Aloe Blacc – I Need A Dollar İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I need a dollar, dollar, a dollar is what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım var, bir dolara ihtiyacım var, hey, hey
Well, I need a dollar, dollar, a dollar is what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım var, bir dolara ihtiyacım var, hey, hey
Said I need dollar, dollar, a dollar is what I need
– Dolara ihtiyacım olduğunu söyledi, dolara, dolara ihtiyacım olan şey
And if I share with you my story would you share your dollar with me?
– Hikayemi sizinle paylaşırsam, dolarınızı benimle paylaşır mısınız?

Bad times are coming and I reap what I don’t sow, hey, hey
– Kötü zamanlar geliyor ve ben ekmediğimi biçiyorum, hey, hey
Well, let me tell you something, all that glitters ain’t gold, hey, hey
– Sana bir şey söyleyeyim, tüm o parıltılar altın değil, hey, hey
It’s been a long old trouble, long old troublesome road
– Çok eski bir bela, çok eski zahmetli bir yoldu.
And I’m looking for somebody, come and help me carry this load
– Ve birini arıyorum, gel ve bu yükü taşımama yardım et

I need a dollar, dollar, a dollar, that’s what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım var, bir dolara, bir dolara, ihtiyacım olan şey bu, hey, hey
Well, I need a dollar, dollar, a dollar, that’s what I need
– Bir dolara ihtiyacım var, bir dolara, bir dolara, ihtiyacım olan şey bu

Well, I don’t know if I’m walking on solid ground
– Sağlam bir zeminde yürüyüp yürümediğimi bilmiyorum.
‘Cause everything around me is falling down
– Çünkü etrafımdaki her şey çöküyor
And all I want is for someone to help me
– Ve tek istediğim birinin bana yardım etmesi

I had a job but the boss man let me go, he said
– Bir işim vardı ama patron beni bıraktı, dedi.
“I’m sorry but I won’t be needing your help no more,” I said
– “Üzgünüm ama artık yardımına ihtiyacım olmayacak” dedim.
“Please mister boss man, I need this job more than you know”
– “Lütfen patron Bey, bu işe sizin bildiğinizden daha çok ihtiyacım var.”
But he gave me my last paycheck and he sent me on out the door
– Ama bana son maaşımı verdi ve beni kapıdan dışarı gönderdi.

Well, I need a dollar, dollar, a dollar is what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım var, bir dolara ihtiyacım var, hey, hey
Said I need a dollar, dollar, a dollar is what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım olduğunu söyledi, dolar, ihtiyacım olan şey bir dolar, hey, hey
And I need a dollar, dollar, a dollar is what I need
– Ve bir dolara ihtiyacım var, bir dolara ihtiyacım olan şey
And if I share with you my story, would you share your dollar with me?
– Hikayemi sizinle paylaşırsam, dolarınızı benimle paylaşır mısınız?

Well, I don’t know if I’m walking on solid ground
– Sağlam bir zeminde yürüyüp yürümediğimi bilmiyorum.
‘Cause everything around me is crumbling down
– Çünkü etrafımdaki her şey çöküyor
And all I want is for someone to help me
– Ve tek istediğim birinin bana yardım etmesi

What in the world am I gonna to do tomorrow?
– Yarın ne yapacağım ben?
Is there someone with a dollar that I can borrow?
– Ödünç alabileceğim bir doları olan biri var mı?
Who can help me take away my sorrow?
– Üzüntümü almama kim yardım edebilir?
Maybe it’s inside the bottle, maybe it’s inside the bottle
– Belki şişenin içindedir, belki şişenin içindedir

I had some good old buddy, his names is whiskey and wine, hey, hey
– Eski güzel bir dostum vardı, isimleri viski ve şarap, hey, hey
And for my good old buddy I spent my last dime, hey, hey
– Ve eski dostum için son kuruşumu harcadım, hey, hey
Now wine is good to me, it helps me pass the time
– Şimdi şarap bana iyi geliyor, zaman geçirmeme yardımcı oluyor
And my good old buddy whiskey keeps me warmer than the sunshine
– Ve eski dostum viski beni güneşten daha sıcak tutar.
Hey, hey
– Hey, hey

Your mama may have missed, a child has got his own, hey, hey
– Annen ıskalamış olabilir, bir çocuğun kendine ait bir çocuğu var, hey, hey
If God has plans for me, I hope it ain’t written in stone, hey, hey
– Eğer Tanrı’nın benim için planları varsa, umarım taşa yazılmamıştır, hey, hey
Because I’ve been working, working myself down to the bone
– Çünkü çalışıyorum, kendimi kemiğe kadar çalışıyorum.
And I swear on grandpa’s grave, I’ll be paid when I come home, hey, hey
– Ve büyükbabamın mezarı üzerine yemin ederim, eve geldiğimde paramı alacağım, hey, hey

Well, I need a dollar, dollar, a dollar is what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım var, bir dolara ihtiyacım var, hey, hey
Said I need a dollar, dollar, a dollar is what I need, hey, hey
– Bir dolara ihtiyacım olduğunu söyledi, dolar, ihtiyacım olan şey bir dolar, hey, hey
Well, I need a dollar, dollar, a dollar that’s what I need
– Pekala, bunun bir dolar, bir dolar, bir dolar lazım ne lazım
And if I share with you my story, will you share your dollar with me?
– Hikayemi sizinle paylaşırsam, dolarınızı benimle paylaşır mısınız?

Come on, share your dollar with me
– Hadi, dolarını benimle paylaş.
Go ahead, share your dollar with me
– Devam et, dolarını benimle paylaş.
Come on, share your dollar, give me your dollar, share your dollar with me
– Hadi, dolarını paylaş, bana dolarını ver, dolarını benimle paylaş
Come on share your dollar with me
– Hadi dolarını benimle paylaş.




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın