De no ser por esas veces en que cometo la gran
– Eğer büyükleri adadığım zamanlar için değilse
Barbaridad de ponerme a pensar
– Düşünmeye başlamanın barbarlığı
O por esas otras veces en que cometo la gran
– Ya da büyük kazandığım diğer zamanlar için
Estupidez de no olvidar
– Unutmamanın aptallığı
De meditar mirando al techo al despertar, de imaginar
– Uyanırken tavana bakarak meditasyon yapmak, hayal etmek
Cualquier cosa
– Herhangi bir şey
De no ser por esas veces en que suelo respirar, podría jurar
– Genelde nefes aldığım zamanlar olmasaydı yemin edebilirdim.
Que no te recuerdo nada
– Seni hiç hatırlamadığımı
Y lo peor es que yo te conozco tanto
– En kötüsü de seni çok tanıyor olmam.
Que podría recordarte quién eres, por si lo olvidas
– Bu sana kim olduğunu hatırlatabilir, unutursan diye
Y lo peor del caso es que de ti sé tanto
– En kötüsü de senin hakkında çok şey biliyorum.
Que podría dictar clases intensivas de tu vida
– Hayatının yoğun derslerini verebileceğimi
Por eso casi sé cuándo me estás pensando
– Bu yüzden neredeyse beni ne zaman düşündüğünü biliyorum.
Por eso creo saber cuando de mí te olvidas
– Bu yüzden beni unuttuğunda bildiğimi düşünüyorum.
Y sé que como yo quisieras poder solo parpadeando
– Ve biliyorum ki benim gibi keşke göz kırpabilseydin
Echar el tiempo atrás en nuestras vidas
– Hayatımıza zaman ayırmak
El único detalle es que la ciencia no ha podido, no
– Tek ayrıntı, bilimin başaramadığı, başaramadığıdır.
Crear esas maquinitas del tiempo
– Bu küçük zaman makinelerini yaratmak
Por eso creo que nos resulte un poquitico bien jodido
– Bu yüzden bizim için biraz berbat olduğunu düşünüyorum.
Volver a los días en que tu cuerpo
– Vücudunuzun olduğu günlere geri dönmek
Estaba convertido en río sobre el mío
– Benim üzerimde bir nehre dönüştü.
Dejando escapar seguido esos orgasmitos lentos
– Tüm bu yavaş orgazmları serbest bırakmak
Que, cabe acotar, nacían al mismo tiempo
– Aynı zamanda doğduklarına dikkat edilmelidir
Hasta que un cigarrillo daba fecha de fallecimiento
– Bir sigara ölüm tarihi verene kadar
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Escribo solo versos tristes, en algún patético me convertiste
– Sadece hüzünlü ayetler yazıyorum, bazı acıklı beni çevirdin
Releo lo que escribiste
– Yazdıklarını yeniden oku
Cuando éramos felices, o más o menos felices
– Mutlu olduğumuzda ya da az ya da çok mutlu olduğumuzda
Y sentía como mariposas lo que hoy sé que son lombrices
– Ve bugün bildiklerimin solucan olduğunu kelebekler gibi hissettim
Estoy en esos tiempos en que gota a gota, la mente se agota
– Damla damla zihnin tükendiği o zamanlardayım
Pasan los días y apenas lo notas
– Günler geçiyor ve zar zor fark ediyorsun
La rutina es implacable, el mal humor te arropa
– Rutin acımasızdır, kötü ruh hali sizi çevreler
Y luces como un don nadie con cualquier ropa, pero te juro que
– Ve sen kıyafetli hiç kimseye benzemiyorsun, ama yemin ederim
¡Estoy harto!
– Bıktım artık!
Hoy voy a comenzar a escapar de mi cuarto
– Bugün odamdan kaçmaya başlayacağım.
¡Ya estoy harto!
– Yeterince içtim!
Hoy solo quiero pensar en cosas que me hagan reír
– Bugün sadece beni güldüren şeyleri düşünmek istiyorum.
¡Sí! ¡Que me hagan ser feliz!
– Evet! Beni mutlu etsinler!
Dejar de mirar gris y en nubes de paz revolcarme
– Gri görünmeyi bırak ve barış bulutlarında dolaş
Arrancar de raíz todo recuerdo infeliz
– Her mutsuz anıyı kökünden sökün
Y ahora, si te preguntan, di que estoy pensando en mí
– Ve şimdi, eğer sana sorarlarsa, beni düşündüğümü söyle
Y aunque sobren rimas de nostalgia que deba cantar
– Ve her ne kadar şarkı söylemem gereken nostalji tekerlemeleri olsa da
Aunque el clima se me ponga gris, arriba mi frente va a estar
– Hava üzerimde griye dönse bile, alnımda olacak
Aunque el tiempo se niegue a esperarme
– Zaman beni beklemeyi reddetse de
Yo nadaré contra corriente aún sabiendo que
– Bunu bile bile akıntıya karşı yüzeceğim.
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
El porqué de por qué llegamos a este punto es muy difícil de decir
– Neden bu noktaya geldiğimizin nedenini söylemek çok zor
Cómo determinar causas de que ya no estemos aunque nos queramos así
– Birbirimizi bu şekilde sevsek bile artık olmamamızın nedenlerini nasıl belirleyebiliriz
Pudo haber sido por mí, pudo haber sido por ti, pudo haber sido cualquier cosa
– Benim için olabilirdi, senin için olabilirdi, her şey olabilirdi
Pudo haber sido incluso el aleteo de una mariposa
– Bir kelebeğin çarpıntısı bile olabilirdi.
El hecho es que nos perdimos para siempre (ba-ba-ba-bye)
– Gerçek şu ki birbirimizi sonsuza dek kaybettik (ba-ba-ba-bye)
El hecho es que nos perdimos para siempre (ba-ba-ba-bye)
– Gerçek şu ki birbirimizi sonsuza dek kaybettik (ba-ba-ba-bye)
El hecho es que nos perdimos para siempre (eh, ba-ba-ba-bye)
– Gerçek şu ki, birbirimizi sonsuza dek kaybettik (eh, ba-ba-ba-güle güle)
El hecho es que nos perdimos para siempre (eh-eh, ey-ey-ey-ey-ey-ey)
– Gerçek şu ki, birbirimizi sonsuza dek kaybettik (eh-eh, ey-ey-ey-ey-ey-ey)
El hecho es que nuestro amor llegó a su muerte
– Gerçek şu ki aşkımız onun ölümüne geldi.
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Es maquiavélico meditar a solas donde tú viviste todo con ella
– Onunla her şeyi yaşadığın yerde yalnız meditasyon yapmak Makyavelistliktir.
Como una voz que te dice que a las estrellas un dedo no puede ocultar, no
– Yıldızlara bir parmağın saklanamayacağını söyleyen bir ses gibi, hayır
Canserbero – Maquiavélico İspanyolca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları
yazarı:
Etiketler:
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.