얼마나 가야 빛이 보일까
– Daha ne kadar gidip ışığı görmeliyim?
얼마나 더 가야만 끝날까
– Daha ne kadar gitmemiz gerekiyor?
끝도 없는 나의 걸음은
– Sonsuz hızım
이 길에 멈춰 서서 묻는다
– Bu yolda dur ve sor
나는 언제쯤에야
– Ne zamanımdayım?
평범한 삶을 꿈꿔볼 수가 있을까
– Normal bir hayat hayal edebilir misin
헛된 바램 뿐이지만
– Bu sadece boş bir arzu.
저 하늘에 빌어본다
– Gökte sikişmek.
눈을 뜨면 무엇도 변한 게 없고
– Gözlerini açtığında hiçbir şey değişmez.
두 눈을 감으면 눈물이 흐르고
– İki gözünü de kapattığında gözyaşları akıyor.
지옥 같은 매일을 살아내다가
– Cehennem gibi bir gün yaşıyorum.
그 누구도 곁에 없단 걸 알게 된 나
– Yanımda kimsenin olmadığını öğrendim.
작은 행복조차도
– Küçük bir mutluluk bile
나에게는 왜 허락되지가 않을까
– Neden benim için izin verilmesin ki?
희미한 빛 그 마저도
– Loş ışık, o bile.
저 멀리로 사라진다
– O uzaklara gitti.
눈을 뜨면 무엇도 변한 게 없고
– Gözlerini açtığında hiçbir şey değişmez.
두 눈을 감으면 눈물이 흐르고
– İki gözünü de kapattığında gözyaşları akıyor.
지옥 같은 매일을 살아내다가
– Cehennem gibi bir gün yaşıyorum.
그 누구도 곁에 없단 걸 알아
– Etrafta kimsenin olmadığını biliyorum.
어둠 뿐인 내 하루는 매일 겪어도
– Günüm karanlık, her gün içinden geçsem bile.
왜 이렇게 낯설기만 해
– Neden bu kadar tuhafsın?
아무것도 내 곁엔 남은 게 없고
– Benden geriye hiçbir şey kalmıyor.
찢어질 듯 아픈데 어떡해야 해
– Gözyaşı gibi acıyor, ama bir şeyler yapmalıyım.
바보처럼 한참을 울고 울다가
– Bir süredir aptal gibi ağlıyor ve ağlıyordum.
낯선 하루를 다시 한번 견뎌낸다
– Bilmediğiniz bir güne bir kez daha katlanın
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.