Houla
– Houla
Faut que j’envoie ces lettres
– Bu mektupları göndermeliyim.
Faut que je rappelle mon père d’abord
– Önce babamı aramalıyım.
Faut que je prévoie cette fête
– Bu partiyi planlamalıyım.
Que j’ai promis de faire pour le disque d’or
– Altın disk için yapacağıma söz verdim.
Faut que je pense à l’été
– Yaz hakkında düşünmeliyim.
Trouver des colos pour les gamins
– Çocuklar için colos bulma
Demander quand est-ce que je les ai
– Onlara ne zaman sahip olduğumu sor
Et puis pour qu’ils voient leurs cousins
– Ve sonra kuzenlerini görmeleri için
Faut que je sache ce que mes sœurs ont prévu
– Kız kardeşlerimin ne planladığını bilmem gerek.
Avant de dire qu’elles me l’ont déjà dit
– Söylemeden önce bana zaten söylediler.
Je vais répondre oui mais que j’sais plus
– Evet cevabını vereceğim ama daha fazlasını biliyorum
Puis faudra que je pense à samedi
– O zaman Cumartesi günü düşünmem gerekecek.
J’aimerais les emmener à la mer loin de ces humeurs grisâtres
– Onları bu grimsi ruh hallerinden uzak denize götürmek istiyorum
Et dimanche on ira voir mon père
– Pazar günü babamı görmeye gideceğiz.
On regardera le match tous les quatre
– Dördümüz de maçı izleyeceğiz.
Pour ça faut que je l’appelle d’abord lui
– Bu yüzden önce onu aramalıyım.
Et puis cette fille à qui j’avais promis
– Ve sonra söz verdiğim kız.
Déjà y a cinq jours que demain je la contacterai c’est certain
– Yarın onunla iletişime geçeceğim beş gün var.
Et que je lui donnerai mon avis sur ce truc-là qu’elle a sorti
– Ve onun çıkardığı şey hakkında ona fikrimi vereceğim.
Un podcast sur les interdits, que j’ai trouvé d’ailleurs très bien
– Yasak hakkında bir podcast, çok iyi buldum
Et puis faut que je poste un beau contenu
– Ve sonra güzel bir içerik yayınlamam gerekiyor
J’sais pas, un truc nouveau
– Bilmiyorum, yeni bir şey.
Et vu le temps que je passe dessus
– Ve zamanla bunu harcamak istiyorum
Beaucoup trop peu pour que ce soit beau
– Güzel olmak için çok az
Ça va être nul et le pire
– Bu berbat ve en kötüsü olacak
C’est que je vais réussir à trouver un autre que moi
– Benden başka birini bulmayı başaracağım.
À qui en vouloir pour ça
– Bunun için kim suçlanacak
Stop ça y est
– Orada dur
J’arrête de penser
– Düşünmeyi bırakırım
J’vais courir, j’vais marcher
– Koşacağım, yürüyeceğim.
Stop, allez
– Durma, hadi
J’arrête de me presser
– Acele etmeyi bırakıyorum.
J’vais courir, j’vais marcher, j’vais sourire
– Koşacağım, yürüyeceğim, gülümseyeceğim
Stop ça y est
– Orada dur
J’arrête de penser
– Düşünmeyi bırakırım
J’vais courir, j’vais marcher
– Koşacağım, yürüyeceğim.
Stop, allez
– Durma, hadi
J’arrête de me presser
– Acele etmeyi bırakıyorum.
J’vais courir, j’vais marcher, j’vais sourire
– Koşacağım, yürüyeceğim, gülümseyeceğim
J’vais me relever
– Kalkarım
À côté de ça y a le silence de mes amis
– Yanında arkadaşlarımın sessizliği var.
À qui j’ai renoncé par amour
– Aşk için vazgeçtiğim
Et qui me rappelle qu’aujourd’hui je n’ai plus ni elle ni le temps pour
– Bugün ne onu ne de vaktim var o aklıma geldi de
Ne serait ce que les reconquérir
– Sadece onları geri kazanırdı
Et puis plus on vieillit, moins on comprend les gens qui nous entoure
– Ve sonra yaşlandıkça, çevremizdeki insanları daha az anlıyoruz
Plus on vieillit, moins on comprend tout court
– Yaşlandıkça, daha az anlıyoruz
Alors, y a l’amour des enfants, avec ça tu manques plus de rien
– Yani, çocukların sevgisi var, bununla daha fazla bir şey yok
Moi je les aime tellement justement
– Onları çok seviyorum
Que j’ai tout le temps peur de pas faire bien
– Her zaman iyi olmamaktan korkuyorum.
