Bryson Tiller – Blame İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Yeah, ayy, yeah, ayy
– Evet, ayy, Evet, ayy
Ayy, ayy, yeah, ayy
– Ayy, ayy, evet, ayy
Ayy, ayy, yeah, ayy
– Ayy, ayy, evet, ayy
Yeah
– Evet

Say I didn’t love you, you know a nigga loved you
– Seni sevmediğimi söyle, bir zencinin seni sevdiğini biliyorsun.
Did you forget to mention?
– Söylemeyi unuttun mu?
All the things I did for you, times I made a trip
– Senin için yaptığım her şey, yolculuk yaptığım zamanlar
‘Cause I know you hate the distance
– Çünkü mesafeden nefret ettiğini biliyorum.
Baby, it’s alright (It’s alright)
– Bebeğim, (sorun değil)sorun yok
Go ahead and take your time
– Devam et ve acele etme.
But you gotta make your mind
– Ama kararını vermelisin.
Make your mind up, ooh
– Kararını ver, ooh
Girl, it’s on you to tell me what you wanna do
– Kız, istediğini yap söyle sen bunu

Ayy
– Ayy
Tell me no, tell me somethin’, tell me, is it someone
– Bana hayır de, bana bir şey söyle, söyle, biri mi
See you playin’ with pronto, must know somethin’ I don’t, uh
– Pronto ile oynarken görüşürüz, bilmediğim bir şey olmalı.
Can’t keep explainin’ myself, feels like I’m drainin’ myself
– Kendimi açıklamaya devam edemiyorum, kendimi tüketiyormuşum gibi hissediyorum.
I guess there’s no one to blame but myself
– Sanırım kendimden başka suçlayacak kimse yok.
Got a big Henny cup, I’ll drink it with help
– Büyük bir Henny bardağım var, yardımla içerim.
I’m taintin’ myself, I’m ashamed of myself
– Kendimi kirletiyorum, kendimden utanıyorum.

I’ve been praying for myself like you used to
– Eskisi gibi kendim için dua ediyordum.
Embracin’ myself, like you do too
– Senin de yaptığın gibi kendimi kucaklıyorum.
I know things is different, your name is different
– Her şeyin farklı olduğunu biliyorum, adın farklı.
And as strange as it is, I’m okay with this
– Ve ne kadar garip, benim için sorun yok
And I can’t say it different, never even met him
– Ve bunu farklı söyleyemem, onunla hiç tanışmadım bile
Can’t hate the nigga, although I hate the feelin’
– Zenciden nefret edemem, hissetmekten nefret etmeme rağmen
I gotta
– Mecburum

Although I hate the feelin’, I gotta face the feelin’
– Hissetmekten nefret etsem de, hissetmekle yüzleşmeliyim.
I gotta feel that shit
– Bu boku hissetmeliyim.
Bury the feelin’, kill that shit
– Duyguyu göm, öldür şu boku
The only way to heal that shit, you know
– Bu boku iyileştirmenin tek yolu, biliyorsun
They won’t hear a nigga talk that shit
– Bir zencinin böyle konuştuğunu duymazlar.
As trill as this, as real as this
– Bu kadar tril, bu kadar gerçek
I’m feelin’ like I still got this
– Hala bunu almışım gibi hissediyorum.
I give you more or somethin’, until that’s it
– İşte bu kadar ya sana bir şey vereceğim,




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın