You broke my heart
– Kalbimi kırdın
Way too many times before-fore
– Daha önce çok fazla kez-ön
I remember times on the dance floor
– Dans pistindeki zamanları hatırlıyorum.
I remember times when you’d go, now I’m happy alone
– Gideceğin zamanları hatırlıyorum, şimdi yalnız mutluyum.
She stole my heart
– Kalbimi çaldı
I can’t believe I fell for her tricks
– Onun numaralarına aşık olduğuma inanamıyorum.
I can’t believe I passed on my life
– Hayatımı kaybettiğime inanamıyorum.
I can’t believe that times were like oh, oh, oh so good
– Zamanın oh, oh, oh çok iyi olduğuna inanamıyorum.
No one to tell me how, no one to hurt me now
– Bana nasıl olduğunu söyleyecek kimse yok, şimdi bana zarar verecek kimse yok
I thought we said our vows, I miss your disavow
– Yeminlerimizi söylediğimizi sanıyordum, reddetmeni özledim.
Said, my feelings, you got the best of me
– Dedi ki, duygularım, benden en iyisine sahipsin.
Motive was lust, you played me, basically
– Sebep şehvetti, benimle oynadın, temelde
She told me that I’m quite a masochist, oh, I know
– Bana mazoşist olduğumu söyledi, biliyorum.
I can’t believe it still hurts to kiss, so I won’t
– Öpmenin hala acıttığına inanamıyorum, o yüzden yapmayacağım.
How could you ever say you wanted this, I sure don’t
– Bunu istediğini nasıl söyleyebildin, emin değilim.
How could you ever say you’d rather be alone?
– Yalnız kalmayı tercih edeceğini nasıl söylersin?
I’ll be honest, I’m so glad that I’m on my own
– Dürüst olacağım, tek başıma olduğum için çok mutluyum.
Glad I’m modest, finally gave time to myself
– Mütevazı olduğuma sevindim, sonunda kendime zaman ayırdım.
Now I’m breaking out of my shell (Uh, baby no money)
– Şimdi kabuğumdan ayrılıyorum (Ah, bebeğim para yok)
I can’t believe you broke my heart
– Kalbimi kırdığına inanamıyorum.
Way too many times before-fore
– Daha önce çok fazla kez-ön
I remember times on the dance floor
– Dans pistindeki zamanları hatırlıyorum.
I remember times when you’d go, now I’m happy alone
– Gideceğin zamanları hatırlıyorum, şimdi yalnız mutluyum.
She stole my heart
– Kalbimi çaldı
I can’t believe I fell for her tricks
– Onun numaralarına aşık olduğuma inanamıyorum.
I can’t believe I passed on my life
– Hayatımı kaybettiğime inanamıyorum.
I can’t believe that times were like oh, oh, oh so good
– Zamanın oh, oh, oh çok iyi olduğuna inanamıyorum.
I told myself I need nobody else
– Başka kimse ihtiyacım var dedim kendime.
I was surprised on how the cards were dealt
– Kartların nasıl dağıtıldığına şaşırdım.
I wasn’t ever sure of how you felt
– Nasıl hissettiğinden hiç emin değildim.
But I knew for certain I would take you back any time of day
– Ama günün herhangi bir saatinde seni geri alacağımı kesin olarak biliyordum.
Thank you to the adolescent me for my attitude
– Tavrım için ergene teşekkür ederim.
I never tell you ever what to be, I ain’t mad at you
– Sana asla ne olacağını söylemem, sana kızgın değilim.
‘Cause roses are red and violets are blue, I’m missing you
– Çünkü güller kırmızı ve menekşeler mavi, seni özlüyorum
You stay in my head, not sure what to do, I’m leaving you
– Kafamın içinde kal, ne yapacağından emin değilim, seni terk ediyorum
I’ll be honest, I’m so glad that I’m on my own
– Dürüst olacağım, tek başıma olduğum için çok mutluyum.
Glad I’m modest, finally gave time to myself
– Mütevazı olduğuma sevindim, sonunda kendime zaman ayırdım.
Now I’m breaking out of my shell
– Şimdi kabuğumdan ayrılıyorum.
I can’t believe you broke my heart
– Kalbimi kırdığına inanamıyorum.
Way too many times before-fore
– Daha önce çok fazla kez-ön
I remember times on the dance floor
– Dans pistindeki zamanları hatırlıyorum.
I remember times when you’d go, now I’m happy alone
– Gideceğin zamanları hatırlıyorum, şimdi yalnız mutluyum.
She stole my heart
– Kalbimi çaldı
I can’t believe I fell for her tricks
– Onun numaralarına aşık olduğuma inanamıyorum.
I can’t believe I passed on my life
– Hayatımı kaybettiğime inanamıyorum.
I can’t believe that times were like oh, oh, oh so good
– Zamanın oh, oh, oh çok iyi olduğuna inanamıyorum.
You broke my heart
– Kalbimi kırdın
Way too many times before-fore
– Daha önce çok fazla kez-ön
I remember times on the dance floor
– Dans pistindeki zamanları hatırlıyorum.
I remember times when you’d go, now I’m happy alone
– Gideceğin zamanları hatırlıyorum, şimdi yalnız mutluyum.
She stole my heart
– Kalbimi çaldı
I can’t believe I fell for her tricks
– Onun numaralarına aşık olduğuma inanamıyorum.
I can’t believe I passed on my life
– Hayatımı kaybettiğime inanamıyorum.
I can’t believe that times were like oh, oh, oh so good
– Zamanın oh, oh, oh çok iyi olduğuna inanamıyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.