Ali Gatie – The Look (feat. Kehlani) İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Strange things could happen
– Garip şeyler olabilir.
When you’re next to me, next to me (yeah)
– Sen yanımdayken, yanımdayken (evet)
It’s like I imagine
– Hayal ettiğim gibi
There’s an energy I can read
– Okuyabileceğim bir enerji var.

And I know (I know)
– Ve biliyorum (biliyorum)
Where you go (where you go)
– Nereye gidiyorsun (nereye gidiyorsun)
In your head, we’re going down that road
– Kafanın içinde, o yoldan gideceğiz.
There’s some kind of magic
– Bir çeşit sihir var.
Something no one sees, only me
– Kimsenin görmediği bir şey, sadece ben

You gon’ give me that look, look, look, loo-look
– Bana o bakışı atacaksın, bak, bak, loo-bak
You don’t have to tell me that it’s mine (ayy)
– Bana benim olduğunu söylemene gerek yok (ayy)
When you give me that look, look, look, loo-look
– Bana o bakışı attığında, bak, bak, loo-bak
You said everything with just your eyes (you said everything with your eyes)
– Her şeyi sadece gözlerinle söyledin (her şeyi gözlerinle söyledin)

You don’t need to say too much (say too much)
– Çok fazla söylemene gerek yok (çok fazla söyle)
Words get in the way too much (way too much)
– Kelimeler çok fazla engel oluyor (çok fazla)
And then we’ll contemplate too much
– Ve sonra çok fazla düşüneceğiz
I don’t wanna waste your time or mine
– Senin ya da benim zamanımı harcamak istemiyorum.
It’s behind your eyes
– Gözlerinin arkasında
You’ve been tryin’ me all night
– Bütün gece beni denedin.

So do it, it’s your shot, shoot it
– Öyleyse yap, bu senin şansın, ateş et
Ain’t no other way, I’ll gotta go through it
– Başka yolu yok, bunu yaşamak zorundayım.
You caught me the moment before I knew it
– Farkına varmadan beni yakaladın.
But I couldn’t hide it
– Ama saklayamadım.
You see right through it, yeah, yeah, yeah
– Tam içinden görüyorsun, evet, evet, evet

And I know (and I know)
– Ve biliyorum (ve biliyorum)
Where you go (where you go)
– Nereye gidiyorsun (nereye gidiyorsun)
In your head, we’re going down that road
– Kafanın içinde, o yoldan gideceğiz.
There’s some kind of magic
– Bir çeşit sihir var.
Something no one sees, only me
– Kimsenin görmediği bir şey, sadece ben

You gon’ give me that look, look, look, loo-look
– Bana o bakışı atacaksın, bak, bak, loo-bak
You don’t have to tell me that it’s mine (ayy)
– Bana benim olduğunu söylemene gerek yok (ayy)
When you give me that look, look, look, loo-look (loo-look)
– Bana o bakışı attığında, bak, bak, loo-bak (loo-bak)
You said everything with just your eyes
– Her şeyi sadece gözlerinle söyledin.

Oh, you give me that look (ayy)
– Oh, bana öyle bakıyorsun (ayy)
Don’t you give me that look (ayy)
– Bana öyle bakma (ayy)
I know that you’ve been up to something
– Bir şeylerin peşinde olduğunu biliyorum.
Ignoring all our discussions
– Tüm tartışmalarımızı görmezden gelmek
You give me that look (ayy)
– Bana öyle bakıyorsun (ayy)
Don’t you give me that look (oh, oh, hey, yeah)
– Bana öyle bakma (oh, oh, hey, evet)
Oh, oh-oh, oh (oh, oh, oh, oh, yeah)
– Oh, oh-oh, oh (oh, oh, oh, oh, evet)

One look in your eyes and I know what you want
– Gözlerine bir bakış ve ne istediğini biliyorum.
There’s no words that you gotta say to me (yeah)
– Bana söyleyeceğin hiçbir kelime yok (evet)
You tryna make me believe in your love
– Beni aşkına inandırmaya çalışıyorsun.
Go on, take me for a ride
– Hadi, beni gezintiye çıkar.

You gon’ give me that look, look, look, loo-look
– Bana o bakışı atacaksın, bak, bak, loo-bak
You don’t have to tell me that it’s mine (you don’t gotta tell me)
– Bana benim olduğunu söylemene gerek yok (bana söylemene gerek yok)
When you give me that look, look, look, loo-look (loo-look)
– Bana o bakışı attığında, bak, bak, loo-bak (loo-bak)
You said everything with just your eyes
– Her şeyi sadece gözlerinle söyledin.

Oh, you give me that look (no oh)
– Oh, bana öyle bakıyorsun (hayır oh)
Don’t you give me that look (no oh)
– Bana öyle bakma (hayır oh)
I know that you’ve been up to something
– Bir şeylerin peşinde olduğunu biliyorum.
Ignoring all our discussions
– Tüm tartışmalarımızı görmezden gelmek
You give me that look (look-look-look, ayy)
– Bana o bakışı ver (bak-bak-bak, ayy)
Don’t you give me that look, yeah, yeah
– Bana öyle bakma, evet, evet
Oh, oh-oh, oh (oh, oh, oh, oh, yeah)
– Oh, oh-oh, oh (oh, oh, oh, oh, evet)




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın