All-American self-hatred runs deep
– All-American kendinden nefret derin çalışır
White boys all I see whenever I sleep
– Beyaz çocuklar tüm ben görmek ne zaman ben sleep
Niggas think I think these thoughts on purpose
– Zenciler bu düşünceleri bilerek düşündüğümü düşünüyor
But I knew ’bout NSYNC ‘fore cash could rule me
– Ama nakit beni yönetebilir önce ’bout NSYNC’ biliyordu
Colonized minds by masters and slaves
– Ustalar ve köleler tarafından sömürgeleştirilmiş zihinler
They both hate niggas, that like niggas that sing
– İkisi de zencilerden nefret ediyor, şarkı söyleyen zenciler gibi
Homophobic, I tried to gang-bang
– Homofobik, gangbang yapmaya çalıştım
I tried to get laid, I had to get paid
– Sevişmeye çalıştım, para almak zorunda kaldım
Hopped off the ship, I land on my feet
– Gemiden atladım, ayaklarımın üzerine indim
In Corpus Christi I got my own street
– Corpus Christi’de kendi sokağım var
Running this shit like it’s a track meet
– Bu boku bir pist buluşması gibi çalıştırmak
I had to go back home, I seen too many niggas die in a week
– Eve dönmek zorunda kaldım, bir hafta içinde çok fazla zenci öldü
Now get my dawgs black wealth, let ’em live well
– Şimdi dostlarımın siyah servetini al, iyi yaşamalarına izin ver
What a miracle we dreamed a million stories to tell
– Ne mucize bir milyon hikaye anlatmayı hayal ettik
You are now tuned in, baby to the new classic
– Şimdi yeni bir klasiğe uyum sağladın bebeğim
New machine, keep the beats, keep ’em dancing
– Yeni makine, ritimleri koru, dans etmeye devam et
Don’t shoot up the party
– Partiye ateş etme.
Don’t shoot up the party, please
– Partiye ateş etme, lütfen.
Please, don’t shoot up the party
– Lütfen, partiye ateş etmeyin.
Don’t shoot up the party, please
– Partiye ateş etme, lütfen.
Please, don’t shoot up the party
– Lütfen, partiye ateş etmeyin.
Don’t shoot up my party, please
– Partime ateş etme, lütfen.
Please (please, please), please (please, please)
– Lütfen (lütfen, lütfen), lütfen (lütfen, lütfen)
This a jam for your whims and your woes
– Bu senin kaprislerin ve sıkıntıların için bir reçel
For the people in the back standin’ on they tippy-toes
– Arkadaki insanlar için ayak parmaklarının üzerinde duruyorlar
Don’t give a damn what the journalist wrote
– Gazetecinin ne yazdığı umurumda değil.
Always dead inside like they in the catacombs
– Her zaman ölü içinde onlar gibi catacombs
On the prowl like a lion in the storm
– Fırtınada bir aslan gibi sinsi sinsi
Watchin’ for the prey that might slit his throat
– Boğazını kesebilecek AVI izliyorum.
It’s about time that I let your ass know
– Kıçını izin verdim o zaman emin ol
Ya’ll deserved the guillotine even more (oh, oh)
– Giyotini daha da hak edeceksin (oh, oh)
Kiss my ass, treat my balls like it’s mistletoe
– Kıçımı öp, taşaklarıma ökse otu gibi davran
Fuck class, get cash by the truckload
– Lanet sınıf, kamyon yükü ile para almak
Latest album with my dawgs, but the city closed
– My dawgs ile son albüm, ama şehir kapandı
You in for a hell of a ride (oh, oh)
– Bir cehennem yolculuğu için (oh, oh)
This a good time, know I’m damn right
– Bu iyi bir zaman, haklı olduğumu biliyorum
Order every single bottle of the best wine
– Her bir şişe en iyi şarabı sipariş edin
Fuck your final, need it all though
– Son Fuck ama her şeye ihtiyacı
Dedicate this to my family in Chicago
– Bunu Chicago’daki aileme adamak
Stay down, I’m sorry
– Eğil, üzgünüm
Stay down, you’re ugly (oh, oh)
– Yerde kal, çirkinsin (oh, oh)
The people need more than money
– İnsanların paradan daha fazlasına ihtiyacı var
These white people don’t love me (oh, oh)
– Bu beyaz insanlar beni sevmiyor (oh, oh)
Stay down, I’m sorry
– Eğil, üzgünüm
Stay down, I’m hungry (oh, oh)
– Yerde kal, açım (oh, oh)
Don’t need you to love me
– Beni sevmene gerek yok
Fuck you, come fuck me
– Siktir git, gel sik beni
I know
– Biliyorum
Don’t shoot up the party
– Partiye ateş etme.
Don’t shoot up the party, please
– Partiye ateş etme, lütfen.
Please, don’t shoot up the party
– Lütfen, partiye ateş etmeyin.
Don’t shoot up the party, please
– Partiye ateş etme, lütfen.
Please, don’t shoot up the party
– Lütfen, partiye ateş etmeyin.
Don’t shoot up my party, please
– Partime ateş etme, lütfen.
Please (please, please), please (please, please)
– Lütfen (lütfen, lütfen), lütfen (lütfen, lütfen)
What’s the issue?
– Sorun ne o zaman?
Why you gotta grab that pistol?
– Neden o tabancayı almak zorundasın?
Think about who gon’ miss you
– Seni kimin özleyeceğini düşün.
Never know what I been through
– Ne yaşadığımı asla bilmiyorum
What’s the issue?
– Sorun ne o zaman?
Why you gotta grab that pistol?
– Neden o tabancayı almak zorundasın?
Think about who gon’ miss you
– Seni kimin özleyeceğini düşün.
Never know what they might do
– Ne yapabileceklerini asla bilemezler
Don’t shoot up the party, don’t shoot up the p-
– Partiyi vurmayın, p’yi vurmayın-
Do you really wanna try to step to?
– Gerçekten adım atmaya çalışmak ister misin?
Do you really wanna try to step to?
– Gerçekten adım atmaya çalışmak ister misin?
Oh, yeah
– Oh, evet
BROCKHAMPTON – DON’T SHOOT UP THE PARTY İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.