Backstreet Boys – The Call İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Hello?
– Merhaba?
Hi, it’s me, what’s up, baby?
– Merhaba, benim, n’aber bebeğim?
I’m sorry, listen, I’m gonna be late tonight
– Üzgünüm, dinle, bu gece geç kalacağım.
So, don’t stay up and wait for me, okay?
– O yüzden beni bekleme, tamam mı?
Where are you?
– Neredesin?
Wait, wait, say that again?
– Bekle, bekle, tekrar söyler misin?
Hello?
– Merhaba?
You’re really dropping out, I think my battery must be low
– Gerçekten düşüyorsun, sanırım pilim azalmış olmalı.
Listen, if you can hear me, we’re going to a place nearby, alright?
– Dinle, eğer beni duyabiliyorsan, yakındaki bir yere gidiyoruz, tamam mı?
Gotta go
– Gitmeliyim

Let me tell you the story
– Sana hikayeyi anlatayım.
‘Bout the call that changed my destiny
– Kaderimi değiştiren çağrıya
Me and my boys went out
– Ben ve çocuklarım dışarı çıktık.
Just to end up in misery
– Sadece sefalet içinde sona ermek için
Was about to go home
– Eve gitmek üzereydi.
When there she was standing in front of me
– Orada önümde dururken
And said, “Hi, I got a little place nearby, wanna go?”
– “Merhaba, yakınlarda küçük bir yerim var, gitmek ister misin?”

I should’ve said, “No, someone’s waiting for me”
– “Hayır, biri beni bekliyor” demeliydim.
But I called my girl up, and said
– Ama kızımı aradım ve dedim ki

“Listen, baby, I’m sorry, just want to tell you, don’t worry
– “Dinle bebeğim, üzgünüm, sadece sana söylemek istiyorum, endişelenme
I will be late, don’t stay up and wait for me
– Geç kalacağım, sakın kalkma ve beni bekleme.
Say again? You’re dropping out, my battery is low
– Tekrar eder misin? Düşüyorsun, pilim azaldı.
Just so you know, we’re going to a place nearby, gotta go”
– Bil diye söylüyorum, yakında bir yere gidiyoruz, gitmeliyiz. “

Now, two years gone, nothing’s been won
– Şimdi, iki yıl geçti, hiçbir şey kazanılmadı
I can’t take it back, what’s done is done
– Geri alamam, olan oldu.
One of my friends found out
– Arkadaşlarımdan biri öğrendi.
That she wasn’t my only one
– O benim tek çocuğum değildi.
And it eats me from inside
– Ve beni içeriden yiyor
That she’s not by my side
– Benim yanımda olmadığını
Just because I made that call and lied
– Sırf o aramayı yaptım ve yalan söyledim diye

“Listen, baby, I’m sorry, just want to tell you, don’t worry
– “Dinle bebeğim, üzgünüm, sadece sana söylemek istiyorum, endişelenme
I will be late, don’t stay up and wait for me
– Geç kalacağım, sakın kalkma ve beni bekleme.
Say again? You’re dropping out, my battery is low
– Tekrar eder misin? Düşüyorsun, pilim azaldı.
Just so you know, we’re going to a place nearby, gotta go”
– Bil diye söylüyorum, yakında bir yere gidiyoruz, gitmeliyiz. “

Listen, baby, I’m sorry (hello?)
– Dinle bebeğim, özür dilerim (merhaba?)
Listen, baby, I’m sorry (hello?)
– Dinle bebeğim, özür dilerim (merhaba?)
Gotta go
– Gitmeliyim

Let me tell you the story
– Sana hikayeyi anlatayım.
‘Bout the call that changed my destiny
– Kaderimi değiştiren çağrıya
Me and my boys went out
– Ben ve çocuklarım dışarı çıktık.
Just to end up in misery
– Sadece sefalet içinde sona ermek için
Was about to go home
– Eve gitmek üzereydi.
When there she was standing in front of me
– Orada önümde dururken
And said, “Hi, I got a little place nearby”
– “Merhaba, yakınlarda küçük bir yerim var” dedi.
Gotta go
– Gitmeliyim

“Listen, baby, I’m sorry, just want to tell you, don’t worry
– “Dinle bebeğim, üzgünüm, sadece sana söylemek istiyorum, endişelenme
I will be late, don’t stay up and wait for me
– Geç kalacağım, sakın kalkma ve beni bekleme.
Say again? You’re dropping out, my battery is low
– Tekrar eder misin? Düşüyorsun, pilim azaldı.
Just so you know, we’re going to a place nearby, gotta go”
– Bil diye söylüyorum, yakında bir yere gidiyoruz, gitmeliyiz. “

“Listen, baby, I’m sorry, just want to tell you, don’t worry
– “Dinle bebeğim, üzgünüm, sadece sana söylemek istiyorum, endişelenme
I will be late, don’t stay up and wait for me
– Geç kalacağım, sakın kalkma ve beni bekleme.
Say again? You’re dropping out, my battery is low
– Tekrar eder misin? Düşüyorsun, pilim azaldı.
Just so you know, we’re going to a place nearby
– Bil diye söylüyorum, yakında bir yere gidiyoruz.
We’re going to a place nearby, gotta go”
– Yakında bir yere gidiyoruz, gitmeliyiz. “




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın