isn’t much
– Ama yemin ederim fazla bir şey yok.
Without you
– Sensiz
Emeli Sandé – There Isn’t Much English Lyrics Turkish Translations
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.