Faut dire qu’on parle des blessures faites par le regard d’un père
– Bir babanın bakışları tarafından yapılan yaralardan bahsettiğimiz söylenmelidir
La moitié des gens malheureux sur cette terre le sont de cette manière
– Bu dünyadaki talihsiz insanların yarısı bu şekilde
À quoi sert vraiment l’exigence, pourquoi on souhaite être excellent
– Gerçekten gereklilik nedir, Neden mükemmel olmak ister
Quand on voit dans quelle deshérence, se retrouve les génies souvent
– Ne ilgisizlik içinde gördüğümüzde, Dahiler genellikle kendilerini bulurlar
Moi je voudrais leur apprendre à être heureux avant d’être brillant
– Onlara parlak olmadan önce mutlu olmayı öğretmek istiyorum
Je voudrais leur apprendre à être heureux souvent, souvent
– Onlara sık sık mutlu olmayı öğretmek istiyorum
Parce que je veux pour être ce que je veux
– Çünkü istediğim gibi olmak istiyorum.
C’est bien moins important que ce que je suis
– Kim olduğumdan çok daha az önemli.
Les gamins c’est “faites ce que je fais”, pas “faites ce que je veux”
– Çocuklar ” istediğimi yap “değil,” yaptığımı yap ” dır”
Et encore moins “faites ce que je dis”
– Yalnız ben gibi yapalım ” demek”
Dans ce cas-là tant mieux pour la musique
– Bu durumda müzik için daha iyi
Tant mieux pour l’énergie, tant mieux pour les envies
– Enerji için çok daha iyi, arzular için çok daha iyi
Et pour le reste, pardon, tant pis
– Ve geri kalanı için, üzgünüm, çok kötü
Pardon, tant pis, pardon, tant pis, pardon, tant pis
– Üzgünüm, Üzgünüm, Üzgünüm, Üzgünüm, Üzgünüm, Üzgünüm
Stop ça y est
– Orada dur
J’arrête de penser
– Düşünmeyi bırakırım
J’vais courir, j’vais marcher
– Koşacağım, yürüyeceğim.
Stop, allez
– Durma, hadi
J’arrête de me presser
– Acele etmeyi bırakıyorum.
J’vais courir, j’vais marcher, j’vais sourire
– Koşacağım, yürüyeceğim, gülümseyeceğim
Stop ça y est
– Orada dur
J’arrête de penser
– Düşünmeyi bırakırım
J’vais courir, j’vais marcher
– Koşacağım, yürüyeceğim.
Stop, allez
– Durma, hadi
J’arrête de penser
– Düşünmeyi bırakırım
J’vais courir, j’vais marcher, j’vais sourire
– Koşacağım, yürüyeceğim, gülümseyeceğim
J’vais me relever
– Kalkarım
Avancer, se rassembler, sans flancher enjamber
– İleriye taşımak, toplamak, üzerinde kanat adım olmadan
Le chantier des pensées qui semblaient emmêlées
– Kafa karıştırıcı görünen düşüncelerin şantiyesinde
Je m’y colle et sans délais, mes soucis prenez-les
– Ona sadık kalıyorum ve gecikmeden endişelerim onları alıyor
Et l’angoisse tenez-la bien, j’vais shooter dedans comme elle vient
– Ve acı onu sıkı tut, o geldiğinde ateş edeceğim
Faut que je marche parce que je comprends quand je marche
– Yürümek zorundayım çünkü yürürken anlarım.
Faut que je marche parce que j’apprends quand je marche
– Yürümek zorundayım çünkü yürürken öğreniyorum.
Faut que je marche parce que je pense quand je marche
– Yürümek zorundayım çünkü yürürken düşünüyorum.
Parce que j’avance quand je marche
– Çünkü yürüdüğümde ilerliyorum.
Parce que je rêve quand je marche
– Çünkü yürürken hayal kuruyorum.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.