Bryson Tiller – Outside İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

White nail polish, ten toes down
– Beyaz oje, on parmak aşağı
(Yeah)
– (Evet)
Look back at it, shawty, don’t look down
– Geriye bak, shawty, aşağı bakma.
Tattoo peakin’ through the see-through
– Dövme transparan ile zirveye çıkıyor
(Damn, yeah)
– (Kahretsin, evet)
Body critical, ICU
– Vücut kritik, yoğun bakım ünitesi
I see you
– Anladım ben seni

Used to be in love, now you’re like, “Fuck Cupid”
– Eskiden aşıktın, şimdi de “Aşk Tanrısını siktir et” gibisin.
Hate to be your ex, know that nigga feel stupid
– Eski sevgilin olmaktan nefret ediyorum, o zencinin kendini aptal hissettiğini biliyorum.
Thumbin’ through the ‘Gram, tryna figure out where you been
– Gramı karıştırıp, nerede olduğunu bulmaya çalış.
All he need to know is that you’re outside
– Tek bilmesi gereken senin dışarıda olduğun.
Watchin’ real time while you’re too live
– Çok canlıyken gerçek zamanlı izliyorsun
Easily adjusted to your new life
– Yeni hayatınıza kolayca uyum sağlar
Since you let loose, he been too tight
– Sen bıraktığından beri, çok sıkıydı.
Tight
– Sıkı

No plans to unknown plans
– Bilinmeyen planlara plan yok
You don’t need a man, you got your own bands
– Bir erkeğe ihtiyacın yok, kendi grupların var.
No kid money, these grown bands
– Çocuk parası yok, bu yetişkin grupları
Had to wake ’em up, they sleepin’
– Onları uyandırmak zorundaydılar, uyuyorlar.
Pussy so good, gotta sleep in it
– Amcık çok güzel, içinde uyumak lazım.
Arch your back and knees in
– Sırtınızı ve dizlerinizi bükün
Bring ’em in
– İçeri getirin.

I never get enough, never get enough
– Asla doyamıyorum, asla doyamıyorum
I never get enough, never get enough
– Asla doyamıyorum, asla doyamıyorum

Way too many fall in your direction
– Senin yönüne çok fazla düşüyor
Choices like testin’
– Test etmek gibi seçimler
But you’re selective
– Ama sen seçicisin.
Mmh
– Mmh
Yeah, that ass too swole and I’m tryna grab that (tryna grab that)
– Evet, o kıç çok şişti ve ben onu yakalamaya çalışıyorum (yakalamaya çalışıyorum)
If he get too close, tell that nigga, “Back, back”
– Eğer çok yaklaşırsa, o zenciye “Geri, geri” de.
(Tell him, “Back, back”)
– (Söyle ona, “Geri, geri”)
He been callin’ your phone, but you don’t call back
– Seni arıyordu ama sen geri arama.
(Don’t call back, ah-ooh)
– (Geri arama, ah-ooh)
Let him know it’s his fault and he need to fall back
– Onun suçu olduğunu ve geri çekilmesi gerektiğini bilmesini sağla.

Used to be in love, now you’re like, “Fuck Cupid”
– Eskiden aşıktın, şimdi de “Aşk Tanrısını siktir et” gibisin.
Hate to be your ex, know that nigga feel stupid
– Eski sevgilin olmaktan nefret ediyorum, o zencinin kendini aptal hissettiğini biliyorum.
Thumbin’ through the ‘Gram, tryna figure out where you been
– Gramı karıştırıp, nerede olduğunu bulmaya çalış.
All he need to know is that you’re outside
– Tek bilmesi gereken senin dışarıda olduğun.
Watchin’ real time while you’re too live (live)
– Çok canlıken gerçek zamanlı izliyorsun (canlı)
Easily adjusted to your new life (life)
– Yeni hayatınıza (hayatınıza) kolayca uyum sağlar.
Since you let loose, he been too tight
– Sen bıraktığından beri, çok sıkıydı.
Tight (tight)
– Sıkı (sıkı)

Know you came here alone (know you came here alone)
– Buraya yalnız geldiğini biliyorum (buraya yalnız geldiğini biliyorum)
I wanna take her back home (I wanna take her back home)
– Onu eve geri götürmek istiyorum (Onu eve geri götürmek istiyorum)
Wann’ show her somethin’ real for once (hey, hey)
– Ona bir kez olsun gerçek bir şey göstermek istiyorum (hey, hey)
I’ma call you on the phone (call you on the phone)
– Seni telefonla arayacağım (seni telefonla arayacağım)
And get you all alone (I think it’s better all alone)
– Ve yapayalnız olsun (Bence yapayalnız daha iyi)
All he need to know is you’re outside now
– Tek bilmesi gereken şu anda dışarıda olduğun.
Bring it back for me one time
– Benim için bir kez geri getir.
(Bring it back and back and back, back, back, back, back)
– (Geri getir, geri, geri, geri, geri, geri)

I never get enough, never get enough
– Asla doyamıyorum, asla doyamıyorum
I never get enough, never get enough
– Asla doyamıyorum, asla doyamıyorum
(Bring it back and back and back, back, back, back, back)
– (Geri getir, geri, geri, geri, geri, geri)
I never get enough, never get enough
– Asla doyamıyorum, asla doyamıyorum
I never get enough, never get enough
– Asla doyamıyorum, asla doyamıyorum

You used to be in love with him (yeah, yeah)
– Eskiden ona aşıktın (evet, evet)
Now you say you’re done with him (yeah, yeah, yeah)
– Şimdi onunla işin bittiğini söylüyorsun (evet, evet, evet)
Hate to be your ex, dumb nigga (yeah)
– Eski sevgilin olmaktan nefret ediyorum, aptal zenci (evet)
Grown, baby, ain’t no young nigga
– Yetişkin, bebeğim, genç zenci değil




Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Bir yanıt yazın