Is this thing on?
– Bu şey açık mı?
Twisted, baby, I’m a goner
– Sapık, bebeğim, ben bir gidiciyim
I’m a monster
– Ben bir canavarım
Don’t listen to a word I say
– Söylediklerimi dinleme.
‘Cause I say things that I don’t mean (don’t speak)
– Çünkü demek istemediğim şeyleri söylüyorum (konuşma)
When the liquor speak (liquor speak)
– Likör konuştuğunda (likör konuştuğunda)
Don’t wanna break your pretty heart ’cause
– Güzel kalbini kırmak istemiyorum çünkü
Oh-oh, I love to lay when layin’ is next to you
– Oh-oh, senin yanında yatarken yatmayı seviyorum
I feel alive wit’ shawty by my side
– Yanımda canlı zeka’ shawty hissediyorum
Let’s dance
– Hadi dans edelim
I like that, yeah, I like that, yeah
– Bunu Sevdim, Evet, Bunu Sevdim, Evet
I like that angel runnin’ fingers through my hair
– O meleğin parmaklarını saçlarımın arasından geçirmesini seviyorum.
I like that, yeah, I like that, yeah
– Bunu Sevdim, Evet, Bunu Sevdim, Evet
I like that way we touchin’ got you singin’, “Yeah”
– Kavga ettik’ öyle sevdim şarkı var mı”, “Evet”
You like that, yeah, you like that, yeah
– Hoşuna gitti, Evet, hoşuna gitti, Evet
You like that oh, oh, oh
– O senin gibi, oh, oh
I love to lay whеn layin’ is next to
– Ben aşk için lay zaman layin ‘ olduğunu sonraki için
One good night is worth a thousand words (a thousand words)
– İyi bir gece bin kelimeye bedeldir (bin kelime)
One good girl is worth a thousand birds (a thousand birds)
– İyi bir kız bin kuşa değer (bin kuş)
Lеt’s travel the world and make a thousand firsts (a thousand firsts)
– Dünyayı dolaşalım ve bin ilk yapalım (bin ilk)
The way you moving got me at a loss for words, yeah
– Hareket tarzın beni kelimelere boğdu, Evet
Take you out in public, you a masterpiece (masterpiece)
– Seni halka açık bir yere götür, bir başyapıtsın (başyapıt).
The way you’re looking, all my exes mad at me (exes mad at me)
– Baktığın gibi, tüm eski sevgililerim bana kızgın (eski sevgililerim bana kızgın)
Let’s open our eyes ’cause there’s a lot to see (There’s a lot to see)
– Gözlerimizi açalım çünkü görülecek çok şey var (görülecek çok şey var)
I wanna live my life ’cause there’s a lot to see (yeah)
– Hayatımı yaşamak istiyorum çünkü görülecek çok şey var (Evet)
Let’s go to Paris, let’s get a jet plane
– Paris’e gidelim, bir jet uçağı alalım
Let’s live our own life, fuck what your friends say
– Kendi hayatımızı yaşayalım, arkadaşlarının ne dediğini siktir et
Smoke marijuana, do a little cocaine
– Esrar iç, biraz kokain iç
Pull a .45 out, shoot it in the rain
– A’yı Çek .45 dışarı, yağmurda vur
Oh-oh, I love to lay when layin’ is next to you
– Oh-oh, senin yanında yatarken yatmayı seviyorum
I feel alive wit’ shawty by my side
– Yanımda canlı zeka’ shawty hissediyorum
Let’s dance
– Hadi dans edelim
I like that (yeah) I like that (woah)
– Bunu seviyorum (Evet) bunu seviyorum (woah)
I like that angel runnin’ fingers through my hair
– O meleğin parmaklarını saçlarımın arasından geçirmesini seviyorum.
I like that, yeah (oh, yeah), I like that, yeah (I do)
– Bunu seviyorum, Evet (oh, evet), bunu seviyorum, Evet (Evet)
I like that way we touchin’ got you singin’, “Yeah”
– Kavga ettik’ öyle sevdim şarkı var mı”, “Evet”
You like that, yeah, you like that, yeah (yeah, yeah, yeah, yeah)
– Hoşuna gitti, Evet, hoşuna gitti, Evet (Evet, Evet, Evet, Evet)
You like that oh, oh, oh
– O senin gibi, oh, oh
I love to lay when layin’ is next to
– Ben aşk için lay zaman layin ‘ olduğunu sonraki için
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.