Ashe – I’m Fine İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Woke up too early
– Çok erken uyandım
Almost put salt in my coffee
– Neredeyse kahveme tuz koyuyordum.
Oh, I thank God that you stopped me before that
– Tanrı’ya şükürler olsun ki beni daha önce durdurdun.
Tripped over something
– Bir şey üzerinde tökezledi
Spilt it all over your front seat
– Ön koltuğunuzun her tarafına döktüm
Didn’t even say I’m sorry about that
– Bunun için üzgün olduğumu bile söylemedim.

On and on, it’s just more of the same
– Üzerinde, daha da fazlası var
And even when you ask if I’m okay
– Ve iyi olup olmadığımı sorduğunda bile

I try to say I’m fine (I’m fine)
– İyi olduğumu söylemeye çalışıyorum (iyiyim)
You don’t (you don’t)
– Yapmıyorsun (yapmıyorsun)
Believe (believe me)
– İnan (inan bana)
When I say I’m alright (alright)
– İyi olduğumu söylediğimde (Tamam)
You know (you know)
– Biliyorsun (biliyorsun)
I need you when I try to say I’m fine (I’m fine)
– İyi olduğumu söylemeye çalıştığımda sana ihtiyacım var (iyiyim)
You know (you know)
– Biliyorsun (biliyorsun)
It’s just (because I)
– Bu sadece (çünkü ben)
Can’t admit when I’m sad (I’m sad)
– Üzgün olduğumda itiraf edemem (üzgünüm)
But thank God
– Ama tanrıya şükür
(You know) I need you when I try to say I’m fine
– (Biliyor musun) demek istediğimde seni bekliyorum

I can hide from everyone else
– Herkesten saklanabilirim.
And they won’t bat an eye
– Ve gözünü bile kırpmazlar
No, they never can tell
– Hayır, asla söyleyemezler.
When I’m falling apart on the inside
– # İçim parçalandığında #
It gets so hard keeping it up
– Bunu sürdürmek çok zorlaşıyor
Keep your eyes down
– Gözlerini aşağıda tut.
Keep your chin up
– Çeneni yukarıda tut.
We all need someone there for us sometimes
– Hepimiz bazen bizim için orada birine ihtiyacımız var

On and on, it’s just more of the same
– Üzerinde, daha da fazlası var
I get so lonely everyday
– Her gün çok yalnızım
Until you ask if I’m okay
– İyi olup olmadığımı sorana kadar

I try to say I’m fine (I’m fine)
– İyi olduğumu söylemeye çalışıyorum (iyiyim)
You don’t (you don’t)
– Yapmıyorsun (yapmıyorsun)
Believe (believe me)
– İnan (inan bana)
When I say I’m alright (alright)
– İyi olduğumu söylediğimde (Tamam)
You know (you know)
– Biliyorsun (biliyorsun)
I need you when I try to say I’m fine (I’m fine)
– İyi olduğumu söylemeye çalıştığımda sana ihtiyacım var (iyiyim)
You know (you know)
– Biliyorsun (biliyorsun)
It’s just (because I)
– Bu sadece (çünkü ben)
Can’t admit when I’m sad (I’m sad)
– Üzgün olduğumda itiraf edemem (üzgünüm)
But thank God
– Ama tanrıya şükür
(You know) I need you when I try to say I’m fine
– (Biliyor musun) demek istediğimde seni bekliyorum




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın